1905.az

  • Ermenilerin “geliş”i
    • Kronoloji
    • nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Azeri soykırımları
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Ermeni devleti
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Azeri tehcirleri
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik tecavüzü
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Ateşkes devam ediyor…
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Azərbaycanca
  • العربية
  • Հայերեն
  • English
  • Français
  • ქართული
  • Deutsch
  • فارسی
  • Русский
  • Español
  • Türkçe

Haberler

  • Bakan Akar’dan Azerbaycan’a taziye telefonu
  • Azerbaycan Savunma Bakanlığı: 7 askerimiz şehit oldu
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Azerbaycan meşru müdafaa hakkını kullanarak öz topraklarını elde etmiştir.
elkhan-suleymanov.az Personal web page
of Elkhan Suleymanov,
MP from Shamakhi
( 2010-2020 )
  • BELGELER
  • HARİTALAR
  • YAYINLAR
shahdagpeoples.az

Ermenistan kimlik bunalımından nasıl kurtulur?

23.06.2014

Mehmet Fatih ÖZTARSU

ÖztarsuAnarşik yapıdaki uluslararası sistemde kendi pozisyonunu belirleme ve buna göre siyaset üretme teorilerini tümden yanlış anlayan Ermenistan kimlik arayışını dış politika saldırganlığı üzerinden sürdürmeye devam ediyor. Bu saldırgan yaklaşım, Ermenistan dış politikasının temellerini büyük ölçüde anlamaya yarayacak bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü bağımsızlığını başkalarının ihsanıyla elde eden ve hiçbir zaman ülke siyaseti konusunda becerikli kadrolara sahip olamayan Ermenistan, farklı güçlerin himayesi altında kavgacı ve geçimsiz bir yaşam tarzının kendisi için kazanç olduğuna inanan asker-siyasetçiler tarafından yönetiliyor. 1918’de, yine başkalarının ihsanıyla, kurulan Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti’nde de bugünküne benzer geçimsiz siyasetin varlığına şahit olmaktayız.

Kurulduğu ilk günden itibaren Azerbaycan’la Karabağ, Bakü ve Nahçıvan için, Gürcistan’la Lori ve Ahıska bölgesi için, Türkler ile Kars ve Iğdır için mücadeleye girişen ve hepsinden büyük darbeler yiyerek vazgeçen Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti, o dönemde de bugünkü gibi asker-komiteci siyasetçiler yüzünden küçük bir bölgeye hapsolmuştu. 1991’den sonra da doğrudan Azerbaycan’la savaşa giren Ermenistan, tarihi sürtüşmeyi devam ettirmek için Türkiye ile soykırım, Gürcistan ile de “tarihi Ermenistan toprakları” üzerine kurduğu ilişkiler ağının ortasında hareketsiz kalmıştır.

Ermenistan’ın, bağımsızlığının ilk gününden itibaren savaşçı grupların etkisiyle yönetilmesi içeride de büyük sorunların oluşmasına sebep olmuştur. Karabağ’dan asker çizmeleriyle Erivan’a dönenlerin kahraman olarak karşılanması ve bunların siyasi arenaya girerek ülkeyi yönetmeye kalkması bazı batıcı Ermeni analistlerin deyimiyle, “ikinci soykırım”a yol açmıştır. Ülkede istikrar sağlamaya çalışmaktan ve oligarkları beslemeye devam etmekten dolayı sağlıklı bir dış politika üretmeye zaman bulamayan Erivan, asker-siyasetçi rejiminin mantığıyla dünyayı halâ Birinci Dünya Savaşı döneminin gözlükleriyle izlemektedir. Bu yüzden, Sovyet işgali döneminde Bolşevikler’e karşı gelen tüm milliyetçi gruplar baskı altına alınmış ve bir kısmı da savaş pahasına mücadeleye girişmişti. Komünizme karşı olup Avrupa’ya kaçanlar ise Türkiye’yi işgal etme planlarıyla Hitler’e teklifler götürmüş, karşılık bulamayınca Stalin’den başka dayanacak bir lider bulamamıştı. Fakat Stalin de Doğu Anadolu’yu işgal planı hazırlayan Ermeniler’e güvenmeyip hepsini ortadan kaldırmayı tercih etmişti. Yani şartlar ne olursa olsun, inanılmaz bir azimle Türkiye’yi parçalama projesini eksik etmeyen komiteci Ermeni zihniyeti dünyayı yüz yıl geriden takip etmekte ve bugün Kafkasya’da da, uluslararası arenada da sorun çıkarmanın sihirli bir etki oluşturacağına inanmaktadır.

Oluşturduğu her türlü siyasette Woodrow Wilson ve Sevr Antlaşması’na bol referanslar veren Erivan yönetimi Türkiye Cumhuriyeti öncesinde ve Sovyetler döneminde yapılan hiçbir antlaşmayı tanımadığını belirtse de, bu yaklaşımını ASALA terörüne karşı göstermekte cimri davranıyor. Ermenilere göre ASALA, tarihte kalmış bir mesele. Fakat Sevr, halâ geçerliliğini koruyan bir antlaşma…

Hali hazırda Serj Sarkisyan’ın ikinci cumhurbaşkanlığı döneminde iç siyasetteki asker-siyasetçi geleneği yerini yavaş yavaş oligarşi despotizmine bırakıyor. Fakat dış politikadaki şahin duruşta herhangi bir değişiklik sergilenmiyor. Bu yönde, kendi aydınlarına uyguladığı baskılar ve yasaklamalarla, farklı düşünen Ermeniler’in yurtdışındaki toplantılara katılmaları ve özellikle Türkler’le bir araya gelmeleri engelleniyor. Türkiye’nin Ermeniler’le diyalog kurmak için farklı ülkelerde yaptığı konferanslara her türlü katılımı engelleyen Ermenistan, bu programların gerçekleştirildiği zaman diliminde pek çok kişiyi Türkiye ve Azerbaycan ajanlığı suçlamasıyla tutuklayabiliyor. Bu da, halk nezdinde büyük korku meydana getiriyor ve tekrar edilen mağdur psikolojisi tekerlemeleri ülke siyasetinin ana gündemini oluşturuyor.

Ermenistan’ın uyguladığı baskıcı siyaset sadece kendi vatandaşlarına yönelik değil. Pek çok yabancı diplomat, siyasetçi ve aydın da bu despot yaklaşımdan nasibini almakta. Bununla ilgili olarak son zamanlarda yaşanan en büyük skandalı incelemekte fayda var. Moldovalı ombudsman Aurelia Grigoriu kendisine yönelik tehdit ve şantajlardan dolayı Erivan’dan ayrılamamıştı.

Moldovalı ombudsman Aurelia Grigoriu 4 Temmuz 2013 tarihinde Erivan’da düzenlenen Pan-Avrupa Konferansı kapsamında Ermenistan meclisinde yaptığı konuşmada, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ederek agresif bir dış politika sergilediğini ve Hocalı’da soykırım gerçekleştirdiğini söyledi. Yaptığı konuşmadan sonra sayısız ölüm tehdidi alan Grigoriu, hayatı tehlike altında olduğu için kaldığı otel odasından çıkamadı. Erivan’dan ayrılması gerektiği halde can güvenliği sağlanmadığı için diğer delegelerle birlikte havaalanına gidemeyen Grigoriu, ülkede Moldova diplomatik temsilciliğinin bulunmayışından dolayı Romanya ve Gürcistan diplomatik temsilcilerinin devreye girmesiyle Ermenistan’dan ayrılabildi. Misafir edildiği ülkede ifade özgürlüğünü kullanmaktan dolayı ölümle tehdit edilen Grigoriu’nun yaşadıkları Ermenistan için büyük bir ayıp olarak tarih geçmiştir.

Grigoriu olayının Ermeni medyası tarafından örtbas edilmeye çalışılması apayrı bir komediye dönüştü. Bazı Ermeni medya organları Grigoriu’nun kendi isteğiyle Erivan’da kalmak istediğini ve mecliste yaptığı konuşmadan dolayı pişman olup özür dileyeceğini, bazıları ise doğrudan provokatör olarak adlandırdığı yabancı misafirin çeşitli sağlık sorunlarının olduğunu belirtti. Konunun dünya medyası tarafından tartışılmaya başlamasını önlemek için harekete geçen Erivan ise agresiflik tonunu artırarak Türkiye’yle ilgili davalarının olduğunu gündeme getirdi. Bu bağlamda, şaşırtıcı bir çıkış yapan Ermenistan Başsavcısı Ağvan Hovsepyan Türkiye’deki Ermeni kilise ve arazilerinin Ermenistan’a bağlanması gerektiğini söyledi. Ermeniler’e ait kilise ve arazilerin Ermenistan’daki Eçmiadzin Kilisesi’ne, tarihi Ermeni topraklarının ise bütünüyle Ermenistan devletine iade edilmesi için çalışılacağını belirtti. Toprak sorununun sadece Türkiye ile ilgili olmayıp, Nahçıvan’ın da en kısa sürede Ermenistan’a bağlanması gerektiğini belirten Hovsepyan bu konuda Ermeni hukukçularının canla başla çalıştığını ve Ermeni milletini yok olmaya mahkûm edenlerden hesap sorulacağını açıkladı. Bir anda bu skandalı örtmeye çalışan Ermeni yetkililer, yayın organlarında 1915’le ilgili trajedik öykülerin ve Türkiye’nin baskı politikasının yer aldığı haberlerin yayılmasını sağladı. Hatta TOKİ’nin tarihi Ermeni evlerini yıkarak yeni yaşam alanları oluşturduğu dahi ana gündem maddesi haline getirildi. Kimsenin oturmadığı ve sahibi olan Ermeniler tarafından dahi yıktırılan evlerle ilgili mağdur edebiyatı oluşturuldu. Bu, saldırgan iken mağdur psikolojisine bürünmenin en güzel örneklerinden biriydi.

Ermenistan’ı, içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaracak olan tek yol mevcut asker-siyasetçi yönetimin sahneden çekilmesi ve ağırlıklı olarak Batılı değerleri benimseyen genç kadroların ülke yönetimine gelmesidir. Ayrıca diaspora kökenli ve komiteci zihniyeti destekleyen kişilerin bu süreçte yer alması da bilindik türden siyasetin devam etmesine sebep olacaktır. O yüzden Ermeni halkının çok iyi bir tercih yaparak, kendisine giydirilen deli gömleklerinden kurtulması şarttır. Bu hem Ermeni halkının hem de bölge halklarının selameti için gereklidir. Gerekli değişimler, Ermenistan iç ve dış politikasının da sağlıklı bir kimliğe kavuşmasını sağlayacaktır.

Tweet
1905.az

Oxşar yazılar

1. Antonyan, Nazaretyanlar, Ovannisyan ve Derlugyan 2008 yılında 2. Ermeniler Kafkasya’da yerli halk değildir 3. Ermenistan “soykırım” iddialarıyla Azerbaycan topraklarının işgalini unutturmak istemektedir
avciya
avciya.az Association for civil society development in Azerbaijan

Röportaj

Güntekin Necefli

“Rusya, Osmanlı’yı yok edebilseydi, tarihte hiç bir zaman Ermeni devleti olmayacaktı”

Musa Kasımlı

“1918 yılında Bakü’de kentin Azeri nüfusunun dörtte biri öldürüldü”

Ferhat Memmedov

“Azerbaycan, ihtilafla ilgili uluslararası hukukun etkinliğinin artırılmasından yanadır”

Suudi Arabistan Krallığı  Azerbaycan Büyükelçisi Müsaid bin İbrahim es-Süleym

“Suudi Arabistan, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü destekliyor”

Arye Gut

“Kanlı olaylar ve facialarımızla ilgili çeşitli internet siteleri kurarak bunları dünyanın önemli dillerine çevirmeliyiz.”

300 söz

Fuad Babayev

Antonyan, Nazaretyanlar, Ovannisyan ve Derlugyan 2008 yılında

Köşe

İlyas Babayev

Ermeniler Kafkasya’da yerli halk değildir

Mehmet Fatih ÖZTARSU

Ermenistan kimlik bunalımından nasıl kurtulur?

Hakkı Keskin

Ermenistan “soykırım” iddialarıyla Azerbaycan topraklarının işgalini unutturmak istemektedir

Azerbaycan Halk Cumhuriyeti - 100

Gündüz müəllim xatirələrdə

İLYAS BABAYEV (1935-2017)

Tarihi Azerbaycan

 Azerbaycan Atabeyliği (İldenizliler)

Selçuklu devletinin gerileme döneminde oluşan bağımsız sultanlıklar sırasıyla, yeni tip devletlerin ortaya çıkmasına nede oldu. Bu devletler Selçuklu sultanların eski köleleri (Memlük) tarafından kuruldular. Aynı devletlerin yöneticileri genellikle Selçukluların veliaht şehzadelerinin (meliklerin) hocaları olurdu ve kendilerine “Atabey” (“baba- hakim”) derlerdi. Azerbaycan Atabeyliği, (1136-1225) Şemseddin İldeniz tarafından kuruldu.

Bizim sanatçımız

Fotoğrafçılık alanındaki açık savaşta ayakta kalmayı başaran KÖNÜL SÜLEYMANOVA

 

konul

BAKÜ’DE BEŞ BİNİN ÜZERİNDE FOTOĞRAFÇI BULUNUYOR

-Fotoğrafçıların, belki de “fotoğrafçı”ların sayısı giderek artıyor. Nedeni bellidir. Ve işinin ehli profesyonel foroğrafçılar, kendini usta sanan amatör kişilere bir nevi tepeden bakarak veya sitemle bizden bu kadar diyebilirler. Peki toplum nasıl? Profesyonel ve amatör kişiyi ayırt edebilir mi?

Miras

Şuşa: geleneksel kuyumculuk merkezi

KARABAĞ SANAT DÜNYASI TARİHSEL OLARAK, YERLEŞİK VE YARI GÖÇEBE YAŞAM BİÇİMİ TARZINDA, TÜRK ETNOKÜLTÜREL TEMELLİ AZERBAYCAN KÜLTÜRÜ BAĞLAMINDA GELİŞMİŞ VE ŞEKİLLENMİŞTİR.

Söz

Resul Rza – Senin adin

Sene Qarabağ dediler.

İnfografik

Laçın İlçesinin Ermeni tecavüzü sonucu uğradığı zarar

tk.infoqrafika_lacin

Kitapçı Mendel

Arsen Melik Şahnazarov’un gerçeklerle kelime oyunu

1993 yılından itibaren sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti  Dışişleri Bakanının Danışmanlığını yapan Arsen Melik-Şahnazarov’un yazarı olduğu “Dağlık Karabağ: gerçekler yalana karşı” (Нагорный Карабах: факты против лжи) kitabı 2009 senesinde Moskova’nın “Volşebnıy Fonar” yayınevi tarafından 3000 adet olarak basılmıştır.

Duvar kağıdı

Melik Ejder türbesi, Laçın İlçesi

tk_oboy_Melik Ejder Türbesi, Laçın İlçesi

Studio Analitik qrupu Diskussiya klubu Kitabı Səyyar qalereya

© 2023 Tüm hakları saklıdır

1905.az STUDIO
  • Azeri soykırımları
  • Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik tecavüzü
  • Ateşkes devam ediyor…
  • Ermeni devleti
  • Azeri tehcirleri
  • Bizim sanatçımız
  • Kitapçı Mendel
  • Bizim tarihimiz
  • Miras
  • Duvar kağıdı
  • İnfografik
  • Dəyirmi masa
  • Köşe
  • müsahibələr
  • Fotoğraflar