20. yüzyılın başlarında Şuşa, Cavanşir, Cebrayıl ve Yukarı Karabağ Hadiseleri
1905.az:
Mayıs ayı Karabağ savaşında çok kritik olayların yaşandığı bir ay olarak değerlendirilebilir: Şuşa’nın, Laçın’ın işgali ve ateşkesin imzalanması bu ayda yaşanan kritik olaylardandır. 8 Mayıs 1992 tarihinde Azerbaycan’ın zengin geçmişe ve kültüre sahip kenti Şuşa, Ermeni askeri birlikeri tarafından işgal edildi. Böylece Dağlık Karabağ’ın işgali tamamlanmış oldu. Ayrıca şunu da belirtelim, Şuşa’ya saldırıdan birkaç saat once Tahran’da İran Cumhurbaşkanının arabuluculuğu ile yapılan üçlü görüşmede Ermenistan ve Azerbaycan cumhurbaşkanları Karabağ sorununun barışçıl yoldan çözümüne ilişkin bildiri imzalamışlardı.
1 Şehir ve 30 köyden oluşan Şuşa ilçesinin işgali sonucunda Azerbaycan’ın 289 km2’lik toprakları Ermenilerin kontrolüne geçti. Şuşa şehrinin işgali sırasında 195 Azerbvaycan vatandaşı acımasızca katledildi, 165 kişi yaralandı, onlardan 150’si sakat kaldı, 552 çocuk ebeveynlerini kaybetti, 20 bini aşkın kişi doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalarak mülteci durumuna düştü. Rehin alınan 58 Azerbaycanlının akıbeti hala meçhul. İşgal sonucunda pekçok tarihi-kültürel anıt yok edildi veya ermenileştirildi.
Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı uyguladığı işgal, tecavüz ve katliam politikasının tarihi eskilere uzanmaktadır. Doç.Dr. Beşir Mustafayev “Kafkaslarda Müslüman-Türk Soykırımı” makalesinde (www.tdae.ege.edu.tr) 20.yüzyılın başlarında Şuşa, Cavanşir, Cebrayıl ve Dağlık Karabağ’da yaşanan olayları tarihi belgeler ışığında şöyle anlatmaktadır:
“Şuşa’nın büyük bir kısmı Zengezur ile sınırdaştır. Bölgenin köyleri Ermeni köyleriyle
komşudur. Ermenilerin Şuşa’ya ilk saldırısı 1903 senesine dayanmaktadır. Ermeniler bu dönemlerde silahlanarak Müslümanlara karsı aleni olarak tehditte bulunmuşlardır. Sırf kendi
cıkarları icin Türklerin refahını hice saymışlardır. Azerbaycan Olağanustu Tahkikat Komisyonu üyesi Mihaylov’un Şuşa ve Cebrayıl(Cebrail) bölgelerinde Ermeniler tarafından
yapılan Müslüman köylerindeki kayıplar hakkındaki raporunda, Türklerin yaşadığı köylerde
ahalinin Ermeni mezalimine maruz kaldığını ve bunları gerçekleştirenlerin çoğunun Osmanlı’dan kaçarak gelen Ermeni askerleri olduğu belirtilmektedir. Azerilere karşı en güçlü
saldırılardan biri de Şuşa yöresinde olmuştur. Şuşa’da terör teşkilatının sorumluşu Vartan
adlı bir Ermeni idi. Bu teşkilatın ileri gelenlerinden Sako ve Abraham Gulhandantyan, bölgede birçok katliam yapmışlardır. Farklı bölgelerden de Ermenilere yardım için gelenler
oldu. Davit Bey ve Melik Beyleryan komutasında Bakü’den bir Ermeni terör birliği gelmişti.
Batum ve Tiflis’ten gelen gönüllüler de vardı. Bir kısmı suvari olan bu güçler Amazasp askerlerinin komutası altında toplanarak Müslüman köylerini yıkmışlardır. Bu saldırılar sonucunda yüzlerce Müslüman evsiz barksız kalmıştır. Olayda Ermenilerden 40, Türklerden 500 kisi öldürülmüştür.
Ruslar Kafkasya’da güneye doğru indikçe Müslüman halk güneyde, Hıristiyan halk ise
Ruslara sığınmak üzere kuzeyde toplanmaya başladı. Ancak toplumlararası gerginliklerin
catışmaya dönüşmesi gecikmedi. 1905’te, Müslüman-Ermeni catışmalarıyla başlayan katliamlar yoğunluğu azalmakla birlikte, bir sonraki yıla da sirayet etti. Olaylar şehirlerle sınırlı kalmadı. 128 Ermeni ve 158 Azeri köyu yağma edildi. Ölenlerin sayısının 5 bin ila 10 bin arasında değistiği bilinmektedir. Bölgedeki duruma dair Tetkikat Komisyonunun raporlarında tanık ifadeleri doğrultusunda Cebrayıl’da mezalim yapan Ermeni çetelerinin listesi yer almaktadır.
Öte yandan Azerbaycan’ın bölgedeki Vali Vekili H. Şultanov, Azerbaycan İçişleri Bakanına
‘Ararat Hükümeti’ tarafından Zengezur ve civar illere yönelik saldırı hazırlıkları ve
Ermenilerin Müslümanlara karşı kışkırtıldığını belirten telgrafta şu bilgiler yer almaktadır:
“10 Aralık 1918’te Azerbaycan Parlamento üyelerinden oluşan temsilciler ile birlikte Ağdam iline geldik. Oğrendim ki, İngiliz zabitleri Azerbaycan Hükümetinin ricası ile Şuşa İline
gelmişler. Sonra bizlerden iki kişi Bakü ve Gence’ye, diğer iki kişi de Şuşa’ya gitti”.
Kafkasya Genel Valisine 25 Aralık 1905’te gönderilen bir telgrafta, Şuşa yolunun bir
aydan fazla süredir Ermeniler tarafından tutulduğu, bölgenin dış dünya ile iliskisinin kesildiği, şehri aclık ve sefaletin tehdit ettiği ve Azerilerin evleri, eşyaları ile birlikte topyekün katledilmesi tehlikesi ile karşı karşıya geldikleri bildirilmiştir. Yine aynı sene Rus İstatistik Büroşundan Kalaçev tarafından gönderilen diğer bir telgrafta da, Şuşa-Ağdam-Askeran yollarının silahlı Ermeniler tarafından tutulduğu ve Azerilerin öldürüldüğünü yazmıştı.
Şuşa, Cavanşir ve Zengezur kazalarının geçici Karabağ Guberniyasının 4837–7135
numaralı telgrafı ile Gence Guberniyası adına 5 Eylül–21 Ekim 1919’da gönderdiği yazıda,
bölgede olup biten gerşek olaylar yer almaktadır. “Şuşa bölgesinde, Ermeni silahlıları köylere
baskın yaparak, Müslümanlara iskenceler uygulamışlardır. Ermeniler, Azerilerden kendilerine tabi olmalarını talep etmişlerdir. Karşı gelenlerin değerli eşyalarını yağmalamışlardır. Kadınlara ve çocuklara çesitli iskenceler yapmışlardır. Köyluler, Ermeni zulmünden kurtarmak icin çevre illere sığınmışlardır. Tanık ifadelerine gore cesetleri bile yakmışlardır”. Ote yandan Şuşa, Cebrayıl ve Zengezur kazalarının geçici General Gubernatordan (Vali ) İçişleri Bakanlığına Şubat 1920’de sunulan gizli raporda Taşnakların yaptıkları işkenceler ile ilgili değişik tanık ifadeleri alınmış ve onaylanmıştır.
Şuşa’ya Ermenilerin yaptığı baskın Cavanşir alayının bir taburu tarafından püskürtüldü.
Ermenilerin bu saldırısından galeyana gelen halk Şuşa’nın Ermeni mahallelerini yaktı.
Ermenilerin isyanını bastırmak icin Azerbaycan Hükümeti askeri birlik gönderdi. Ordunun da katılmasıyla Askeran Kalesi Ermeni işgalinden kurtarıldı. Ermeni çetelerinin lideri Deli lakaplı Gazer öldürüldü. Hareket merkezleri olan Keşişkent de ele geçirildi. Şuşa’da Ermenilerin yaptığı baskın, şehir merkezinde bulunan Cavanşir Alayı Tetkikat Komisyonu üyelerinin Cavanşir, Şuşa ve Zengezur kazalarının Müslüman köylerine ve Gence’ye Ermeniler tarafından yapılan hücumlar hakkında maruzatta şu bilgiler verilmektedir: “Ermeniler yaptıkları katliamları görünce kendileri bile dehşete düştüler. Hicbir yerden yardım alamayan kazanın Kolanı Sovyetliğinin köyleri yıkıntılara maruz kalmıştır”. Marağa köyunun Tarım İşeri Müdürü Herses Manykovun aşağıdaki sözleri tarihi belge niteliğindedir: “Bu gördükleriniz fazla bir şey değil, sizi daha nice büyük katliamlar bekliyor”.
Bir diğer raporda şu ifadeler yer almaktadır: “Ermeniler her yere olduğu gibi Şuşa’ya
da göc ederek coğunluğu elde etmeye başladılar. Öte yandan kendilerinden olmayanlara
karşı insanlık dışı muamelede bulunarak, diğer halklara zulüm etmişlerdir. Müslümanların
yaşadığı mahalle ve köyleri yağmalıyor, yakıyor, ahaliyi katle yetiriyorlardı. Annelerin, babaların gözü önünde evlatlarını, evlatların gözü önünde analarını, bacılarının ırzına geçerek, akla gelmez yöntemlerle işkencelerini devam ettirmekteydiler. Hatta ölüleri bile yakınlarının yanında küfür ederek, cesetleri üzerinde istedikleri gibi davranış sergilemekteydiler”.
Katliam sonrası maddi zarar komisyon tarafından rapor edilince, olayın ne denli vahim sonuçlar doğurduğunu ortaya koymuştur.
Kazım Karabekir Paşa, Ermeniler tarafından Şuşa iline ilk saldırıyı şöyle anlatmaktadır:
“Ermeni ahalisi Karabağ mıntıkasından tecavüze başlayarak, Karabağ’ın merkezi olan
Şuşa Kalesine hücuma geçtiler. Ermeniler bu özel durumları hükümet mehafilinde layık
olduğu ehemmiyetle telakki edilmemiş ve yalnız refakatinde bir batarya bulunan Karabağ
mıntıkasına sevkiyle iktifa edilmiştir. Karabağ ahal-i İslamiyesi hükümetin bu muavenetini
kafi görmediklerinden 10 gün evvel Bakü’den gelen Halil Paşa’yı davet ettiler. Halil Paşa da
bu davete icabet etti. Karabağ’da Şuşa katliamını yapan Andranik Ozanyan birliklerine
karşı yapılacak askeri harekatın hazırlıkları 6 Ekim 1918’de tamamlanmıştır. Albay Cemil
Cahit Bey, Şuşa ilinde kuşatma altındaki Türklere de haber göndererek, biraz daha direnmelerini istedi. Her taraftan kuşatıldığını gören Andranik, geri çekilmek zorunda kaldı. Albay Cemil Cahit Bey, Şuşa’nın çok fazla savaşılmadan ele geçirilmesinden memnundu. Şuşa’da güvenlik ve asayiş sağlandıktan sonra, Ermeni Belediye Reisi Kavala’yı Ermeni mahallesine göndererek itaat etmeleri halinde, can ve mal güvenliğinin teminat altına alınacağını, aksi halde Kafkas İslam Ordusunun sorumlu olmayacağını bildirmiştir.
Aralık 1917’den itibaren Ermeni güçleri Cavanşir vilayeti ve köylerine baskın yapmaya
başlamışlardır. Müslüman Köylerine hücum eden Ermeniler, Müslümanlardan Ermeni
hükümetine tabi olmalarını talep etmişlerdir. Karşı gelenlerin ise mal mülkünü zorla götürmüşlerdir. Cavanşir’in Müslüman Halk Komitesi üyeleri Ermeniler ile barış sağlamak için çesitli yöntemlere başvurmuşlardır. Kalağı köyu cemaatinin bulunduğu kötü durumdan kurtarmak için Ermeni köyleri ile barış için çeşitli temaslar sağlanmıştır. Buna rağmen köye bir yıl boyunca hücum devam etmiştir. Köyluler, Ermeni zulmünden kurtulmak için Murov
dağından aşarak, Terter Vilayeti başta olmak üzere çeşitli yerlere sığınmışlardır. Cavanşirli
köylulerin bir kısmı dağlarda ölmüşlerdir. Geri kalanları ise mülteci gibi sığındıkları köylerde
bu sefer Ermenilerin Terter nehrinin suyunu kesmesi üzerine susuz kalmışlardır. Sarav,
Kalaycılar ve Buruc köylerinde köylulerin hayvanlarını zorla götürmüşlerdir. Direnenleri ise
katletmişlerdir. Tahıl, para ve ev eşyalarını yağma etmişlerdir. Kazanç, Sirhavend, Bollukayalı, Güneypay, Umudlu, Yukarı Garhun ve Margalı köylerinde Müslümanlara işkenceler yapmışlardır. Tanıkların ifadelerine göre cesetleri bile yakmışlardır.
Cebrayıl kazasında 12 Müslüman ve 3 Ermeni köyu vardı. Aralık 1918’de Ermeniler
tekrar bu 3 köyden hücuma başladılar. 26 Aralık günü güçlü Ermeni hücumları devam etmiştir. Köylere maddi ve manevi zarar vermişlerdir. Ote yandan bölgeye İngilizlerin de
gelmesine rağmen, Ermenilerin Azerbaycan arazilerine hücumları devam etmekte ve köyler
yakılmaktaydı. Terter, Kubatlı (Dondarlı ve Demirciler köyu), Askeran ve Ağdam (Paprevend köyu) kazalarında Ermeniler çeteler kurmak suretiyle faaliyetlerini sürdürmekteydiler.
Ermenilerin 1915–1920 yıllarında en cok mezalim uyguladıkları yerlerden biri de Yukarı
Karabağ bölgesi olmuştur. Rusların bu bölgede Car devrinde yaptığı nüfus planlaması,
olayların ileride karmaşık hal alacağının habercisi mahiyetinde idi. Ermenilerin gelişiyle
coğunlukta olan yerli Müslümanlar, gördükleri işkenceler dolayısıyla göçmen durumuna
düstüler. Müslüman ahalinin birçoğu bölgeyi terk etmeye mecbur kalmıştır. Bu esnada Müslümanlar ilk kurbanlarını yollarda Ermeni çetelerinin hücumu zamanı vermiştir. Onlarca Müslüman kadın, yaslı, çocuk yollarda hancerle doğranarak öldürülmüştür.
Aralık 1918’de Cebrail vilayetinde Ermenilerin ilk isyan faaliyetleri baslamıştır. İlk
günlerde şehrin Müslüman sakinlerinin değerli eşyalarının çalınmasıyla başlayan olaylar
daha da büyümüştür. Ermeni güçleri, Akbulak, Cirakuz, Ahulu, Arıs, Asağı Melikli, Dolunyar, Ağcakend, Muğan, Hadrud, Dolanlar, Melikli, Karakeli, Halefli ve Şıhlar köylerindeki Müslümanlara saldırmış, değerli eşyalarını almış, tahıl tarlalarını yakmış, köyleri ateşe vererek ahaliyi değişik işkencelerle katletmiştir. Ermeni Vartan da, Karabağ bölgesinde Ermenileri örgütleyerek Türklere karsı yağma ve katliam olaylarına girişmiştir. Sivaslı Ermeni Murat Amazasp, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Nahçıvan ve Şuşa vilayetinde işkence uygulayarak katliam yapmıstır. XIX. yüzyılın evvellerinde Ruslar, Ermenileri bu bölgeye göç ettirdikten sonra, yerli ahaliye karşı ilk günden kin ve nefret hisleri başlatmışlardır.”