1918 yılında Güney Kafkasya’da sınır belirleme süreci yüzyıllar boyu bölge halkının sosyo-ekonomik yaşam tarzının bozulmasıyla sonuçlandı. Bu doğrultuda yeni meydana gelmiş yeni ulus devletler arasında ciddi sınır sorunları ortaya çıktı.
1918 yılında Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı toprak iddialarının ileri sürdüğü Karabağ ve Zengezur bölgeleri bu gelişmelerin birer açık örneğidir. Azerbaycan Milli Şurasının 14 Haziran 1918 yılında Tifl is’te Ermeni Milli Konseyi temsilcileriyle yaptıkları ortak oturumda sınır konusunda sözlü anlaşmaya vardılar1. Bu anlaşma gereği Batum’da tarafl arca varılan mutabakata dayanarak Azerbaycan İrevan’ın Ermenistan başkenti olarak ilan edilmesine karşı değildir. Bu iyi irade ifadesine karşılık Ermenistan Yelizavetpol vilayeti ve Karabağ’ın dağlık bölgesine karşı ileri sürdüğü iddialardan vazgeçecektir.2 Fakat Ermeni tarafı benzeri formatta görüşmelerin sürdürülmesini istemediler. 1918 yılı Haziran ayı sonlarında Dörtlü İttifak devletleri temsilcilerinin de yer aldığı ve Güney Kafkasya delegasyonlarının bulundukları İstanbul’daki Ermeni delegasyonu başkanı A.Agaronyan Ermenistan Dışişleri Bakanı A. Ogancanyan’a gönderdiği telgrafta bu konuyu dile getirmiştir. Agaronyan’ın telgrafında Batum görüşmelerinin anlamını tamamen kaybettiği, nitekim bu görüşmelerde Güney Kafkasya’nın bağımsız üç cumhuriyeti değil, sadece okruglarının (bölgelerini) ele alındığı vurgulanmıştır. Şimdi de Ermeni tarafı Şuşa, Karyagin, Cavanşir, Zengezur, Derelyez, Sürmeli, Nahçıvan, Şerur bölgelerinin de Ermenistan’ın sınırları içinde yer alması gerektiğini savunuyordu.3 Böylece, Ermenistan Yelizavetpol ve İrevan vilayetleri hesabına genişletmek istiyordu. Oysa bu vilayetlerde Müslüman nüfus Ermeni nüfustan çok daha fazlaydı. Buna göre de Azerbaycan Başbakanı F.H.Hoyski İstanbul Konferansına katılmış Azerbaycan delegasyonuna 31 Temmuz 1918 tarihinde yazmış olduğu telgrafta Ermeniler Karabağ’a karşı iddia ileri sürerse İrevan’ın ve Kazak kazasının bir kısmının Ermenilere verilmesini öneriyordu4.
1918 yılı yazından itibaren Ermeniler Azerbaycan hükümetinin Karabağ ve Zengezur’daki Ermeni ahaliden silahların toplanması ve bölgede istikrarı sağlamak yönündeki girişimlerine karşı koydular. 1918 yılının yazında Karabağ ve Zengezur’da Andranik’in önderliğindeki çetelerce Müslüman halka karşı düzenlenen yağma, şiddet ve kıyım olayları durumu daha da kötüleştirdi. İlginçtir ki Ermenistan hükümeti Andranik’in birlikleriyle her hangi bir bağlantısının olmadığını, bu yüzden Ermeni ordusundan ayrıldığını ve serbest hareket ettiğini iddia ediyordu.5 Bu olaylar sonucunda 1918 yılı sonlarına doğru 150 Müslüman köyü yağmalanmış ve dağıtılmış, çok sayıda mülteci Karabağ’ın ova bölgesine kaçmak zorunda kalmışlardır.6
1918 yılı Kasım ayı başlarında Türk ordusunun Güney Kafkasya’dan ayrılmasıyla bölgenin kontrolü kasım ayının ikinci yarısında bölgeye gelen İngiliz askerlerine geçti. Britanya’nın Bakü’deki ordu birliğinin komutanı General W.Thompson Azerbaycan Başbakanı F.Hoyski’nin yazılı müracaatına dayanarak 1918 yılı aralık ayının başında Andranik’in Karabağ’da Azerbaycan ahalisine karşı yaptığı mezalimi durdurmasını istedi. Bunun dışında Ermeni liderlere gönderdiği telgrafta Gence, Gazah ve Cavanşir kazalarında Azerbaycanlı ahaliye karşı yağma ve şiddet eylemlerine son verilmesini istedi: «Türm Ermenileri evlerine çekilmeleri konusunda uyarın. Uymamanız halinde dökülen kandan dolayı doğrudan sorumluluk taşıyacaksınız»7.
Şüphesiz, Ermeniler olayların bu şekilde gelişeceğini tahmin etmemişlerdi. 1919 yılı ocak ayında Azerbaycan hükümetinin kararıyla Karabağ ve Zengezur’da Genel Valilik tesis edildi. Genel Valilik makamının tesisi edilmesi önerisi İçişleri Bakanı Halil Hasmemmedov’un 1919 yılı başlarında bölgedeki duruma ilişkin hükümete sunduğu raporda önerilmiştir. Bu önerinin ileri sürülmesinin esas nedenleri Ermenistan’dan gelerek bölge Ermenilerinin ayrılıkçı faaliyetlere teşvik edilmesi, Müslüman ahaliye karşı düzenledikleri kanlı şiddet olayları, elinde ciddi bir askeri gücü olmayan yerel hükümetin zayıf olması, ayrıca merkez hükümetle bölge arasında tam bir iletişim sağlanamaması idi.8 Azerbaycan hükümetinin 15 Ocak 1919 tarihli kararıyla ihtisasça hekim olan Hüsrev Bey Sultanov genel vali görevine atandı. 9
Karabağ Genel Valiliği tesisi edildiği ilk günden itibaren Ermeni hükümeti ve “Karabağ ve Zengezur Ermeni Milli Konseyi” temsilcileri İngiliz komutanlığına çok sayıda mektup ve telgraf göndererek Karabğ ve Zengezur’da Azerbaycan hükümetine bağlı özel bir yönetim biriminin oluşturulmasına itiraz ediyorlardı. Bunun yanı sıra Ermeni hükümeti Karabağ ve Zengezur’u Ermenistan’ın ayrılmaz bir parçası olarak görüyordu. Bu vesileyle Goris’e bir devlet komiseri de atamıştır. Ermeni Milli Konseyi Zengezur ve Karabağ’da Ermenilerin yaşadıkları alanları ayırmak ve Azerbaycan hükümetinden bağımsız bir İngiliz subayının genel vali olarak atanmasını istiyorlardı.10
İngiliz komutanlığı Karabağ genel valisinin statüsü konusunda ilk günden itibaren güvensizlik sergilerken Ermeni tarafa aslında baskı için olanak sunmuştur. Karabağ Ermenileri temsilcileri ve Ermenistan hükümetiyle görüşmeler sırasında General W.Tomhson, ayrıca Şuşa’da bulunan İngiliz temsilciler şöyle bir açıklama yapmışlardır: Azerbaycan yönetiminin ve ordusunun Karabağ ve Zengezur’a gelmesi gelecekte bu toprakların Azerbaycan’a ait olacağı anlamına gelmez ve bu toprakların kaderi barış konferansında belirlenecektir.11 İngilizlerin bu açıklaması Ermeni ayrılıkçılarının aktifl eşmesine neden olmuştur. İşte, Ermeni Milli Konseyi temsilcilerinin Mart 1919 yılında Ermenistan hukumeti ve onun Karabağ ve Zengezur’daki Komserlerine gonderdikleri mektuplarında Azerbaycan genel valiliğinin kaldırılması, Karabağ ve Zengezur’un Ermeni temsilcilerinin Paris Barış Konferansındaki Ermenistan heyetine katılması, bölgede birleşik komuta oluşturulması ve deneyimli komutanlar, para ve silahla temin edilmesi görevi ileri sürülmekteydi.12
Bundan sonra, 3 Nisan 1919’da Karabağ’da Britanya askeri birliği komutanlığı Albay D. Shuttleworth’un dilinden Genel Vali H.Sultanov’un tek makamını onayladı ve halkı onun emirlerinin tamamen uygulanması gerektiği konusunda uyardı. Bu gelişmeler İngilizlerin daha ilkesel duruş sergilemeye başladıklarının bir göstergesiydi.13 8 Mayıs 1919’da Ermenistan’ın Gürcistan’daki diplomatik temsilcisinin raporunda şöyle bir ifade yer almaktaydı: General W. Tomhson D. Shuttleworth ve Yarbay Monk-Messon’un Karabağ ve Zengazurda’ki duruma ilişkin raporuna dayanarak bölgede asayişin bozulmasından dolayı Ermeni hükümeti temsilcilerinin suçlu olduğu kanaatine varmıştır. Zira onlar Ermeni ahalinin Azerbaycan iktidarını kabul etmemesine çalışıyorlardı.14 Mayıs 1919 sonlarına doğru İngilizler bu temsilcileri bölgeden kovudular15.
İngilizlerin bu tutumu Karabağ ve Zengezur bölgesinde yaşayan Ermenilerin ve liderlerinin üzerinde belli ölçüde etkili oldu. Bu etki kendisini 15 Ağustos 1919 yılında Karabağ ve Zengezur Ermenilerinin 7. Kongesi kararlarında da kendini gösterdi. Kongrede 26 maddelik Dağlık Karabağ Ermenilerinin Azerbaycan Hükümetiyle Geçici Antlaşma metni de onaylandı: “Karabağ’ın dağlık bölgesinde Ermenilerin yaşadıkları Şuşa, Cavanşir ve Cebrayıl kazaları (Dizak, Varanda, Haçın, Carabert) bu sorunun Barış Konferansında çözülmesine dek geçici olarak kendilerini Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde görüyorlar.”16
1919 yılı ağustos ayı sonlarında İngiliz ordu birlikleri Azerbaycan’ı terk ettikten sonra ABD Genelkurmay Başkanlığı subayı Albay W.Gaskel geldi. O, daha önce 1919 yılı temmuz ayında Paris konferansı beş üyesi tarafından (ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya) müttefi k ülkelerin Güney Kafkasya’daki Yüksek Komiseri görevine atanmıştır. 20 Ağustos’ta Gaskel önce İrevan’a, 23 Ağustos’ta Tifl is’e, nihayet 28 Ağustos’ta Bakü’ye geldi.17 Gaskel’in bölge ziyaretinin öncelikli nedeni Paris’te müttefi kler ve Rusya’nın dağılmasından sonra ortaya çıkmış milli devletlerin temsilcileri arasında bağımsızlıklarının tanınması prosedürüne ilişkin aktif müzakerelerin başlamasıyla ilgili idi. Güney Kafkasya cumhuriyetleri bu sürecin merkezinde yer alıyorlardı. Gaskel’in karışsında duran önemli vazifelerden biri genç cumhuriyetlerin, delegeleri tarafından barış konferansında sundukları memorandumlarının hükümlerine ne kadar uyup uymadıklarını yerinde görmek ve rapor hazırlamak idi. Sınır sorunu en ciddi sorunlardan biri idi ve bu sorunlar Güney Kafkasya’da çatışmaların meydana gelmesine neden olmuştur. Zengezur ve Karabağ’da Ermeni-Azerbaycan çatışmasıyla ilgili Büyük Britanya komutanlığının tutumu Gaskel’e belli idi. Buna göre Gaskel’in bu konudaki ilk açıklamasından, Antantlı müttefi kinin tutumuyla benzer olduğu hissedilmekteydi. Azerbaycan Başbakanı Nasib Bey Usubbeyov’un 28 Ağustos 1919 tarihli görüşünde Gaskel Karabağ ve Zengezur’un Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü esas almıştır. Ayrıca Gaskel Ermeni parlamentosundaki konuşmasında Azerbaycan’a karşı tehdit içeren ifadeler kullandığına dair yayılan söylentileri de tekzip etmiştir.
O sırada Ermeni hükümeti Azerbaycan ordusunun Zengezur’a gelmesine itiraz etti. Ermenistan yaptığı açıklamada bu toprakların Ermenistan’ın ayrılmaz bir parçası olduğunu, Azerbaycan hükümetinin her hangi bir hareketinin İngiliz komutanlığının kararına tamamen aykırı olduğunu, bu yüzden istenmeyen huzursuzlukların ve kanlı olayların meydana gelebileceği ifade edilmiştir.
Ermenistan hükümeti sorunun ayrı bir iki taraflı konferansta çözülmesini önerdi. Azerbaycan hükümeti cevap notasında Zengezur sorununun Azerbaycan’ın bir iç meselesi olduğunu ve bu konuda Ermeni hükümetiyle her hangi bir görüşmenin mümkün olmadığını açıkladı. Bunun yanı sıra notada İngiliz komutanlığının Karabağ ve Zengezur’u Azerbaycan sınırların içinde tanıyarak sınır konusunda tutumunu önceden sergilediği vurgulanmıştır. Ayrıca Azerbaycan hükümeti Bakü’de Azerbaycan-Ermenistan konferansının düzenlenmesine onay verdiğini de ifade etmiştir. Fakat bu konferansın kararı Ermenistan ve Azerbaycan arasında sınır sorunlarının geçici değil nihai çözümü olacaktır. Azerbaycan’ın bu şartı tesadüfi değildir. Ermenilerin taktiği Azerbaycan diplomasisine belli idi. Nitekim önce barıştan yana bir tutum içinde olduklarını yüksek sesle açıklamak, çatışmanın çözümüyle ilgili kararlılık ifade etmek, son anda sözünden geri dönmek Ermenilerin bilinen özelliği idi. Bunu dikkate alan Azerbaycan Dışişleri Bakanı M.Y.Caferov 13 Ekim 1919’da Ermenistan’ın Azerbaycan’daki yetkili temsilcisi T.Bekzadyan’la görüşmesinde Ermeni tarafını doğrudan uyardı: «Toprak sorunlarının çözümü ilkelerinin kısmen işlenip hazırlandığı Güney Kafkasya konferansı deneyiminden sabit olduğu üzere Ermenilerin barışmaz tutumu hiçbir şey kazandırmayacaktır. Gerek sorunun konusu, gerekse azami ölçüde karşılıklı tavizler yapılmadan öngörülen konferans her hangi bir sonuç vermeyecektir. Eğer sorunların çözümüyle ilgili bazı konular önceden açıklamaya kavuşturulmazsa ve yol haritası belirlenmezse, yani amaç kamuoyu önünde tekrar barışmazlık ve inatçılık sergilemekse, ben bunu tamamen gereksiz buluyorum. Eğer Ermeni hükümeti karşılıklı anlaşma konusunda samimiyse lütfen benim gündeme getirdiğim konularda hükümetinizle iletişime geçin.»18
20 Kasım 1919’da Tiflis’te başlamış Ermeni-Azerbaycan barış konferansı Azerbaycan Dışişleri Bakanının endişelerini tamamen doğruladı. Konferans öncesi Azerbaycan hükümeti Karabağ’daki birliklerine operasyonların durdurulması emrini verdi. Hükümet raporlarından görüldüğü gibi Karabağ valisine askeri takviye gönderilmesi için yeteri kadar gerekçe vardı. Nitekim Ermeni hükümeti Zengezur’a düzenli ordu birlikleri sevk etmiş, gerektiğinde bölgedeki Ermenilerin ayaklanmaları ve böylece Ermeni ahalinin Azerbaycan hakimiyetini tanımadıklarını göstermek amacıyla silah ve mühimmat göndermiştir. Azerbaycan hükümeti bu duruma kayıtsız kalamazdı. Dahası 1918 yılı ikinci yarısından 1919 yılı başlarına dek Andranik’in silahlı çetelerinin Zengezur kazasında yaptıkları mezalim sonucu doğma yurtlarını terk etmek zorunda kalmış 60 bin mültecinin19 geri dönmelerini sağlanması gerekirdi.
Konferansın sonuçlarına göre 23 Kasım 1919 yılında Ermenistan Başbakanı A.Hatisov ve Azerbaycan Başbakanı N.Usubbeyov barış antlaşması imzaladılar. Antlaşma gereği sınır sorunları dahil tüm sorunlar silah yoluyla değil, barışçıl yollardan çözümlenecektir. Antlaşmanın imzalandığı tarihten itibaren hükümetlerden hiçbirisi silah yoluyla o döneme kadar hakimiyetini tanımayan bölgeleri kendine tabi etmeyecektir.20 Anlaşma şartları gereği Azerbaycan askeri birliklerini Zengezur’dan çıkardı. Ermenistan ise antlaşma hükümlerini açık şekilde ihlal ederek bu bölgeye düzenli, ordu birliklerini sevk etti. O dönemde Bakü’de bulunan İngiliz gazeteci Scotland Liddel Londra’ya böyle bir haber notu iletmişti: 23 Kasım antlaşmasının imzalanmasının ardından “Ermeniler Azerbaycan birliklerinin geri çekilmesini fırsat bilerek Zengezur’da Müslümanlara saldırdılar ve yaklaşık kırk Müslüman iskan birimini dağıttılar” 21. 8 Aralık 1919 tarihinde Müttefi klerin Yüksek Komiseri Albay W.Gaskel’e gönderdiği telgrafta Azerbaycan Başbakanı N.Usubbeyov Zengezur’da meydana gelen son olaylara ilişkin endişelerini dile getirdi. N.Usubbeyov’a göre Eğer Ermeni ahalinin elinde makineli tüfekler ve toplar kalırsa ileride ayaklanma olmayacağından ve anarşinin devam etmeyeceğinden emin olamayız. Buna göre de Azerbaycan Başbakanı 5 günden geç olmayarak Ermeni çetelerinin elinden top ve makineli tüfekleri almak için Amerikan subaylarından ibaret bir komisyon gönderilmesini öneriyordu. Azerbaycan hükümeti aksi takdirde anarşi çıkaranlara Zengezur’da barışın ilkelerini koruma gerektiğini anlatabilecek türden somut önlemler alacağını ifade etti22. 11 Aralık 1919 tarihli cevap telgrafında W.Gaskel telgrafı aldığını ve bakana Ermenistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına aşağıdaki ilave notla teslim edildiğini yazıyordu: Eğer bu suçlama araştırma sonucu doğrulanırsa o zaman bu Ermenistan’ın istikbaline vurulacak en büyük darbe olacaktır.»23.
14-21 Aralık 1919 yılında Bakü’de Ermeni-Azerbaycan barış konferansı yapıldı. Bu konferans kasım ayında Tiflis’te başlatılmış ve Ermenistan ve Azerbaycan arasında birikmiş sorunların çözümünü öngören görüşmelerin devamı idi. Görüşmelerin en tartışmalı gündem maddesi ülkeler arasındaki toprak sorunları idi. Bu konuda tarafların tutumları tamamen farklı idi. Azerbaycan tarafı tüm Güney Kafkas ülkelerinin konfederasyonunu tesis etmek önerisini ileri sürdü. Bu görüşe göre konfederasyon yapısı tüm toprak ve diğer sorunların çözümünde en iyi ve en makbul siyasi çözüm yolu idi. Ermenistan delegasyonu yeniden dağıtıcı tutum sergileyerek nihai sınırların belirlenmesine dek sınır çizgisi konusunda geçici bir ön antlaşma imzalanmasını önerdi. 24 Bu tutum ise beklenen bir tutumdu. Zira Ermenistan komşularıyla sınır sorununu çözmek için kendisini uzun süreli bir antlaşmaya bağımlı kılmak istemezken “Ermeni sorununu” çözecek Paris konferansını sabırsızlıkla bekliyordu. Bu sorunun Ermenistan’ın lehine sonuçlanması eski İrevan vilayetini, Karabağ ve Zengezur’u tamamen Ermenistan’a verilmesi anlamına geliyordu. Ermeniler “Büyük Ermenistan” hayali kuruyorlardı. Bu ülkenin sınırları Ararat Cumhuriyeti Başbakanı Ov. Kaçaznuni tarafından çizilmiş olup “Akdeniz’den Karadeniz’e dek, Karabağ dağlarından Arabistan çölüne dek” yayılmıştır»25. Belli ki Ermenistan bu kadar büyük hedefl eri bu veya diğer sınır parçası konusundaki küçük hesaplara değişmeyecekti. Bu yüzden Ermeniler değişik öneriler ileri sürerek Azerbaycan’la iki tarafl ı sınır antlaşması imzalamaktan kaçınıyorlardı. Ermenilerin sınır çizgisi konusundaki önerilerine gelince, Ermenistan ve Azerbaycan’ın sınır bölgelerindeki etnik ve demografi k yapısını, bölge halkının ekonomik ve yaşam koşullarını dikkate almadığı için gerçekleşmesi imkansız idi. Hayvancılıkla uğraşan Azerbaycan köylüleri geleneksel olarak sürülerini yazın Zengezur dağlarının yüksekliklerinde, kışın ise ovalık bölgede, yani ova Karabağ’da besliyorlardı. Buna göre de Ermenilerin dağlık bir bölge olan Zengezur’a hak iddia etmeleri, göçebe duraklarıyla ilgili doğrulayıcı belge ve tanıklık ileri sürmek, koruyucu ve gümrük noktalarının kurulması gibi öneriler yaylak-kışlak hareketlerini engellediği için taraflar arasında gerginliği devamlı artırıyordu. Azerbaycan hükümetinin protestoları sonuçsuz kaldı. Söz konusu barış konferansı her hangi sonuca varamadan sonlandırıldı.
1920 yılı ocak-şubat aylarında Zengezur ve Karabağ’ın Müslüman iskan birimleri Ermeni ordularının saldırısına uğradı. Bu saldırılarda yerli Ermeniler de Ermenistan ordusuna yardım ediyorlardı. Yeniden kan akıtıldı, Müslümanlar arasında yeni dalga mülteci akını başladı. Bu durumda Azerbaycan hükümeti Karabağ ve Zengezur’a, Ermenistan sınırına önemli miktarda askeri güç sevk etmek zorunda kaldı. Bu arada kuzey sınırlarından gelen, Bolşevik Rusya’dan askeri tehdit gittikçe artmaktaydı. Böylece Azerbaycan’ın Sovyetleştirilmesi öncesinde Azerbaycan hükümetinin her türlü diplomatik ve siyasi çabalarına rağmen Karabağ ve Zengezur konusunda Ermenistan’la çatışma sorunu barışçıl yoldan çözülemedi.
Kaynakça (Endnotes):
- Нагорный Карабах в 1918-1923 гг. Сборник документов и материалов. Отв. ред. В.А.Микаелян. Ереван, 1992, с.5
- Гасанли Дж. Внешняя политика Азербайд- жанской Демократической Республики (1918-1920). М., 2010, с.106
- Нагорный Карабах в 1918-1923 гг. Сборник документов и материалов, с. 6-7
- Архив политических документов Управления делами президента Азербайджанской Республики (АПДУДПАР), ф.277, оп.2, д.7, л.37-38
- История Азербайджана по документам и материалам. Баку,1990, с.287
- Государственный архив Азербайджанской Республики (ГААР), ф. 894, оп.1, д.43, л.13-14
- Газета «Азербайджан», 1918, 3 декабря
- ГААР, ф. 894, оп.1, д.43, л.13-14
- Нагорный Карабах в 1918-1923 гг. Сборник документов и материалов, с.62-63
- Там же, с.66-67, 73-75, 80-81
- Там же, с.102-103, с.133
- Там же, с.117-120, 125-128
- Там же, с.149
- Там же, с.202-204
- Там же, с.227
- Там же, с.323-327
- ГААР, ф.970, оп.1, д.144, л.1-8
- ГААР, ф.970, оп.1, д.144, л.1-8
- ГААР, ф.970, оп.1, д.144, л.14-17
- ГААР, ф.970, оп.1, д.95, л.13
- ГААР, ф.894, оп.10, д.81, л.9-10
- Газета «Азербайджан», 1919, 16 декабря
- ГААР, ф.970. оп.1. д.95.л.22
- ГААР, ф.970,оп.1, д.95, л.43-48
- Качазнуни Ов. Дашнакцутюн больше нечего делать. Баку,1990, с.43
Dr. İlgar NİFTALIYEV
Tarih Bilimci
Dergi “İrs-Miras”, № 9, 2014, s.48-57