Sayın Başkan!
Bayanlar ve Baylar!
Devlet ve hükümet başkanlarını, Zirve toplantımızın tüm katılımcılarını içtenlikle selamlıyorum. Umarım, bu toplantı Avrupa`da güvenliğin ve işbirliğinin pekiştirilmesine yönelik çalışmada önemli bir aşama olacaktır.
Avrupa kıtasında halklar ve ülkeler arasındaki karşılıklı ilişkilerin hukuki ve insancıl ilkelerinin üstün standartlarını tespit eden Helsinki Nihai Belgesi`nin imzalanmasından bu yana yirmi seneden fazla bir zaman geçmiştir.
Bu süre içinde dünyada köklü ve olumlu değişiklikler meydana gelmiş, yeni bağımsız devletler ortaya çıkmış, özgürlük ve demokrasi ile ilgili düşünceler tüm Avrupa kıtasına, onun sınırlarının çok çok ötesinde egemen ilkelere dönüşmüştür.
AGİT`in, uluslararası güvenliğin sağlanması, devletlerin egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve sınırların dokunulmazlığının desteklenmesi, anlaşmazlıkların barışçı yoldan çözümlenmesi, insan haklarının ve temel özgürlüklerinin korunması alanında faaliyeti bu değişikliklerin gidişatını ve niteliğini büyük oranda etkilemiştir.
Zaman AGİT`in süreklilik arzeden verimli bir örgüt olduğunu kanıtlamıştır ve biz örgütümüzün katettiği yola, onun Avrupa genelinde ve dünyada gelişen süreçlere yaptığı büyük katkılara yüksek değer biçiyoruz.
Kendi bağımsızlığına yeniden kavuşmuş olan demokratik hukuk devletinin kurulması, piyasa ekonomisinın yerleştirilmesi yolunu izleyen Azerbaycan halkı AGİT`in fiili desteğini hep hissetmektedir.
Geçiş döneminin objektif güçlüklerine, zorla sürüklendiğimiz savaşın sonuçlarına rağmen, biz bağımsızlığımızı pekiştiriyor, köklü siyasal ve ekonomik reformları uyguluyoruz.
Azerbaycan`da siyasal çoğulculuk, çok partili düzen, ifade, din ve inanç özgürlüğü gibi demokratik prensipler benimsenmiştir. Referandum yolu ile Bağımsız Azerbaycan`ın ilk demokratik Anayasası kabul edilmiş, çok partili yapıda cumhuriyetin yeni parlamentosu oluşturulmuştur.
Ekonominin liberalizasyonu, devlet mülkiyetinin geniş kapsamlı özelleştirilmesi, tarım reformu, aynı zamanda hiçbir kısıtlama yapılmaksızın alım-satım hakkı gereğince toprağın özel mülkiyete geçişi başarılı bir şekilde yaşama geçirilmektedir.
Azerbaycan ekonomisine yabancı yatırımların yapılması için geniş olanaklar sağlanmıştır. Dünyanın en büyük petrol şirketleri ile Hazar Denizi`nin Azerbaycan sektöründe bulunan enerji kaynaklarının ortak üretimine ilişkin değeri milyarları bulan anlaşmalar yapılmıştır.
Biz eminiz ki, Azerbaycan`ın bağımsız demokratik devletlerin oluşturduğu Dünya Topluluğu ile siyasal ve ekonomik bütünleşme yolu Azerbaycan halkının yaşamsal çıkarına uygundur ve AGİT`in, diğer uluslararası örgütlerin ve demokratik kurumların bizim bu stratejik çizgimize bundan böyle de destek vereceklerini umuyoruz.
Bayanlar ve Baylar!
Bölgesel ihtilaflar, saldırgan milliyetçiliğin ve bölücülüğün yaygınlaşması, uluslararası terör bizim bölgemizde barış, gönenç ve kalkınma için gerçek bir tehlike olmayı sürdürüyor.
Eski Sovyet coğrafyasında, Kafkasya`da yaşayan halklar dahil olmak üzere birçok halklar kanlı savaşlara sürüklenmişler. Bu savaşlar toplu can kaybı, etnik temizlemeler, milyonlarca kişinin göçmen durumuna düşmesi, bağımsız devletlerin topraklarının işgali ile sonuçlanıyor. Bu nedenle Avrupa kıtasında genel anlamda bir güvenliğin sağlanması için AGİT`in oldukça çok çalışması gerekiyor.
Bildiğiniz üzere, Ermenistan Cumhuriyeti ezeli ve ebedi Azerbaycan toprağı olarak bilinen Dağlık Karabağ`ı ele geçirmek amacıyla cumhuriyetimize karşı sadırıda bulunmuştur.
Bu saldırı sonucunda Azerbaycan topraklarının %20`si Ermenistan Cumhuriyeti`nin silahlı kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Bizim vatandaşlarımızdan yirmi bini aşkın kişi öldürülmüş, yüzbinden fazla insan yaralanmış veya sakat kalmış, altı bin kişi esir alınmıştır. Bir milyondan fazla Azerbaycanlı, yani ülkemiz nüfusunun yaklaşık olarak %15`i mülteci durumuna düşmüştür. Dört senedir onlar kışı çadır kamplarında dayanılmaz koşullarda geçirmek zorunda kalıyorlar.
İşgal altındaki topraklarda 700 kadar şehir ve köy, bunun yanı sıra binlerce hastane, okul, ev, Azerbaycan halkının tarihi ve kültürel anıtları tahrip edilmiş, yakılmış, yağmalanmıştır.
BM Güvenlik Konseyi`nin onayladığı dört kararda ve onun başkanının yayımladığı altı bildiride Azerbaycan`ın işgale uğramış tüm topraklarından Ermenistan silahlı kuvvetlerinin derhal, tamamen ve kayıtsız şartsız çekilmeleri, göçmenlerin ve mültecilerin sürekli yaşadıkları yerlere geri dönmeleri isteniyor. Söz konusu belgelerde cumhuriyetimizin egemenliği ve toprak bütünlüğü, Dağlık Karabağ`ın Azerbaycan Cumhuriyeti`ne ait olduğu onaylanıyor. Fakat Ermenistan Cumhuriyeti bu kararlara karşı ilgisizlik göstermektedir.
1992 yılında kurulmuş olan AGİT Minsk Grubu Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının barışçı yoldan çözümü için az çaba harcamamıştır. Onun faaliyeti ve Rusya Federasyonu`nun etkin katılımı sonucunda Mayıs 1994`te ateşkes sağlanmıştır.
Ateşkes koşullarına uzun süre bağlı kalınması bizim barış özlemimizi sergileyen önemli bir başarıdır. Ateşkes istikrarlı bir seyir izleyen görüşmeler sürecinin düzene sokulmasına olanak tanımış, anlaşmazlığın çözümü için yapılan çabaların güvenilir bir temeline dönüşmüştür ve Azerbaycan tarafı barış anlaşması imzalanıncaya dek bu koşullara bağlı kalmak niyyetindedir.
Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının kısa bir zamanda çözülmesi ve AGİT`in çok uluslu, barış-koruma güçlerinin oluşturulması amacıyla 1994 yılında AGİT Budapeşte Zirvesi`nde alınmış kararları tümüyle desteklemişiz.
Budapeşte zirve toplantısından sonra Minsk Grubu çerçevesinde yapılan görüşmeler süreci hız kazanmıştır. Biz hem de cumhurbaşkanlarının temsilcileri düzeyinde Ermenistan ile doğrudan ikili görüşmeler sürecini geliştirmiş, savaş esirlerini ve rehineleri karşılıklı serbest bırakmışız.
Bu sene Nisan ayında Lüksemburg`da Ermenistan Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarının yayımladıkları ortak bildiri anlaşmazlığın çözümlenmesi doğrultusunda önemli bir adım olmuştur. Aslında bu bildiri tarafların askeri ihtilafa uluslararası prensipler ve normların temelinde son verilmesine yönelik iradelerini ortaya koyan ilk ortak Ermenistan-Azerbaycan belgesidir.
Benim AGİT devlet başkanları ile bütün öteki düzeylerde gerçekleşen kişisel görüşmelerim sırasında biz geniş kapsamlı müzakerelerde bulunmuş, Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının giderilmesinin en uygun, karşılıklı kabul edilebilir yöntemleri araştırmışız.
Sayın Devlet ve Hükümet başkanları, Lizbon Zirve toplantısının arifesinde ben siz bir mektup yollamıştım, orada AGİT ilkelerine, BM tüzüğüne ve herkes tarafınca benimsenen uluslararası hukuk normlarına titiz bir biçimde uyulması zemininde anlaşmazlığın çözüm yöntemini önermiştim. Bu öneride tüm tarafların çıkarları göz önünde bulunduruluyor.
Çözümün şu uzlaşmalı yöntemi aşağıdaki bölümleri içermektedir: Azerbaycan Cumhuriyeti`nin toprak bütünlüğü, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin içinde Dağlık Karabağ`ın tüm nüfusunun güvenliğinin garanti altına alınması. Bu yöntem uluslararası arabulucular tarafından desteklenmektedir, AGİT`in şimdiki dönem başkanının 1996 yılı Şubat ayında ihtilaf bölgesini ziyareti sırasında önermiş olduğu ilkelere birçok açıdan uymaktadır.
Fakat ne yazık ki, Ermenistan Cumhuriyeti BM Tüzüğü`ne, AGİT prensiplerine, uluslararası hukuka dayanan herhangi bir kararın alınmasını atlatmaktadır.
O, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin toprak bütünlüğünü tanımayı reddediyor, tecavüzün sonuçlarını yasalaştırmak, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Dağlık Karabağ bölgesine bağımsızlık statüsünü kazandırmak ve söz konusu bölgeyi Ermenistan`a bağlamak için girişimlerde bulunuyor.
Dağlık Karabağ ile ilgili olarak Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının başlandığı dönemden bu yana dünya çok büyük olaylara sahne olmuştur. Eski Sovyet coğrafyasında yeni bağımsız devletler ortaya çıkmıştır, onların arasında Azerbaycan Cumhuriyeti de bulunmaktadır. Devletlerimizin egemenliğini, sınırlarının dokunulmazlığını ve toprak bütünlüğünü tüm Dünya Topluluğu onaylamıştır.
Bu ilkelerin herhangi bir biçimde ihlali barış ve istikrarın tesisine engel oluşturuyor, çatışmayı şiddetlendiriyor, halkların rahat ve mutlu gelecekle ilgili ümitlerini boşa çıkarıyor .
Dağlık Karabağ`ın bağımsızlığı konusunda öne sürülen yasadışı iddialar uluslararası hukukun herkes tarafından benimsenen normları ile uyuşmuyor. Biz söz konusu iddiaları hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz, biz Azerbaycan toprağında ikinci bir Ermeni devletinin kurulmasına izin veremeyiz.
Ermeni tarafı şunu, nihayet, anlamalıdır ki, onun başlattığı ve sekiz senedir süren ihtilaf sadece Azerbaycan halkını çok büyük trajedilere ve ıstıraplara maruz bırakmakla kalmamış, Ermeni halkını da zor duruma düşürmüştür.
Eminim, anlaşmazlığın BM tüzüğü, AGİT ilkeleri ve uluslararası hukuka dayalı olarak çözümü kısa bir sürede Ermenistan ile Azerbaycan arasında kalıcı sağlam bir barışın tesisine olanak tanıyacak, Ermeni ve Azerbaycan halkları arasında iyi ilişkiler yeniden kurulacak, Dağlık Karabağ`ın tüm nüfusu için en uygun ortam sağlanacaktır. Anlaşmazlığın ortadan kaldırılması Kafkasya ötesi bölgede başarılı ekonomik işbirliğini temin edecek, cumhuriyetlerimizde sosyo-ekonomik görevleri başarılı bir şekilde yerine getirmeye, demokrasinin ve özgürlüğün ürünlerinden tümüyle faydalanmaya olanak tanıyacaktır.
Biz savaş istemiyoruz, biz barış istiyoruz. Ben Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan`a, tüm Ermeni halkına çağrıda bulunarak onları barışa ve işbirliğine davet ediyorum.
Ben AGİT Lizbon Zirvesi`nin katılımcısı olan devlet ve hükümet başkanlarından bir ricada bulunmak istiyorum, Avrupa`da sürekli ve yıkıcı bölgesel ihtilaflardan biri olan Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının kısa sürede çözüme kavuşması için çabalarını sürdürsünler.
Kıtamızda barış, istikrar ve halkların mutluluğu için tüm önlemlerin alınması bizim kutsal borcumuzdur.
Dikkatinizden dolayı teşekkür ederim.