Sayın Genel Sekreter, Doktor Butros Butros-Gali!
Ben Sizi Azerbaycan Cumhuriyeti’nde, Azerbaycan toprağında bir kez daha en içten duygularla yürekten selamlıyorum. Azerbaycan Cumhuriyet’ine gösterdiğiniz ilgi, dikkat dolayısıyla ve Cumhuriyetimize yaptığınız ziyaret dolayısıyla size teşekkürlerimi sunuyorum.
Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti üç yıl önce kurulmuştur, Birleşmiş Milletler’in üyesidir. BM Cenel Sekreteri’nin Azerbaycan’a gezisii Azerbaycan Cumhuriyeti’nin önündeki sorunların çözümü açısından, kuşkusuz, çok büyük önemlilik arz etmelidir. Biz, cumhuriyetimizin kamuoyu buna çok büyük umutlar besliyoruz.
Bellidir ki, Birleşmiş Milletler Azerbaycan’ın sorunları ile hep ilgileniyor. Altı seneyi aşkın bir süredir Azerbaycan Cumhuriyeti Ermenistan tarafından askeri saldırıya uğramaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını kazandığı günden bu yana üç senedir BM ve onun Güvenlik Konseyi bu sorunun çözümü için çalışıyor. Bu alanda çok çalışmalar yapılmıştır. BM, onun Güvenlik Konseyi ve Sayın Genel Sekreter bu anlamda çok çalışma yapmışlar. Yapılan şu çalışmalardan dolayı, alınan kararlardan dolayı ben Azerbaycan Cumhuriyeti adına, Sayın Butros Gali, Size teşekkürlerimi sunarım.
Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını henüz yeni kazanmış bir devlet olarak birçok sorunlarla karşılaşmıştır. Yakın geçmişte Sovyetler Birliği’nin yönetiminde bulunan ve şimdi bağımsızlığına kavuşan diğer cumhuriyetler gibi, Azerbaycan da geçiş dönemini yaşıyor. Şu üç yılda biz Azerbaycan’ın bağımsızlığını temin etmeye, pekiştirmeye, bunun yanı sıra cumhuriyetimizin yeni yolda, demokratik yolda ilerlemesini sağlamaya çalışmışız. Uzun yıllar boyunca Sovyetler Birliği yönetiminde bulunan sosyalist, komünist ideolojisinin etkisi altında yaşamını sürdüren Azerbaycan Halkı, Azerbaycan Cumhuriyeti artık şimdi bu prensiplerden vazgeçmiş durumda. Azerbaycan’da bağımsız bir devlet yapısı ile ilgili süreç gerçekleştiriliyor. Bizim amacımız Azerbaycan’da demokratik hukuk devleti kurmak, uygar, hukuk toplumu oluşturmaktır.
Azerbaycan ekonomisinde büyük değişikliklerin yapılması öngörülüyor. Cumhuriyetimiz kendi ekonomisini piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde geliştirmeye başlamıştır. Ekonomik reformları gerçekleştirmek, serbest ekonomiyi uygulamak, girişimciliğe, işletmeciliğe olanaklar sağlamak ekonomi alanındaki temel yolumuzdur. Bu amaç doğrultusunda biz ekonomide özelleştirme prensiplerini uygulamaya başlamışız. Tek kelimeyle, Azerbaycan ekonomik alanda serbest ekonomi yolu ile ilerliyor, ilerleyecektir ve dünya ekonomisi ile ilişkilerini geliştirmek, bütünleşmek, dünya ekonomik birliğine katılmak azmindedir.
Geçiş dönemi, kuşku yok ki, Azerbaycan’ın iç yaşamında büyük sorunlara, zorluklara neden olmuştur. Herhangi bir sosyal, ekonomik, politik düzenden ötekine geçmek, kuşkusuz ki, hem belli bir zaman, hem de çok ciddi atılımların yapılmasını ister. Ancak, bizim için ne kadar zor olsa bile, biz bu yolda ilerliyoruz ve ilerleyeceğiz. Azerbaycan’ın bağımsızlığını da işte bu yolla sağlamak istiyoruz.
Azerbaycan Cumhuriyeti halihazırda sosyo-ekonomik bunalım içindedir. Söylediğim gibi, bunlar bir yandan geçiş dönemi ile, öte yandan geçtiğimiz altı yılda Azerbaycan’ın savaş durumunda olması ile ilgilidir. Fakat tüm bu zorluklara rağmen, Azerbaycan kendi bağımsızlığını geliştirme yolunda hala ilerlemektedir. Azerbaycan Halkı uzun yıllar, yüzyıllar boyunca ulusal özgürlük, devlet bağımsızlığı özlemi ile yaşamıştır. Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanması halkımız için tarihi bir gelişmedir. Bizim amacımız, yolumuz bağımsızlığımızı daima korumaktır ve eminim, biz bu yolda başarılı olacağız.
Azerbaycan’ın dış politikası tüm ülkelerle eşitlik ilkelerine dayalı ilişkilerin kurulmasından oluşmaktadır. Ben 29 Eylül’de BM Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmada Azerbaycan’ın bu konudaki tutumunu açıklamıştım.
Bir kez daha söylemek istiyorum ki, üç yıllık bağımsızlık döneminde, özellikle son bir yılda Azerbaycan bu alanda ciddi atılımlar yapmış ve birçok ülkelerle karşılıklı faydaya dayalı, verimli ilişkiler kurmuştur. Azerbaycan bu yolla ilerleyerek kendisinin açık bir ülke olduğunu tüm dünyaya duyurmuştur. Biz Azerbaycan’da yatırım yapılması, cumhuriyetimizle beraber ortak çalışmaların gerçekleştirilmesi için tüm Dünya Kamuoyuna, uluslararası örgütlere, bu işle ilgilenen şirketlere ve firmalara başvuruda bulunuyoruz, bağlantılar kuruyoruz.
Bu sene 20 Eylül’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Hazar Denizi’nde bulunan petrol yataklarının yabancı ülkelerin nüfuzlu petrol şirketleri ile beraber işletilmesine ilişkin büyük bir anlaşma imzalanmıştır. Biz bundan böyle de yabancı ülkelerin, şirketlerin, firmaların Azerbaycan’da yatırım yapması için olanaklar sağlayacağız. Kısacası, Azerbaycan bağımsız bir devlet olarak Dünya Birliği’nde, Birleşmiş Milletler’de kendi hakkettiği yeri almaya çalışıyor.
Ancak siz biliyorsunuz, cumhuriyetimiz için en acılı, en zorlu, en önemli konu Azerbaycan’a yönelik olarak yapılan askeri saldırganlığın önüne geçilmesi konusudur. Ben BM, onun Güvenlik Konseyi’nin ve Sayın Genel Sekreter, bizzat sizin bu konu ile hep ilgilendiğinizi ve sizin bu konuları bildiğinizi kaydettim. Ben düşünüyorum ki, bu görüşmede bizim konuşmaların büyük bir bölümü bu konu üzerine olacaktır. Belli ki, sizin şu ziyaretiniz de bir anlamda söz konusu meselelerle ilgilidir. Siz Azerbaycan’dan sonra Gürcüstan’ı, Ermenistan’ı ziyaret edeceksiniz. Bu şu demek oluyor ki, bizim bölgedeki durum sizi ilgilendiriyor ve biz de bölgemizde barış ve huzurun sağlanmasında sizin olanaklarınızdan faydalanmayı çok istiyoruz.
Altı yıllık bu savaş sonucunda Ermenistan askeri kuvvetleri Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının %20’sini işgal etmişler diye belirttim. İşgal altındaki topraklar hem Azerbaycan’ın sınırları içinde bulunan Dağlık Karabağ’ın arazisidir, hem de Dağlık Karabağ’ın çevresinde bulunan yedi bölgenin topraklarıdır. İşgale uğramış bölgelerden bir milyondan fazla Azerbaycan vatandaşı zorla göç ettirilmişler. Onlar çok zor durumdalar, büyük çoğunluğu çadırlarda yaşıyor ve çadırlarda kalmayanların ise yaşadıkları yerlerde gerekli asgari koşullar bile sağlanmamıştır. Bunların hepsi Azerbaycan Cumhuriyeti’nde hem ekonomik sosyal durumu, hem sosyo-politik ortamı önemli düzeyde gerginleştiriyor.
Siz bunu biliyorsunuz ve ben bir kez daha altını çizmek istiyorum, savaşı Azerbaycan başlatmamıştır. Azerbaycan sadece olarak savaşa sürüklenmiştir. Ermenistan altı yıl önce Azerbaycan’ın toprağı, arazisi olan Dağlık Karabağ’ı ele geçirmek amacıyla bu saldırıya başlamıştır. Ne yazık ki, Azerbaycan’dan kaynaklanan nedenler yüzünden ve daha fazlası ise- farklı güçler tarafından Ermenistan’a yapılan yardımlar sonucunda Ermenistan Azerbaycan topraklarının bir kısmını işgal etmeyi başarmıştır.
Bu savaş sonucunda Azerbaycan 20 binden fazla vatandaşını kaybetmiştir, onlar helak olmuşlar. Yüzbinden fazla Azerbaycan vatandaşı yaralanmış, sakatlanmıştır. İşgal altındaki topraklarımızda yerleşim birimleri, fabrikalar, sosyal tesisler yakılmış, tahrip edilmiştir. Böylece bu savaş Azerbaycan Halkına, Azerbaycan Cumhuriyeti’ne hem manevi, hem de maddi yönden çok büyük zarar vermiştir. Tüm bunlara rağmen, Azerbaycan barışçıl bir tutum sergiliyor, bu sorunların barış yoluyla çözümüne çalışıyor. Fakat bizim yaptığımız barış yanlısı atılımlar şimdiye kadar henüz kendi sonuçlarını vermemiştir.
Siz biliyorsunuz, Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırganlığı ile ilgili mesele Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde defalarca görüşülmüştür. Güvenlik Konseyi şu konulara ilişkin dört karar almıştır. 1993 yılı Nisan ayında Kelbecer rayonunun (red. rayon-idari bölge) işgali ile ilgili olarak 822 sayılı karar kabul edilmiş, daha sonrasında ise Fuzuli, Cebrayil, Zengilan, Kubatlı rayonlarının işgali ile ilgili 874, 884 sayılı kararlar kabul edilmiştir. BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı bu kararların hepsinde Ermeni silahlı kuvvetlerinin hiçbir koşul öne sürmeksizin, işgal altındaki topraklardan kayıtsız şartsız çekilmeleri ve sözkonusu toprakları boşaltmaları öngörülmüştür.
Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarındaki işgalci eylemleriyle ilgili alınan bu kararların yanısıra, Güvenlik Konseyi Başkanı’nın altı kez bildirisi yayımlanmıştır. Sayın Genel Sekreter, bizzat siz kendiniz de bu konular üzerine birkaç defa önemli açıklamalarda bulunmuşsunuz. Fakat ne yazık ki, bu kararların ve bildirilerin hiçbirisi yerine getirilmemiştir. Ermenistan tarafı BM Güvenlik Konseyi’nin, genel olarak, BM’nin kararlarına uymamıştır ve şimdiye kadar uymamaktadır. Ne yazık ki, onların uluslararası kuralları ihlal etmesi ve bu kurallara uymaması şimdiye kadar cezasız kalmıştır.
Sorunların barışçı yoldan çözümü amacıyla biz hem BM ile, hem de AGİK örgütü ile çok sıkı işbirliği yapıyoruz. AGİK örgütü çerçevesinde bu anlaşmazlıkla ilgili olarak özel Minsk Grubu oluşturulmuştur. Azerbaycan Cumhuriyeti Minsk Grubu ile, AGİK örgütü ile her zaman işbirliği yapıyor ve Minsk Grubu’nun bu alanda ciddi faaliyetlerde bulunması için biz kendi adımıza tüm koşulları sağlamaya çalışık.
Son yıllarda birkaç devlet de bağımsız bir biçimde bu sorunların çözümü için girişimlerde bulunmuşlar. Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Türkiye devletleri bu tür çabalarda bulunmuşlar. Biz bu girişimlerden de yararlanmaya çalıştık.
Son dönemlerde Rusya kendi girişimiyle ilgili çok çalışıyor, bizim sorunların çözümünde arabuluculuk rolünü üstlenmeye ve bu konuda ciddi çabalar göstermeye çalışıyor. Biz Rusya’nın bu arabuluculuk girişimini de etkin bir biçimde değerlendirmeye çalıştık ve çalışıyoruz. Çünkü bizim amacımız sorunu yalnız ve yalnız barışçıl yoldan çözmektir. Bu nedenle de bu soruna adil, yarara dayalı bir çözüm bulma gayreti içinde olan herhangi bir ülkenin girişimlerini tasvip ediyoruz.
Size bellidir ki, Minsk Grubu’nun, Rusya’nın arabuluculuğu, Ermenistan ve Azerbaycan arasında yapılan doğrudan görüşmeler sonucunda beş aydan fazladır ateş durdurulmuştur. Biz bunu önemli bir başarı olarak değerlendiriyoruz. Ancak aynı zamanda bu ateşkes dönemini de büyük barışın sağlanması açısından etkin bir biçimde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu alanda hem Minsk Grubu ile, hem Rusya ile işbirliği yapıyoruz. Bizim hedefimiz büyük barışı sağlamaktır ve savaşı tamamen durdurmaktan oluşmaktadır.
Kuşkusuz, bu konuda bizim de kendi şartlarımız vardır. Koşullar şunu içermektedir, büyük barışın sağlanması ve savaşın tamamen sona erdirilmesi için Ermenistan işgalci askeri güçlerini Azerbaycan topraklarından çekmelidir. Konuyu bu şekilde tanımlarken biz düşünüyoruz ki, ilk aşamada Ermeni silahlı kuvvetleri Azerbaycan’ın işgale uğramış rayonlarından, bunun yanı sıra Şuşa ve Laçin rayonlarından çekilmeliler. Dağlık Karabağ konusu ikinci aşamada çözülmelidir. İşgal altındaki bölgeler boşaltıldığında göçmenler kendi yerlerine geri dönmeliler. Eğer biz bunu başarabilirsek, Laçin ve Şuşa rayonları da dahil olmak koşuluyla, bunun ardından görüşmelerin ikinci aşamasında Dağlık Karabağ’ın statüsünü görüşebiliriz ve biz bu alanda da bir takım adımlar atabiliriz.
Bu önerilerde bulunurken biz, kuşkusuz, Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermenilerin güvenliğinin sağlanması konusunu da dikkate alıyoruz. Şurası açıktır ki, kendi yerlerine dönecek olan tüm göçmenlerin hepsi geri dönmeliler, Azerbaycan vatandaşlarının hepsinin güvenliği garanti altına alınmalıdır. Dağlık Karabağ’daki demografik yapı yeniden sağlanmalıdır. Zira Dağlık Karabağ’da Ermenilerin yanı sıra Azeriler de oturuyorlardı. Onlar da kendi topraklarına geri dönmeliler. Kuşku yok ki, altı yıl süren savaşın sonucunda karşılıklı bir güvensizlik, çelişkiler ortaya çıkmıştır. O yüzden de bu konular kademeli olarak çözümlenmelidir.
Tüm bunların sonucunda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğü, ülkemizin sınırlarının dokunulmazlığı prensipleri sağlanmalıdır. Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsız, egemen bir cumhuriyet olarak kendi topraklarının, kendi sınırlarının sahibi olmalıdır. Biz umuyoruz ki, bu sorunların çözümünde BM ve Güvenlik Konseyi, özellikle Sayın Genel Sekreter, siz, bundan böyle birçok çalışmalar gerçekleştirebilirsiniz. Bu sorunların çözümü AGİK örgütü ile ilgili olduğundan dolayı ve AGİK bünyesinde bu sorunların çözümü amacıyla özel Minsk Grubu oluşturulduğu için biz bu sorunların AGİK çerçevesinde, Minsk Grubu aracılığıyla çözümüne öncelik tanıyoruz.
Rusya’nın arabuluculuk çabalarını yüksek değerlendirerek ve onun bizim bölgede bir takım olanaklara sahip olduğunu gözönünde bulundurarak biz AGİK Minsk Grubu’nun Rusya ile işbirliği yapmasından yanayız. Düşünüyoruz ki, bu işbirliği bizim bölgedeki sorunların etkin bir biçimde çözümüne yöneltilmelidir.
Kuşkusuz ki, tüm dünyada gerçekleşen süreçler açısından en üstün yer, en yüksek örgüt Birleşmiş Milletler’dir. 49 senedir faaliyette bulunan BM dünyanın her yerinde, birtakım bölgelerinde çok verimli çalışmalarda bulunmuştur. Ben umuyorum ki, kuruluşunun 50. yıldönümüne kadar Birleşmiş Milletler tüm olanaklarını harekete geçirerek bizim bölgede varolan sorunları da çözmeyi başaracaktır.
Sayın Genel Sekreter Butros Gali, biz ve tüm Azerbaycan Halkı sizi büyük bir diplomat, dünya politikasında büyük hizmetleri bulunan bir şahıs olarak biliyoruz. Dünyada barışın, huzurun sağlanması için sizin yaptığınız çalışmalar bellidir ve Azerbaycan Halkı da buna yüksek değer veriyor. Ben şu konuda umutlu olduğumu belirtmek isterim ki, siz kendi özel nüfuzunuzu, prestijinizi, olanaklarınızı kullanarak Azerbaycan’ın bu zorlu durumdan kurtulmasına yardımcı olacaksınız. Biz sizi bu dileklerle, bu düşüncelerle bekliyorduk ve ben sizinle görüşmelere de bu dileklerle başlıyorum.