Anadolu’da bulunan Türklere ait toplu mezarlar, 1. Dünya Savaşı sırasındaki asıl soykırımın, Ermeni çeteler tarafından yapıldığını kanıtlıyor.
19. yüzyıldan itibaren yayılmacı devletlerin Osmanlı Devleti’ni parçalamak için kullanmaya başladığı Ermeniler, 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşan devletlerin yanında yer aldılar.
Atatürk Araştırma Merkezi’nin belgesel çalışmasına göre, Ermeni örgütlerince çetelere, “Rus ordusu sınırda ilerler Osmanlı ordusu çekilirse, eldeki tüm vasıtalarla her tarafta ayaklanılacak, Osmanlı iki ateş arasında bırakılacaktır. Aksine, Osmanlı ordusu ilerlerse, Ermeni askerleri silahlarıyla Rus ordusuna katılacaklardır” talimatı gönderilmişti.
Savaşın başlamasıyla ilk Ermeni isyanı, 30 Ağustos 1914’de Zeytun’da çıkarılırken, bunu sırasıyla Kayseri, Bitlis, Erzurum, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Ankara, İzmit, Van, Adapazarı, Adana ve İzmir’deki isyanlar izledi.
1914 yılının Aralık ayında Van’da başlayan Ermeni isyanı, zaman içinde büyük boyutlara ulaştı. Buradaki isyanlar, Rus ordularının Van’a doğru ilerlemesini kolaylaştırdı.
17 Mayıs 1915’de Osmanlı ahalisi, Van’ı boşalttı. Aynı gün Ermeniler şehrin Müslüman kısmını ateşe vererek, Rusların Van’ı işgalini sağladılar.
Bu gelişmeler üzerine Osmanlı hükümeti, Ermeni ileri gelenlerine ”Şiddetli tedbirler almak zorunda kalacağını” bildirdi. Bu uyarıların sonuç vermemesi üzerine hükümet, 27 Mayıs 1915 tarihinde ”Sevk ve İskan Kanunu”nu çıkararak savaş bölgesindeki Ermenileri daha güvenli bölgelere yerleştirdi.
KATLİAMLARIN TANIĞI TOPLU MEZARLAR
Bugün, Anadolu topraklarında tespit edilen, Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Ermeniler tarafından katledilen Türklere ait 200’e yakın toplu mezar, 1915’teki tehcir kararına nasıl gelindiğini en iyi şekilde açıklıyor.
Bu toplu mezarlardan sekizinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Kuran-ı Kerim parçaları ve diğer eşyalar ise katliamların Ermeni çetelerince Türklere karşı yapıldığının en büyük kanıtı.
1. Dünya Savaşı’nda Rusların desteğinde, başlarında eski Erzurum Milletvekili Karakin Pastırmacı bulunan Ermenilerin katliamları gerçekleştirdiği şehirlerden biri Erzurum…
1986 yılının Mayıs ve Temmuz aylarında yapılan toplu mezar kazılarında üç ayrı mezarın açıldığı merkeze bağlı Alaca köyünde, 278’e yakın insan iskeleti ve bunlara ait çeşitli buluntular ortaya çıkarıldı. İskeletlerle birlikte çıkarılan Kuran-ı Kerim sayfaları, örgülü çocuk saç parçaları, bakır bilezik ve yüzükler, üzeri Arapça yazılı muskalar, kolye taşı ve boncuklar, Osmanlı yapımı sigara tabakaları ve Türk yapımı eşyalar, toplu mezarların Türklere ait olduğunu ortaya koydu.
Kazım Karabekir Paşa’nın hatıralarında yer verdiği Erzurum’un Dumlu ilçesine bağlı Yeşil Yayla köyündeki katliamda ise çevreden toplanan yaşlı erkek, kadın ve çocuklar, köy samanlığına doldurularak ateş açıldı ve samanlık daha sonra ateşe verildi.
Bu köyde 7 Ekim 1988’de yapılan toplu mezar kazısında 100’e yakın iskelet ile yanık Kuran-ı Kerim sayfaları, ay yıldızlı tütün tabakaları, çocuk giysi parçaları ve örgülü saçlar gibi birçok kanıt bulunmuştu. Söz konusu kanıtlar, Erzurum Müzesi Katliam Bölümü’nde sergileniyor.
KARS’TAKİ KATLİAMLAR…
Türklerin ve Ermenilerin bir arada yaşadığı ve uzun yıllar Rus işgalinde kalan Kars’a bağlı Ani harabelerinin üstüne kurulan Subatan köyünde de bir başka katliam yaşandı.
Kars ve Sarıkamış’tan çekilirken Türk ve Ermenilerin birlikte yaşadığı Subatan köyüne saldıran Taşnak Ermeni çeteleri, ele geçirdikleri Türk köylülerini katlettiler. Balta ve süngüyle öldürülen kadın ve çocukların cesetleri ise sokaklardan toplandı.
20 Haziran 1991 günü yürütülen kazı çalışmalarında elde edilen bulgulara göre, burada katledilen 570 kişiden çoğunluğunun kadın ve çocuk olduğu görüldü. İskeletlerle birlikte çıkarılan ve katliamı kanıtlayan çocuk giysileri, küçük kolyeler, bakır sikkeler, çocuk saç tokası ve giysi düğmeleri de Kars Müzesi Katliam Bölümü’nde sergileniyor.
VAN’DAKİ KATLİAMLAR…
Ermeni çeteleri, Doğu Anadolu’nun en güzel şehirlerinden biri olan ve Türklerin ve Ermenilerin yüzyıllarca kardeşçe yaşadığı Van’da da katliam yaptı.
8 köyden toplanan yaklaşık 2 bin-2 bin 500 kişiyi zorla Zeve köyüne getiren Ermeni çeteciler, bu kişileri evlere ve ahırlara doldurduktan, direnenleri ise balta ve süngü gibi silahlarla etkisiz hale getirdikten sonra evleri ateşe verdiler.
Ermenilerin yaptığı bu katliamdan kurtulanların ifadeleri doğrultusunda, 4 Nisan 1990’da yapılan toplu mezar kazısında olayı doğrulayan, kafa taslarında yarık, çatlak ve yanık olduğu görülen insan iskeletleriyle karşılaşıldı.
İskeletlerle birlikte hançer, kama, Osmanlı yapımı sultan reşat, tuğra ve gerdanlıklar, muska, bakır para ve sırça düğmeler, katledilenlerin Türkler olduğunu ortaya koydu.
ANTROPOLOJİK İNCELEME…
Erciş ilçesinin Çavuşoğlu Samanlığı adı verilen mevkiinde bulunan insan iskeletleri ise Prof. Dr. Metin Özbek tarafından antropolojik açıdan incelendi. Antropoloji bilimi ışığında incelenen iskeletlerde, önemli bir ırksal ölçüt olan kafatası eğrisi 8 kafatasında hesaplandı.
Buna göre, iskeletlerin biri hariç hepsinin, Türklerin dahil olduğu ırk grubuna girdiği tespit edildi. 17-19 yaşlarındaki genç bir kadının ise ginalik ırkın armenoid adı verilen doğu varyetesine dahil olduğu belirlendi.
Van’da yapılan toplu mezar kazılarında çıkarılanlar, Van Müzesi Katliam Bölümü’nde sergileniyor.
Ermeni çeteler, Rus işgaline uğrayan Iğdır’da da katliam gerçekleştirdi. Oba köyünden 90’a yakın insanı zorla toplayan çeteler, direnenlere ağır işkenceler yaptı. Elleri arkadan bağlı olarak yüzüstü yatırılanlar, bir odaya kapatıldı ve ardından da bacadan gazyağı dökülerek yakıldı.
“Tandır damı” katliamı olarak anılan bu katliamda yaşamını yitirenlere ait toplu mezar ise 1 Mart 1986’da kazıldı. Kazıda, katliamı doğrulayan 90’a yakın insan iskeleti, kırık kafa tasları ve mermi kovanları bulundu.
Ermeni çeteler, Iğdır’ın Hakmehmet köyünde de katliam gerçekleştirdi. Ermenilerin 1919’da katlettiği Türklere ait bir kuyu mezar olduğu ilk kez köylülerin anlatımları sonucu Prof. Dr. Enver Konukçu tarafından tespit edildi.
Kazı çalışması, İtalya ve Avusturya’dan gelen bilim adamları ve basın mensuplarının katılımıyla 6 Ekim 1999 günü başladı. Hak Mehmet Köyü meydanında, önce yüzeyden ağzı tespit edilen kuyunun yarım daire açma metoduyla kazılmasına başlandı. 12 metre derinliğe ulaşıldığında ise kuyu zemininden su çıkmaya başladı.
Oldukça güç çalışma şartları altında gerçekleştirilen kazı çalışmaları sırasında, üst üste yığılmış insan iskeletlerine rastlandı. Dipdeki su ve çamurun içinden 80’e yakın insana ait kafatası, kol, bacak ve kaburga kemikleri çıkarıldı.
Buradaki toplu mezarda, insan iskeletleriyle birlikte üzerinde bronz düğme bulunan 3 kumaş parçası, biri tam ikisi yarım üç mermi kovanı, iki mermi çekirdeği, bir hançer yüzük ve bir de akik tespih boncuğu bulundu. Kuyu mezar çalışmalarında ele geçen insan iskeletleri ve bunlara ait maddi bulgular, burada da bir katliam yaşandığını belgeliyor.
Köyün masum insanlarını kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katleden Ermeni çetelerin, ceset yığınından kurtulabilmek için köyün su kuyusunu kullanması, o günlerde yaşanan katliamın kanıtlarının bugünlere taşınmasını sağladı.
Kaynak: arama.hurriyet.com.tr