Soğuk Savaş`ın ardından dünyada yeni bir uluslararası düzen ortaya çıkmıştır. Uluslararası ilişkiler son yirmi yılda çok değişmiştir. Sovyetler Birliği`nin çöküşü ile ortaya çıkan “yeni dünya düzeni” küresel , sosyal, politik, ekonomik ve kültürel alanlarda içiçe geçmiş bir değişim ve dönüşüm süreci başlatmıştır.
Günümüzde örtülü ve asimetrik bir savaş yöntemi olarak kullanılan terörizm, gelişen teknoloji ile birlikte yıkıcı etkisini gittikçe arttıran küresel bir tehdit haline gelmiştir. Terörist eylemler, uluslar arası hukukta tanımlanan suçlar olmakla birlikte, gerek işlenişinde duyulan saik, gerek işleniş tarzı itibariyle “terör suçu” olarak nitelendirilirler. Uluslar arası hukukta suç olarak tanımlanan bu fiillerin bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi ile, devletin ana yapısını, bu yapının dayandığı temel prensipleri değiştirmek veya yıkmak, toplumda korku ve panik yaratmak amacının güdülmüş olması durumunda, bu suç bir “terör suçu” niteliğini kazanmaktadır.
Kafkasya dağlarının güney doğusunda yer alan, 4392 km2’lik Dağlık Karabağ, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin sınırları içinde Kür ve Aras nehirleriyle Gökçe Gölü arasında, batıda Ermenistan Cumhuriyeti sınırına, güneyde İran sınırına çok yaklaşan, kuzeyden güneye 120 km, doğudan batıya ise 35-60 km uzunlukta dağ ve ovalardan oluşan bir bölgedir. Kıbrıs adasının yarı büyüklüğünde olan bu bölge, maden yatakları, mineral suları, orman ürünleri ve tatlı su balıkçılığı ile ekonomik yönden önemli bir merkezdir. Karabağ, Kafkaslar bölgesinin hâkim bir noktasında; Azerbaycan, Ermenistan ve İran’ı kontrol edebilecek bir konumdadır. Bugün bölgede devam eden hakimiyet mücadelelerinin arkasında bu yerin jeopolitik konumunun da payı büyüktür. Karabağ bölgesi çok eski zamanlardan beri Türklerin yerleştiği bir yer olmuştur.
Hocalı Katliamı 20. yy’ın ve insanlık tarihinin en büyük vahşet ve katliamlarından biridir. Hocalı Katliamı , Karabağ Savaşı sırasında 25 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan`ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kentinde Azeri sivillerin, Ermeniler tarafından katliamı olayıdır. Hocalı’da yapılan katliam, Rus 366. Motorize Piyade Alayının desteğindeki Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirilmiştir.Bu katliam, Ermenilerin Dağlık Karabağ`ın işgalinden bu yana cereyan eden en kapsamlı sivil kırım olarak tarihe geçmiştir. Saldırıda ölenler hakkında Azerbaycan Cumhuriyeti resmî kaynaklarının bildirdiği rakam 106`sı kadın, 83`ü çocuk olmak üzere toplam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının bin 300 kişi olduğu tahmin ediliyor.Katliamın ardından Azerbaycan, Hankendi`ndeki 366. Motorize Piyade Alayı`nın saldırıya katıldığını açıkladı. Çünkü saldırıda gelişmiş konvansiyonel silahlar kullanılmıştı. Bunlar değil bölgedeki yerel gruplarda, yeni oluşmaya başlayan Azerbaycan ve Ermenistan ordularında bile yoktu. Rus tarafının tersini söylemesine karşın alaydan firar eden üç Rus askeri 3 Mart 1992`de düzenledikleri basın toplantısında, Hıristiyan Ermeniler yanında Müslüman Azerbaycanlılara karşı savaşmalarının istendiğini itiraf etti. Hocalı stratejik öneme sahip bir yerleşim merkeziydi. Hocalı Dağlık Karabağ bölgesi`nin merkez şehri olan Hankendi’nden 10 km uzaklıktadır. Karabağ`daki mevcut tek hava alanının burada olması ve demiryolunun hattının buradan geçmesi nedenleriyle kent, stratejik önem taşıyordu. Hocalı Katliamı`na giden süreçte Ermenilerin Ruslar tarafından açıkça desteklendiğinin bulguları vardır. Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı köyü stratejik olarak Ermenistan Silahlı Kuvvetleri için askerî bir hedef niteliğinde idi. Hocalı Dağlık Karabağ bölgesi`nin merkez şehri olan Hankendi’nden 10 km uzaklıktadır. Karabağ`daki mevcut tek hava alanının burada olması ve demiryolunun da buradan geçmesi nedenleriyle kent, stratejik öneme sahipti. Azerbaycan Parlamentosu 1994`te Hocalı`da yaşanan katliamı “soykırım” olarak kabul etti . İnsan Hakları İzleme Örgütü olayı Dağlık Karabağ anlaşmazlığı içerisinde yapılan en büyük katliam olarak nitelemiştir.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeleri, Arnavutluk, Azerbaycan, Birleşik Krallık ve Türkiye, Bulgaristan, Lüksemburg, Makedonya, Norveç tarafından yayımlanan 324 nolu Avrupa Konseyi bildirgesinde; Ermeniler tüm Hocalıları katlettiler ve tüm şehri harap ettiler ifadesi geçmiştir.
Bu katliamı yaşayan ve sonra Beyrut`a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, For the Sake of Cross (Haçın Hatırı İçin) isimli kitabında şu satırları aktarmaktadır;
“Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.”
Tüm semavi dinler, insan hayatını kutsal sayar, insan hayatına kastetmeyi en büyük günah kabul eder. Hangi din bebeğe kıymayı kabul eder. Ermeniler tarafında Hocalı’lı çocuklar yaşlılar, kadınlara katliam yapıldı. Dünya kamuoyu bu olaylara seyirci kaldı. Ermenistan Dağlık Karabağ’da insanlık suçu işledi. Soykırım suçu, gerçek anlamda bu olaylarda işlenmiştir.
Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’da yaptıkları, Uluslararası hukuk ,BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kurallarına göre suçtur. Pek çok savaş hikâyesi tarih kitaplarından okuduk ve işittik. Ama Hocalı`daki gibi bir vahşet tarihte görülmedi. 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini veren ve `Hocalı Katliamı` baş sorumlusu olan yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, önce başbakan daha sonrada Ermenistan Devlet Başkanı oldu. Halende Hocalı katliamının sorumlular Ermenistan’da üst düzey yönetimde bulunuyorlar. Ermenistan’ın Ermeni terör örgütlerinin müşterek amacı; her fırsattan yararlanarak Türkiye`yi ve Azerbaycan’ı istikrarsızlığa sürüklemek ve sözde işgal altındaki Ermeni topraklarını kurtararak “Bağımsız Büyük Ermenistan”ı kurmaktı .
Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 9 Aralık 1948 tarihli Kararıyla kabul edilmiş ve imzaya ve onaya veya katılmaya sunulmuştur. Yürürlüğe giriş tarihi ise: 12 Ocak 1951
Sözleşmeci Taraflar
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 11 Aralık 1946 tarihli ve 96(I) sayılı kararında soykırımın, Birleşmiş Milletlerin ruhuna ve amaçlarına aykırı olan ve uygar dünya tarafından lanetlenen, uluslararası hukuka göre bir suç olarak beyan edilmesini dikkate alarak,
Tarihin her döneminde soykırımın insanlık için büyük kayıplar meydana getirdiğini kabul ederek,
İnsanlığı bu tür bir iğrenç musibetten kurtarmak için uluslararası işbirliğinin gerekli olduğuna kanaat getirerek,
Aşağıdaki hükümlerde anlaşmışlardır:
Madde 1 [Önleme ve cezalandırma görevi]
Sözleşmeci Devletler, ister barış zamanında isterse savaş zamanında işlensin, önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettikleri soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu teyit eder.
Madde 2 [Soykırım oluşturan eylemler]
Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, soykırım suçunu oluşturur.
a) Gruba mensup olanların öldürülmesi;
b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;
c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek;
d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;
e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek;
Hocalı katliamı Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin 2.maddesi ile uyum göstermektedir. Dolayısıyla bu katliamdan sorumlu olanlar bu sözleşmeye göre yargılanmalılar.
Türkiye’nin dış politikasında Kafkasya bölgesinin stratejik önemi son derece yüksektir. Türkiye Azerbaycan’la aynı kökeni, kültürü, dili, dini ve tarihi paylaşıyor. Eğer, Ermenistan Türkiye ile sınırların açılması ve işbirliği yapmak istiyorsa, önce Hocalı’da yaptıklarının hesabını vermeli, işgal ettiği Azerbaycan toraklarından şartsız çekilmeli, ‘Büyük Ermenistan’ kurmak hayaliyle Türkiye’den toprak istemesi, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanıması ve Türkiye’ye karşı asılsız sözde soykırım iddialarından vazgeçmelidir.
Dr. Mürteza HASANOĞLU
www.tasep.org