Bayanlar ve baylar! AGİT Lizbon zirvesi, daha yeni sona ermiştir. Azerbaycan heyeti bütün konularda Lizbon zirvesi kararlarını tasvip ediyor. Biz, Avrupa’da güvenlik ve işbirliği çalışması yönünde önemli bir adımın daha atıldığını düşünüyoruz.
Ben Azerbaycan’ı, bütün bölgemizi doğrudan ilgilendiren bir konuda Azerbaycan’ın tutumunu açıklığa kavuşturmak için sizinle görüşmeye geldim.
Malumunuz üzere, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki anlaşmazlık artık sekiz senedir sürüyor. Bu anlaşmazlığı Ermenistan Cumhuriyeti, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesini ilhak ederek Ermenistan’a bağlamak amacıyla başlattı. Sorunu ortadan kaldırmak için daha 1992 yılında AGİT bünyesinde Minsk Grubu oluşturuldu. Azerbaycan, bu anlaşmazlığın barışçıl yoldan çözümlenmesi tutumunu benimsemiştir. 1994 yılı Mayıs ayında ateşkes anlaşması imzalandı. Bizim taraf şimdiye kadar buna uymaktadır. Biz, tabii ki, AGİT’e çok güvendik ve hala güveniyoruz.
Lizbon Zirvesi’nin Ermenistan-Azerbaycan sorunu ile ilgili bildirgesinde önerilerimizin yer alması için biz AGİT Lizbon toplantısına hazırlık sürecinde bunları kendilerine ilettik. Bu arada biz Azerbaycan da dahil olmak üzere AGİT üyesi bütün ülkeleri ilgilendiren temel ilkelerin AGİT belgelerinde kesin bir dille ifade edilmesi için uğraşıyorduk. Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik tecavüzü sonucunda Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ihlal edilmiş, topraklarımızın %20’si Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından zaptedilmiş ve işgal altındaki bu topraklardan bir milyondan fazla Azerbaycanlı zorla sınırdışı edilmiştir. Onlar cumhuriyetimizin bölgelerinde çok zorlu koşullarda, çadır kamplarında yaşıyorlar. Biz, AGİT temel ilkelerinden biri baz alınarak Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün tanınması halinde bunun ihtilafın çözümlenmesi için zemin oluşturabileceğini düşünüyoruz. Azerbaycan’a yönelik saldırıda bulunan Ermenistan Cumhuriyeti, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımayı red ediyor ve bu da tabiatıyla görüşmeler sürecini zora sokuyor.
19-22 Kasım tarihleri arasında Helsinki’de düzenlenmiş olan AGİT Minsk Grubu’nun son toplantısında Minsk Grubu eşbaşkanlarınca sunulan tasarıda Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümü için formül belirtiliyor. Benzer tasarıyı AGİT Dönem Başkanı Falvio Cotti, bu sene Şubat ayında öne sürdü. Bu tasarı üç maddeden oluşuyor: Ermenistan Cumhuriyeti’nin ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğü, Dağlık Karabağ’a kendi kaderini kendisinin belirlemesi yoluyla Azerbaycan Cumhuriyeti içinde özerklik ve özyönetim hakkının tanınması, Dağlık Karabağ’ın tüm nüfusunun güvenliğinin güvence altına alınması. Bu tasarı, Azerbaycan’ı tam olarak tatmin etmemiş olsa da, Minsk Grubu’nun Helsinki toplantısında Ermenistan tarafınca da kabul görmedi. Aynı tasarı AGİT Lizbon Zirvesi’nin bildirgesinde 20. madde olarak düzenlendi. Fakat Ermeni tarafı AGİT’in temel ilkelerine aykırı bir davranışta bulunarak bu maddeyi veto etti. Bu nedenle de zirveye hazırlık aşamasında yürütülen görüşme ve müzakerelerde ve zirve yapıldığı sırada Azerbaycan Cumhuriyeti, Lizbon Zirve Bildirisinin tamamını onaylamamak zorunda bırakıldı.
Bu, AGİT üyelerinde büyük endişeye neden oldu, çünkü şu durumda zirve herhangi bir belge kabul edilmeden sona erecekti. Bildiğiniz üzere, AGİT’te konsensüs ilkesi uygulanmaktadır. Ve Azerbaycan Cumhuriyeti bu haktan yararlanarak, zirve toplantısında tüm belgeyi, tüm bildirgeyi veto etti. Bu nedenle bugün, dün ve hatta evvelsi gün AGİT üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, heyet temsilcileri Azerbaycan delegasyonu ile yoğun temaslara başladılar. Onlar bizden, zirve bildirisinin tamamıyla ilgili itirazlarımızı geri çekmemiz için ricada bulundular. Fakat biz tutumumuza açıkılık getirdik. Tüm görüşme ve müzakerelerde muhatap olduğumuz kişiler davranışlarımızın meşru olduğunu vurguluyorlardı. Bu arada biz davranışlarımızın AGİT ilkelerine tam uygun olduğunu izah etmeye çalışıyorduk. Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımayı reddetmesi AGİT’in temel ilkelerini reddetmek anlamına gelmektedir.
Dün ve bugün bizimle yapılan yoğun görüşmeler sırasında AGİT üyesi ülkeler, Minsk Grubu, Avrupa Birliği temsilcileri, AGİT Dönem Başkanı isteklerimizin karşılanması için çeşitli alternatif yollar öneriyorlardı. Azerbaycan heyeti, son oturuma kadar zirvenin nihai belgesine onay vermedi. Söz konusu oturumda şöyle bir öneri ileri sürüldü, AGİT Dönem Başkanı Flavio Cotti, tüm AGİT üyeleri – zirve katılımcıları adına bildiri yayınlayacak ve bu belgede Dağlık Karabağ ihtilafının giderilmesine ilişkin söz konusu üç ilkeyi onaylayacaktı. Ben, şu durumda zirvenin nihai belgesi ile ilgili ititrazımızı geri çekmeye hazır olacağımızı söyledim. Böyle de yaptılar. Son oturumda AGİT Dönem Başkanı bildiri yayınlayarak, Dağlık Karabağ anlaşmazlığına ilişkin herhangi bir uzlaşma sağlanmaması nedeniyle çok üzgün olduğunu bildirdi ve demin bahsedilen üç prensibin temelinde Dağlık Karabağ sorununun çözüme kavuşabileceğini söyledi. Yani Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün tanınması, Azerbaycan’ın sınırları içinde Dağlık Karabağ’a en geniş özerklik verilmesi ve Dağlık Karabağ’ın tüm nüfusunun güvenliğinin güvence altına alınması ilkeleri. Sayın Flavio Cotti bu bildirisinde, aynı ilkei ve açıklamanın bir ülke hariç, tüm zirve katılımcıları – AGİT üyelerince desteklendiğini vurguladı. Sözün kısası, dönem başkanının şu açıklaması Ermenistan dışında bütün zirve katılımcılarının – AGİT üyelerinin iradesini ortaya koydu.
Nitekim böyle bir açıklama sonucunda, Azerbaycan’ın tutumunun bu konuda bir anlamda desteklenmesi nedeniyle ben Lizbon Zirvesi’nin nihayi belgesine ilişkin Azerbaycan’ın itirazlarını geri çektim, yani bu belgenin kabul edilmesi için onay verdim. Biz Flavio Cotti’nin bu açıklamasının Ermenistan dışında AGİT’in tüm üyeleri adına yapılmış olmasından çok memnunuz. Biz ayrıca bu bildirinin desteklendiği yönünde Avrupa Birliği adına bir konuşma yapılmış olmasından memnunluk duyuyoruz. Rusya Federasyonu Heyeti Başkanı, Rusya Başbakanı Sayın Çernomırdin, Minsk Grubu eşbaşkanı, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sayın Ahtisaari ve bazı diğer heyetlerin üyeleri birer konuşma yaparak bu bildiriyi desteklediler.
Zirve, işte böylece, nihai bildirinin kabul edilmesiyle son buldu. AGİT zirvesi, Ermenistan-Azerbaycan ihtilafının ortadan kaldırılması için AGİT temel ilkelerini, özellikle Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün tanınması anlamında birkez daha desteklemiş oldu ve biz bundan dolayı memnunuz.
Biliyorum, zirvenin sonuç bildirgesinin taslağına ilişkin tutumumuz konusunda basında bazı haberler çıktı: Güya Azerbaycan temel belgenin onaylanmasına engel oluyormuş. Bu yüzden ben neden böyle davrandığımızı açıklama gereği duydum. Biz bu konuda çok kararlıydık. Yalnız Dönem Başkanı adına, zirvenin tüm üyeleri – katılımcıları adına geçerli bir açıklama yapıldığı için biz kendi tutumumuzdan vaz geçtik. Dönem Başkanı, resmi yazılı bildirinin AGİT Lizbon Zirvesi belgeleri kapsamına alındığını beyan etti.
Söylemek istediğim bunlardır, şimdi ise sorularınzı cevaplamaya hazırım.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Siz bugün sabah Büyük Britanya Dışişleri Bakanı Malcolm Rifkind ile bir araya geldiniz mi? Bu görüşme konusunda birkaç kelime söyleyebilir misiniz?
Cevap: Evet, bugün sabah ben Büyük Britanya Kraliyeti Dışişleri Bakanı Rifkindi ile bir görüşme yaptım. Tüm görüşmemiz hemen hemen size anlattığım işte aynı konular üzerine oldu. Sayın Rifkind zirvenin temel belgesinin kabulü için konsensüs sağlanması gerektiği konusunda beni ikna etmeye çalıştı. Ben ise Sayın Rifkind’e bu konudaki tutumumuzu, görüşlerimizi aktardım. Şunu söylemeliyim ki, görüşmelerde bulunduğum diğer meslektaşlarım gibi, Sayın Rifkind de tutumumuzun yasal ve gerekçeye dayalı olduğunu onayladı.
Soru: Rusya hükümeti Dağlık Karabağ sorununun çözümüne hazır mı?
Cevap: Evet, Rusya Federasyonu Heyeti Başkanı Rusya Başbakanı Sayın Çernomırdin bugün zirve toplantısının son oturumunda bir konuşma yaparak, AGİT Dönem Başkanı Sayın Cotti’nin açıklamasını tam destekledi ve dönem başkanının açıklamasında vurgulanan aynı prensiplerin temelinde sorunun kısa sürede çözümünün mümkün olduğunu bildirdi. Sonuç olarak o, ileride de bu konuyla ilgileneceklerini belirtmiş oldu.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, eğer Ermenistan kendi toprakları üzerinden Azerbaycan petrolünün dünya pazarlarına ulaştırılmasına izin verirse, o, uluslararası alanda herhangi birşey kazanır mı?
Cevap: Biliyor musunuz, bu anlaşılması çok güç bir sorudur. Azerbaycan’dan petrolün dünya pazarlarına ulaştırılmasına ilişkin projelerimiz, planlarımız mevcuttur. Fakat bunun Ermenistan’la kesinlikle bir alakası yok. Anlamıyorum, siz bu konuları birbiriyle nasıl bağdaştırmak istiyorsunuz? Ben burada bir bağlantı görmüyorum.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, öncelikli olarak Sizi Lizbon Zirvesin’de kazandığınız parlak diplomatik zafer dolayısıyla bütün Azerbaycan gazetecileri adına yürekten kutlamak isterim. Zira biz hepimiz şuna tanık olduk, Ermenistan tam diplomatik yalnızlık içinde ve yapayalnız kaldı. Bununla ilgili şöyle bir sorum olacak: Lizbon Zirvesi kararları görüşmeler sürecinin hız kazanmasını ve Karabağ sorunun barışçıl yoldan çözümünde başarıyı etkiler mi ve hangi düzeyde etkiler? Yani bundan sonra bir ilerleme ve Ermenistan tarafından taviz mümkün olur mu?
Cevap: Görüşmeler sürecinini devam edeceğini düşünüyorum. Ben zirvede yaptığım konuşmada bunu söyledim. Ermenistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı da benzer bir açıklama yaptı. AGİT Dönem Başkanı’nın, tüm AGİT üyerleri adına yaptığı açıklama ise, kendisinin söylediği gibi, AGİT Lizbon Zirvesi’nin bir belgesidir ve sorunun barış yoluyla çözümü açısından, dolayısıyla görüşmeler sürecine canlılık kazandırması açısından çok iyi bir zemindir.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, dün Levon Ter-Petrosyan zirvedeki konuşmasında şöyle söyledi, Azerbaycan’da – Bakü’de, Sumgayıt’ta, Gence’de- yapılan “Ermeni katliamları” Dağlık Karabağ’ın güvenliğinin garanti altına alınmasına olanak tanımamaktadır. Bu gerçekten de böyle mi? Şu katliamlardan kim – Azerbaycan Cumhuriyeti mi, yoksa eski Sovyetler Birliği mi sorumlu?
Cevap: Cumhurbaşkanı Ter-Petrosyan’ın dün zirvedeki konuşmasında söyledikleri yeni şeyler değil. Bu tür şeyleri onlar, keza Ter-Petrosyan birkaç kez söylemişler ve dün bir kez daha tekrarladı. O dönemlerde yaşanan olayların kesin ayrıntısına varmadan söylemek istediğim şu, bu tür suçlamalar dayanaksızdır, gerçeklerden uzaktır. Biz Ermenistan’da Azerbaycanlılara yönelik yapılmış soykırımı hakkında ve Dağlık Karabağ’da, Hocalı’da Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı yaptıkları katliamlar hakkında daha fazla bilgi ve kanıtlar sunabiliriz. Söz konusu katliamlardan kimin ve hangi ülkenin, hangi devletin sorumlu tutulması şimdi bizim bu sorunların çözümü açısından pek önem taşımıyor. Düşünüyorum ki, biz ileriye bakmalı ve Ermenistan-Azerbaycan ihtilafının çözümü için bugün Lizbon Zirvesi’nde açıklanan ilkelerin temelinde görüşmelerde bulunup barışı sağlamalıyız.
Soru: Zirveden önce Azerbaycan ile Ermenistan doğrudan görüşmeler yaptılar ve Sayın Ter-Petrosyan’ın öteki liderlerle görüşmesinde aktardığı sözlerden şunu anladık ki, bu görüşmeler Azerbaycan yüzünden askıya alındı. Azerbaycan tarafı bu doğrudan görüşmeleri neden durdurdu?
Cevap: Cumhurbaşkanı Ter- Petrosyan doğru söylemiyor. Onların kamuoyuna yalan yanlış şeyler söylemesi ilk değil. Azerbaycan ile Ermenistan arasında ikili, yani iki ülke cumhurbaşkanlarının temsilcilerinin yaptıkları doğrudan görüşmeler sürüyor ve en son 7 Kasım’da Paris’te yapıldı. Biz, bu görüşmeleri durdurmadık, bundan böyle de sürdüreceğiz. Dün akşam Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan ile görüşmede ikimiz de müzakerelerin sürdürülmesi gerektiği konusunda aynı görüşte olduğumzu bildirdik. Görüşmeleri yürüten Azerbaycan Cumhurbaşkanı temsilcisi Vefa Guluzade ve Ermenistan Cumhurbaşkanı temsilcisi Libaridyan’a dün akşam orada direk talimatlar verildi.
Başka sorusu olan var mı? Teşekkür ederim.