1918’DE AZERBAYCAN’DA YAŞANAN TRAJİK OLAYLARIN BOLŞEVİKLER TARAFINDAN YORUMLAMA ÇABALARI SOVYET HAKİMİYETİNİN TESİS EDİLMESİNDEN DERHAL SONRA BAŞLATILMIŞTIR.
1920’lerden başlayarak Azerbaycan’da 1917-18 olaylarında yer alan devrimcilerin anılarının anlattığı geceler düzenlenmeye başlamıştır. Buradaki konuşmalar titizlikle kayda geçirilirken, daha sonra gereken ideolojik çerçeveye oturtulmuş, Azerbaycan’da Sovyet hakimiyetinin tesis edilmesi için yürütülmüş mücadelenin tarihinden bahseden çalışmaların temelini oluşturmuştur. Olayları anlatan tanıkların büyük çoğunluğu 1917 Şubat Devrimi sonrası parti örgütüne katılmış sıradan komünistler – Kızıl Ordu birliklerinde görev yapan, Bakü Halk Komiserleri Sovyetine bağlı kurumlarda çalışanlar idi. Bu foruma katılanlar arasında Ermeniler, Ruslar ve Yahudiler çoğunluktaydı ve bu da Bakü Halk Komiserleri Sovyetinin öngördüğü rejimin Azerbaycan halkına ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.
O dönemin olaylarına tanıklık edenlerin neredeyse tamamı anılarında 1918 yılının Mart olaylarını, Bakü’de Sovyet hakimiyetinin kurulmasında bir dönüm noktası olarak görmekte ve Azerbaycanlıları hedef aldığını açık bir şekilde doğrulamaktadırlar. Bolşeviklerin çoğunluğu Müslüman ahalinin zarar gördüğü Bakü, Guba ve Şemahi’de meydana gelen olayları tasvir etmişlerdir. Bolşevikler bu bölgelerde halkın değişik etnik gruplardan ibaret olduğunu dikkate alarak etnik çatışma sonucunda hakimiyete daha kolay sahiplenebileceklerini düşünmüşlerdir.
Anılardan şöyle bir sonuç çıkarılabilir: Bolşevikler, silahlı Taşnak çetleriyle birlikte silahsız Müslümanlara karşı girişecekleri bu eylemin sonuçlarını bildikleri halde Stepan Şaumyan’ın önderliğinde Bakü olaylarını önceden planlamışlardır. A.Gaber–Korn’un ifade ettiği gibi “silahlı bir ayaklanma olmadan Büyük Ekim Devriminin başarılarını Bakü’de tesis etmenin mümkün olmayacağı her kese belliydi. Doğal olarak Bakü Komitesinin ilk çağırışıyla her kes – kimisi Kızıl Orduda, kimisi parti örgütlerinde – hevesle askeri tatbikata başladılar.”1 Kızıl Ordunun seçkin bölüklerinden birine mensup N.Asriyants ise anılarını şöyle dile getirmekteydi: “Şaumyan Bakü’ye geliyor. Burada Amirov’un öncüllüğünde gerek Bolşevik gerekse milli (Ermeni – İ.N) birlikler organize edilmiştir. Amirov hepimizi, tüm eski yoldaşları topladı, Şaumyan ve Caparidze’nin talimatlarını yerine getirmemiz gerektiğini söyledi. Tarih olarak neredeyse 1918 yılının şubat ayıydı. Hem bizim hem de milliyetci Taşnak Partisi silahlı birlikleri hazır hale getirilmişti. Şaumyan, gece emir verilince Müsavatçıların karargahına saldıracağımızı söyledi. Böyle de yapıldı. Emir verilince silahlı birlikler karargaha saldırdılar. Sıcak çatışmalar sonunda karargah ele geçirildi”.2 Olaylarda aktif rol almış, daha sonrada SSCB’nin yöneticilerinden bir olmuş Anastas Mikoyan da “bu ayaklanmanın başlamasına bir hafta kala tüm propaganda faaliyetlerini durdurduğunu, işçi toplantılarına gitmediğini ve tamamen silahlı birliklerin tesis edilmesi ve silahlandırılması meselesine odaklandığını” itiraf ediyordu.3 1917 yılından parti üyelerinden A.Baranov’un anılarına göre mart olaylarında A.Mikoyan Bakü kale kapısına düzenlenen operasyonun başındaydı ve ayağından yaralanmıştı4. A. Kaçaeva’nın anılarına göre “ayaklanma başlatılmadan önce yoldaş Korganov Bakü Komitesinden orduda ayaklanma başlatılması emrini almıştır. Yoldaş Lenin bizi cephe için silahlandırmak talimatı vermiştir ve bu doğrultuda büyük parti silah sevk edilmiştir. Şaumyan Lenine’e yazdığı mektupta bu konuda ricada bulunmuştur”5. Muhtemelen burada bahsedilen mektup 3 (16) Mart 1918 tarihli İ.Stalin’e yazılmış mektuptur. Bu mektupta Şaumyan Bakü Sovyetinin silahlı kuvvetlerinin oluşturulmasının önemini anlatarak sadece Kızıl Ordu birliklerine değil aynı zamanda Taşnaklara da askeri yardımda bulunulmasını rica etmiştir6. A.Gaber-Korn’a gör, “Zayıf birliklere sahip Bakü Sovyeti Taşnak çetelerinin katılmasına sessizce onay vermek zorunda kaldı”.7 Böylece, 1918 yılı ilkbaharında Bakü Sovyeti tarafından Bakü’de Taşnak-Bolşevik askeri ittifakı oluşturulmuştur.
Mart olayları öncesi Bolşevik–Taşnak askeri ittifakının oluşturulmasına dair bilgiler başka anılarda da yer almaktadır. A. Baranov’un anılarına göre Bakü’de kale kapısına hücum sırasında S.Şaumyan’ın makineli tüfek kullanan küçük oğlu Levon Şaumyan’ın8 anlattıkları Taşnak T.Amirov’un birliğinin Bolşeviklerin yanında yer aldığını doğrulamaktadır: “O hiçbir zaman Bolşevik olmamıştır. O bu süreçte önemli rol aldı ve büyük yardım etti. Bu sadece Stepan’la olan iyi ilişkileri sayesinde mümkün olmuştur. Sadece Stepan onun üzerinde etkin idi. Evet, Stepan sayesinde ondan savaş sırasında yeteri kadar faydalandılar” 9. 1917 yılından parti örgütünde yer alan G.Blyumin şöyle yazmaktaydı: “1918 olayları meydana geldi ve biz elimizde silahlı güçlerimiz olmadan Taşnak birliklerini kullandık”.10 A.Kaçaeva o dönemi şöyle hatırlamaktadır: “…taburlar oluştururken komuta zincirimiz yoktu. Demek, komünist çekirdekten yoksun bir ordu oluşturmuştuk. Ordunun yüzde 70’i Ermenilerden oluşmaktaydı.” 11. Bolşevikler sonuna kadar Taşnak birliklerine bağımlı kaldılar ve onları kendi hakimiyetleri altına alamadılar. A.Gaber-Korn şöyle yazmaktadır “Müsavatçılardan “vahşi tugayı” feshetmeleri istenmiş ve onlar Sovyetden de kovulmuşlardı. Taşnakların silahsızlanmasına ilişkin baskılar zayıftı ve onlar hala Sovyette idiler. Bu durum, özellikle Türk ahalide çok olumsuz etki uyandırmıştır” 12. A.Bagdasarov’un anılarına göre durum çok kritik idi ve Bolşeviklerin kontrolünden çıkma korkusu söz konusuydu: “Mart olayları sonrası iç savaş etnik savaşa dönüştüğünde Ermenilerin başında duranların yüzde sekseni Taşnak idi. Parti artık yaşamayacağını hissetmeye başladı. Hakimiyet Ermenilerin ve Rusların elinde idi. Ermeni Ulusal Komitesi tüm silahlı birlikleri organize ediyordu.”13. Gerçi bir kadar sonra Mart 1918 olaylarına iştirak etmiş ve daha sonra Ermenistan Komünist (Bolşevik) Partisi Sekreteri görevinde çalışmış L.Mirzoyan S.Şaumyan’ın önderliğinde Bolşeviklerin eylemlerine hak kazandırmaya çalışarak şöyle yazıyordu: “Gerçekten Sovyet hakimiyeti Taşnakları kendi amaçları doğrultusunda kullanmıştır”14. Gerçek acı olsa da gerçektir: Bakü Sovyetinin ordusunu kesinlikle bir Ermeni oluşumu olarak görebiliriz.
Boşevik–Taşnak ittifakının iktidarı sahiplenmek için kullandığı mücadele taktiği Azerbaycanlıların toplu kıyımıyla sonuçlandı. G.Blyumin bunu itiraf etmektedir: “Taşnak birlikleri alçakça davrandılar. İç savaş yerine etnik savaş başlattılar, gariban Müslüman ahaliden 20 000’ini doğradılar.”15 A.Baranov da anılarında Bakü’de Müslümanların Taşnak birlikleri tarafından toplu şekilde imha edildiğini yazıyordur: “Kızıl Ordu birliklerinin ve parti örgütüne ait birlikler Nikolayev caddesi, “Metropol” oteli istikametinden ana kale kapısına doğru hücum ettiler. Burada Taşnak birlikleri öncüldü ve Musavat ayaklanmasını bastırırken tüm Müslümanları da öldürüyorlardı.”16 Fakat kısa süre sonra ermeni müttefiklerinin yaptıkları Bolşevikleri hayal kırıklığına uğratmıştı. Bu yüzden onların birlikteliği çok fazla sürmedi. Bakü hükümeti düşerken bu birliktelik de sona erdi. A.Gaber-Korn’un yazdığı gibi “30-31 Temmuz 1918 olayları Taşnakların Sovyet karşıtı bir tutum içinde olduklarını ve ihanet ettiklerini ortaya koydu. S.Şaumyan Ermeni birliklerinin cepheye katılması için neredeyse yalvarırken onlar bunu yapmadılar. Çünkü Bakü Sovyetinin zor duruma düşmesi Taşnakların yararına idi”.17
1918 yılı ilkbaharında meydana gelmiş olayların en kanlı sayfalarından biri de Şemahi faciası idi. S.Şaumyan Moskova’yı Bakü Sovyetini tehdit eden devrim karşıtı güçlerin varlığına inandırmaya çalışıyordu. Bununla da bölgelerde Azerbaycanlı halka karşı uygulayacakları kıyımlara hak kazandırmak istiyordu. Bu amaçla Moskova’ya sunduğu raporda Şemahi’de kanlı çatışmaların yaşandığını, Bakü Sovyeti birliklerinin geri çekilmek zorunda kaldıklarını, onlarla birlikte bölgede yaşayan Rus Molokanların ve Ermenilerin de bölgeyi terk ettiklerini yazıyordu.18 Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Halk Komiserleri Sovyetine gönderdiği 13 Nisan 1918 tarihli mektubunda S.Şaumyan Şemahi’de devrim karşıtı güçlerin bulunduğunu, bu amaçla oraya “toplar ve makineli tüfeklerle silahlanmış yeni bir birlik sevk ettiğini” yazıyordu.19 Bu birliğin başında Stepan Lalayev vardı. Olaylara tanıklık yapmış P. Boçarov’un anlattığına göre Bakü hükümeti Lalayev’i geniş yetkilerle donatmıştır.20 Lalayev ve katilleri bu kadim şehri yakıp yıkmış, ahalisinin büyük bir bölümünü imha etmiştir. Zaten bir sene önce meydana gelmiş şiddetli deprem sonucunda halkın bir kısmı hayatını kaybetmişti. P.Boçarov şöyle devam etmektedir: “Bir gece içinde şehri yok ettiler. Ahali öldürülmüştü. Caparidze’nin başkanlığında bir komisyon ivedilikle olay yerine sevk edildi. Şemahi garnizon komutanı Taşnak Pahlatsin görevden alındı ve olaylar sırasında hareketsiz kalmış birliği feshedildi. Taşnak Stepan Lalayev de şehirden kovuldu.”21 Meşedi Azizbeyov Şemahi’de incelemelerde bulunmak için görevlendirildi. Azizbeyov’la birlikte olay yerine gitmiş Kızıl Ordu mensuplarından Hacıyev şunları anlatıyordu: “Parti teşkilatının talimatıyla Meşedi Azizbeyov’un maiyetindeki heyet Şemahi’ye gitmek için görevlendirilmişti. Biz Şemahi’ye geldiğimizde Taşnaklar karşıladılar ve bizi öldürmek istediler. Daha sonra Medrese kasabasına gittik. Halka işkence edilmişti, kadınlara şiddet uygulanmıştı. Caddelerde şarap fıçıları konulmuştu. Her kes sarhoş idi. Her türlü ahlaksızlık yapılıyordu. Şemahi’den sonra Altıağac’a geçtik. Gösteri düzenlendi. Yoldaş Meşedi Bey bir konuşma yaparak Molokan, Ermeni ve Rusları barışa çağırdı. Maalesef onların arasında bizim belgeleri okuyabilecek bir kişi bile bulunamadı. Ben S.Şaumyan’ın imzası yerine Caparidze’nin ismini okudum. Çünkü halk Ermenilere karşı tepkiliydi. Onlar – siz bize karşı Rus askeri gönderin, o zaman biz Sovyet hakimiyetine karşı bu kadar öfkeli olmayız – diyorlardı. Geri döndükten sonra Meşedi Bey Bakü Sovyetin’e Şemahi kazasındaki durumu anlatan bir rapor sundu.” 22 Azizbeyov’un seferinden sonra Bakü Sovyeti Yürütme Komitesi 22 Nisan’da Şemahi’yle ilgili özel bir karar aldı. Kararda şehrin yakılıp yıkıldığı ve kurtulan insanların durumlarının çok ağır olduğu vurgulanmış, tahribatın boyutlarını belirlemek, mültecilerin durumunu tespit etmek ve durumun iyileştirilmesi amacıyla özel bir komisyon oluşturulması öngörülmüştür. Komisyon Azizbeyov’un başkanlığında faaliyet gösterecekti. İlginç olan, ilk kez “olağanüstü soruşturma komisyonu” adında bir komisyonun oluşturulmasıydı. Komisyonun görevi “meydana gelmiş olayları incelemek ve suçluları tespit etmek” idi.23 Fakat kısa süre sonra komisyon etkisiz hale geldi. Nitekim Lalayev ve onun gibiler en yüksek düzeyde S.Şaumyan tarafından koruma altına alınmıştır. Nitekim Şaumyan bu tutumunu açık bir dille ifade etmiştir: “Lalayev’i tutuklamak şık değil, bu ne ciddiyetsizlik”24.
Kanlı olayların bir başka merkezi de Guba kazası idi. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi Belgeler Arşivinde 1917-18 yılları Guba’daki olaylarda yer almış Bolşeviklerin anıları bulunmaktadır. Guba Bakü ve Şemahi’den sonra S.Şaumyan önderliğinde Bolşeviklerin hakimiyetlerini tesis etmek istedikleri üçüncü büyük şehirdi. Burası da 1918 yılı kanlı mart olayları sonrası işgal edilmiştir. Değişik halkların yaşadığı Guba bölgesinde Ermenilerin sayısı çok azdı. Nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan Azerbaycanlılarla birlikte Yahudi, Ortodoks olmayan Ruslar, Tatlar ve Lezgiler de yaşıyorlardı. Guba’da Sovyet hakimiyeti sadece Nisan 1918’de Caparidze’nin emriyle Bakü’ye gönderilmiş David Gelovani’nin komutasındaki Bakü Sovyeti birliklerinin çabası sonucunda tesis edil bildi. Ama kısa süre sonra civar köylüler, özellikle Lezgiler Gelovani’ye tabi olmak istemediler. Bu durumda Guba’ya Ağacanyan’ın komutasında tümü Ermenilerden müteşekkil bir birlik geldiyse de girdikleri çatışmada yenilgiye uğradılar. İki hafta sonra, 1 Mayıs 1918’de Guba’ya yine Ermenilerden oluşan üç binlik bir birlik dahil oldu. Kızıl Orduya tabi bu birliğin komutanı Müslümanlara karşı patolojik nefretiyle tanınan Taşnak Amazaps Srvantztyan idi. Gelovani daha sonra Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti tarafından oluşturulmuş soruşturma komisyonundaki ifadesinde Amazaps’ın birliğinin Guba’ya halkı cezalandırmak amacıyla bizzat Şaumyan tarafından ve diğer komiserlerin bilgisi dışında gönderdiğini söyleyecekti. Birlikteki askerler ise Korganov tarafından seferber edilmiştir.25 Amazaps’ın birliğinde görev yapmış ve Guba’da bulunmuş, Guba kazasının Yahudi kasabasında Kızıl Ordu birliği mensuplarından S.İlyantsev şu satırları aktarmaktadır: “Birkaç gün sonra Amazaps’ın 1500 kişilik bir birlikle geldiğini duyduk. Yollarda köyleri ateşe vermişti. Malum oldu ki, Amazaps Bolşevik olarak burada bulunmaktadır. Ama o ve birliğindekiler etnik kıyım uyguladılar, köyleri ve şehri yaktılar, sivil halkı yağmaladılar ve sonra da çekip gittiler.”26 Başka bir tanık, Guba’daki Kızıl Ordu birliğinde görev yapan Mir Musa şunları söylemektedir: “Taşnak Amazaps Türk halkını cezalandırdı. Toplu terör, yağma ve cinayet başladı.”27
Taşnakların Guba “seferinde” yer almış yegane Azerbaycanlı, daha sonra Azerbaycan Komünist parti teşkilatının lideri olmuş Mir Cafer Bağırov’un anıları da Amazaps’ın yaptıklarına tanıklık etmektedir. Mir Cafer Bağırov’un 1923 yılı başlarında Azerbaycan Siyasi İdaresi Başkanı görevindeyken yazdığı otobiyografisinde bu facia öncesi Guba’daki durumu ayrıntılı bir şekilde tasvir etmektedir. Bağırov o sırada karşı kampta yer alarak hemşerilerinin yaşadığı faciayı onlarla birlikte yaşamıştır. Bağırov şöyle yazmaktaydı: “Üzülerek ifade etmek isterim ki Guba’da yaşanmış o korkunç olaylara kendi iradem dışında tanıklık etmek zorunda kaldım. Taşnakların vahşi hareketleri karşısında masum halka hiçbir yardım edemedim. Hatta kendi yakınlarımı da kurtaramadım. Yetmiş yaşındaki ihtiyar amcam Mir Talib, oğlu Mir Haşim, damadı Hacı Heybet ve diğer yakınlarım süngüyle vahşice öldürülmüşlerdir.”28 Bazı tanıkların söylediklerine göre Bağırov o “korkunç olayları durdurmaya” çalışmış, fakat kendisini tutuklamışlardır. Yahudi kasabasında görevli Kızıl Ordu mensubu Haniko Şafadim o olayları şöyle anlatmaktadır: “Gizli liderlerimiz yoldaş Bağırov ve yoldaş Mardahay Yakubov bize Amazaps’ın birliğinin Bolşevik olmadığını, milliyetçi olduklarını, onlara karışmamamızı, Boşevikler gelene kadar beklememezi söylediler. Haçmaz’da bulunduğumuz sırada Bağırov’un, köylülere dokunulmaması, nitekim onların suçsuz oldukları yönünde propaganda yaptığı gerekçesiyle Amazaps tarafından tutuklanmak istediğini öğrendik. Biz Şalma Marday ve Mardahay Yakubov’la Ermenilere gittik ve Bağırov’un Müsavatçı olmadığını, gerçek bir devrimci olduğunu, onun nazarında tüm milletlerin eşit olduğunu söyledik. Bu konuşmamız onları etkiledi ve Bağırov’u Taşnakların elinden kurtardık”.29
Genelde Sovyet döneminde 1918 yılı ilkbaharında meydana gelmiş olayların objektif şekilde anlatılması imkansızdır. Bu büyük cesaret gerektiriyordu. İstikrarsız politik tutum sergilediği gerekçesiyle suçlanmak korkusu altında birçok ünlü Azerbaycan komünistleri, o dönemin görgü tanıkları objektif değerlendirmelerden çeşitli nedenlerle şekillerde kaçınmışlardır. Sıradan parti üyelerine gelince onlardan bazıları gerçekleri idrak ederek tercih yaptıklarından dolayı değil, o dönemin dönüm noktası oluşturan koşulların diktesiyle bu olaylara katılmışlardır. Şüphesiz onlar, konjoktürel algılama çerçevesinde çok şeyi göremiyorlardı. Onların anlattıkları münferit olaylar bile şöyle bir sonuca varmamızı sağlamaktadır: 1920 yılının ilkbaharında Azerbaycan’da Sovyet hakimiyeti binlerce sivil Azerbaycanlının kanı pahasına tesis edilmiştir.
Kaynakça:
- Gaber –Korn A. Bakü Ekim Devrimi Günlerinde. “Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devrimi Tarihine İlişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.53
- Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi Belgeler Arşivi (ACYBSBA), f. 276, liste 2, d.20, l. 75-76
- Mikoyan A.İ. Böyle Olmuştur. Мoskova 1999; http://militera.lib. ru/memo/russian/mikoyan/index.html
- ACYBSBA, f. 268, liste 23, d.104, l. 10-11
- ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 44
- Bolşevikler Azerbaycan’da Sovyet Devrimi Zaferi Yolunda, s. 318- 319; Şaumyan S.G.Seçilmiş Eserleri. 2 ciltte. Cilt.2, Мoskova,1978, s.225-226
- Gaber –Korn A. Bakü Ekim Devrimi Günlerinde.“Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devrimi Tarihine İlişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.53
- ACYBSBA, f. 268, liste 23, d.104, l. 10-11
- ACYBSBA, f. 303, liste 1, d.60, l. 30- 31
- ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 18- 19
- ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 44
- Gaber –Korn A. Bakü Ekim Devrimi Günlerinde.“Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devrimi Tarihine İlişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.53
- ACYBSBA, f. 303, liste 1, d.60, l. 16
- Hasanlı C. 1918 Yılının Trajik İlkbaharı. “Zerkalo” gazetesi, 2009, 11 Eylül
- ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 18- 19
- ACYBSBA, f. 268, liste 23, d.104, l. 10-11
- Gaber –Korn A. Bakü Ekim Devrimi Günlerinde.“Geçmişten” (Bakü Bolşevik Teşkilatı ve Ekim Devrimi Tarihine İlişkin Belgeler). Bakü, 1924, s.54
- Şaumyan S.G. Seçilmiş Eserleri. 2 ciltte. Cilt.2, Мoskova,1978, s. 246- 247
- Şaumyan S.G., a.g.k., s. 247
- ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 85
- ACYBSBA, f. 276, liste 2, d.20, l. 85
- ACYBSBA, f. 456. liste 18, d.35, l. 18, 19, 21.
- Bolşevikler Azerbaycan’da Sovyet Devrimi Zaferi Yolunda, s. 366-367
- “Azerbaycan” gazetesi, 1918 yılı, 21 Ekim
- Rüstemova-Tohidi S.A., Guba. 1918 Yılı, Nisan-Mayıs. Belgelerde Müslüman Vahşeti. Bakü, 2010, s.77 26. ACYBSBA, f. 456, liste 18, d.36, l. 136
- A.g.k., l. 161
- İsmailov E. İktidar ve Halk. Azerbaycan’da Savaş Sonrası Stalinizm.1945-1953 y. Bakü, 2003, s.52
- ACYBSBA, f. 456, liste 18, d.36, l. 156-157
Dr. İlqar NİFTALİYEV
Dergi “İrs-Miras”, № 5, 2013, s.16-21