Her geçen gün sözde soykırım iddialarıyla Türkiye üzerinde daha fazla baskı kurulurken, tarihsel gerçekler bu iddiaların yalan olduğunu tekrar ve tekrar gözler önüne seriyor. Ermenilerin bu iddialarını kendi kaynakları bile yalanlamaktadır. Ermenistan hükümetinin arşivlerini araştırmacılara neden açmadığı şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. İşte bu belgelerin bazıları:
Belge 1/
TAŞNAK SUBAYININ RAPORU
Taşnak subayının 1920 yılında Beyazıt-Vaaram bölgesinden yazdığı raporunda şunlar yazılı:
“Basar-Geçar’daki Türk nüfusu ayırt etmeden imha ettim. Bazen kurşunlara yazık olmasın dersin ya. Bu köpeklere karşı en etkili yol, çarpışmadan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve bir daha dünyada bulunmamaları için yukarıdan ağır kayalarla ezmek. Ben de öyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, benim tarafımdan atıldıkları kuyuların içinde kayalarla ezerek hepsinin hayatına son verdim.”
Bu belge, Ermeni Sovyet tarihçisi A. A. Lalayan’ın önce 1936 yılında Revolyutsionnıy Vostok dergisinin 2-3. sayısında, daha sonra 1938 yılında SSCB Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü’nün yayın organı İstroriçeskie Zapiski dergisinin 2. sayısında bulunuyor.
Belge 2/
ERMENİ YARBAYI MELİK-ŞAHNAZAROV’UN RAPORU
Taşnakların Baş-Gyarninsk birliği komutanı Yarbay Melik-Şahnazarov, Ermenistan Devlet Arşivi f. 67, d. 644, y. 1-2 numaralarıyla kayıtlı, 7 Kasım 1918 tarihli acil damgalı raporda, “…bölgenin bütün köylerini bombaladıklarını, 30 Türk köyünü ele geçirdiklerini ve geri kalan 29 köyü de bombalamak amacıyla harekât izni ...” istediğini bildirmektedir.
Bu rapor Tümen komutanlığına gönderilmiştir. Merkezden onay alan Taşnak birliği, Baş-Gyarninsk bölgesindeki onlarca Azeri köyünü yerle bir etmiş, kadın, çocuk, yaşlı, genç yüzlerce insanı öldürmüş ve mallarını yağmalamıştır.
Belge 3/
TAŞNAK HÜKÜMET YETKİLİSİNİN TAŞNAK BAŞBAŞKANI ORGANCANYAN’A RAPORU
Bir Taşnak yetkilisinin, 21 Haziran 1920 günü Taşnak hükümetinin başı A. Ogancanyan’a yazdığı rapor, Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 65, d. 116, y. 96 numaralarıyla kayıtlıdır. Raporda, şu satırlar dikkati çekmektedir:
“Zangi-Bassar tarafımızdan işgal edildi. Bu ülke öyle zengin ki, bizim borçlarımızı birkaç defa kapatacak durumda. İki gündür burada görülmemiş bir yağma gerçekleşti. Buğdayları, arpaları, pirinçleri, semaverleri, halıları, paraları ve altınları topladılar. Maliye Bakanlığı, iki görevlisini yanlarında örgütlü bir güç olmadan buraya ancak dün gönderebildi. Devasa bir zenginlik ellerimizden gidiyor.”
Belge 4/
ERMENİ DEVLETİNİN KARS VALİSİNİN RAPORU
Son rapor, Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 67, d. 1769, y. 25 numaralarıyla kayıtlı. Rapor, o zaman işgal altında bulunan Kars’taki Ermeni Valisi tarafından merkeze gönderilmiş. Ermeni Vali, bölgedeki Türk ve Kürt nüfusun imha edilmesi ve mallarının yağmalanmasıyla ilgili bilgiler veriyor. Raporda, köylerin işgalinden sonra köyün bütün zenginliğine elkoyma işini, resmî olarak denetim altına alamadıkları için yakınılmaktadır. Vali, devamla şöyle diyor:
“Türklerden ve Kürtlerden oluşan bölge gerçekten bir hazine gibi. Ama ne yazık ki biz burayı tam olarak kontrol edemiyoruz.”
Belge 5/
ERMENİ JOGOVURD GAZETESİ HABERİNDE TÜRK NÜFUSUN BÖLGEDEN SÜRÜLMESİ
Ermenistan’ı yöneten güçlerin yayın organlarından biri olan Jogovurd gazetesinin 1920 yılındaki 105. sayısında, G. Muradyan isimli yazar, Gorçi Gölü’nün kuzey kıyılarındaki Azeri köylerinden geçtiği haberde, Türk nüfusun bölgeden nasıl silah zoruyla sürüldüğünü anlatmaktadır:
“Hükümetimizin çalışmaları sonunda bu köylerin nüfusu Ermenistan sınırlarının dışına atıldı. Ölüm sessizliğinden şaşkına dönmüş, garip bir şekilde miyavlayan ve havlayan, şaşkın sesler çıkaran bir kaç kedi ve ayrıca iki-üç köpeğin kaldığı terkedilmiş köyler gördüm. Bu köylerin halkı göç ederken, artlarında oldukça yüksek miktarda tohum, patates, buğday ve arpa bırakmışlar. Hükümet, bu köylerden iki milyon pudun üzerinde buğday ve yarım milyon pud patates toplayabilir.”
Belge 6/
HÜKÜMET KOMİSERİ AGAMYAN’IN RAPORU ERMENİ ORDUSUNUN ERMENİLERE YAPTIĞI ZULMÜ ANLATIYOR
Yine Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 67, d. 1588, y. 62-63 kayıtlı belgelerde, Taşnak hükümeti komiseri V. Agamyan’ın ordudan firarları önlemek bahanesiyle soruşturma veya mahkeme olmaksızın insanları cezalandırdığı ve kurşuna dizdiği saptanmaktadır. Agamyan, firarla suçlanan kişilerin eşlerini, annelerini ve kız kardeşlerini toplayıp, çırılçıplak soyarak, onları köy meydanında bütün insanların gözü önünde kaz yürüyüşünü taklit etmek zorunda bırakmıştır. Taşnak yetkilisi, daha sonra çıplak kadınları dövmüş ve onları saatlerce suyun içinde tutmuştur. Ardından kadınları tutuklama emri veren Agamyan, geceleyin genç kadınların ve kızların ırzına geçmiştir. Agamyan, hiçbir şekilde cezalandırılmadan görevini uzun süre devam ettirmiştir. M. Azarapetov isimli ajanı Taşnak hükümetine, köylülerin suikast girişiminde bulunacağını bildirince, Agamyan’ı merkeze almıştır.
Taşnak hükümeti, 1918 yılına gelindiğinde 35 yaşına kadarki bütün vatandaşları askere çağırmış ve Türkiye’ye karşı savaş için tekrar “gönüllü” birlikler kurmuştur. Yayın organlarında yaptıkları yayınlarla alınan bu karara karşı gelenlerin ölümle cezalandırılacağı, “aklı olanın” bu kurallara uyacağı yazılarak tehdit yöntemlerine başvurulmuştur. Bakû’de yayımlanan Taşnak yayın organı Aren’in 1 Mart 1918 tarihli 48. sayısı buna bir örnektir.
Belge 7/
ERMENİ HÜKÜMETİ ERMENİ KÖYLÜSÜNÜ CEZALANDIRMAK İÇİN SUSUZ BIRAKIYOR VE ÖLÜMLERE YOL AÇIYOR
Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 67/199, d. 139, y. 230 numarada kayıtlı başka bir belgede ise, Taşnak hükümetinin asker vermeyi reddeden Berd, Verhniy Karmir, Ahbyur köylerine ve Şamşadinsk bölgesinin diğer köylerine cezalandırma amacıyla gönderdiği özel müfrezelerin uygulamaları anlatılıyor.
“Taşnak hükümetinin, boyun eğmeyen köylüleri cezalandırmak için Zangi nehrinin kolunu kapattığı ve bölgedeki köyleri susuz bıraktığı Ermeni hâkim güçlerinin gazetelerinden olan Jogavurd’un 29 Haziran 1920 tarihli 102. sayısında aktarılmaktadır. Bu cezalandırmanın sonucunda birçok insan ölmüş, tarladaki ürünler mahvolmuştur.
Erzurum’un Alaca köyü sakini 250 Türk çeşitli binalara doldurulmuş ve benzin dökülerek yakılmışlardır. Sabah 06.00 da fotoğraf çekildiğinde, şehitler cenaze tarlası gibi görüntülenmiştir.”
Belge 8 /
TAŞNAK KOMUTANIN RAPORU:
TÜRK ORDUSUNU COŞKUYLA KARŞILAYAN ERMENİ KÖYLÜLERİ
Türk ordusu bugün soykırım yapmakla suçlanıyor. Oysa bir Taşnak komutanının yazdığı rapor, Ermeni köylülerin Ermeni ordusuna değil, Türk ordusuna güvendiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu rapor, Ermeni Devlet Arşivi’nde f. 68/200, d. 867, y. 278 numaralarında kayıtlıdır.
Taşnak hükümeti ordusu komutanı, firar eden askerleri aramak üzere Eçmiadzin kazasından Gümrü köylerine bir subay gönderir. Bu subayın ifadelerine dayanarak komutan, Taşnak hükümeti ordusunun genel karargâhına 14 Kasım 1920 tarihinde şu bilgileri rapor eder:
“Gümrü bölgesi Ermenileri Taşnak subayını düşmanca karşılamış ve hatta birkaç kez Türklere teslim etmeye kalkmışlar. Birçok köyde halk tepkili ve askeriyeyi düşman olarak görüyor. İlhiab ve Kapanak köylerinde kızıl bayraklar çekilmiş. (.) Subayım, M. Kapanak köyünde Selçan Ermenilerinden oluşan atlıların eşliğindeki Türk süvari devriyesiyle karşılaşmış. Türkler, ekmek ve tuzla karşılanmış. Köylerde kadınlar kazanlarda yemekler hazırlamışlar. Subayım, yemeği kimin için hazırladıklarını sorduğunda şöyle cevap vermişler: ‘Tabii ki Türkler için, sizin için değil.’
(Bu belgeler İÜ Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek tarafından bulunmuştur)
www.tarihtendersler.com