1905.az sitesinin bu seferki konuğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Ferhat Memmedov’dur.
– Ferhat Bey, Siz 2012 yılından itibaren, Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin başkanlığını yapıyorsunuz. Bu süre zarfında SAM, Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı işledikleri soykırım suçları, zorla sınır dışı uygulamaları, Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı hakkında gerçeklerin dünya kamuoyuna aktarılması için yurtdışında hangi çalışmalar yaptı?
– Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Stratejik Araştırmalar Merkezi, altı yıldır faaliyet göstermektedir. SAM, ülkemizde yeni bir araştırma kurumu olduğu için geçtiğimiz altı yıl boyunca profesyonel kadrosunu oluşturmuş, devletimizin iç ve dış politikasını, ekonomi stratejisini konu alan öncelikli eylem alanlarını belirlemiştir.
SAM’ın temel araştırma konularından biri, tabiatıyla, Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorunudur. Bu alandaki çalışmalarımız dört yönlü olarak sürdürülüyor. Birinci yön sorunun uluslararası hukuk çerçevesinde çözümünü kapsamaktadır. Uzmanlarımız uluslararası hukuk düzenlemelerinin, benzer sorunlara ilişkin belgelerin incelenmesi, ilgili hukuksal tavsiye kararlarının düzenlenmesinin yanı sıra bilimsel çalışmalar yaparak çeşitli dillerde kitap ve dergiler yayınlıyorlar. Aynı zamanda, yabancı ortaklarımızla yoğun ilişkilerimiz var ve bilimsel işbirliği kapsamında ihtilaf üzerine kitaplar sipariş ediliyor. Bu arada geçenlerde yerli ve yabancı uzmanlar için ek bilgi bankasının sağlanması amacıyla yeni belgeler oluşan bir derleme çalışması yayınlandı ve dağıtıldı. Bu derleme kitabında uluslararası kuruluşların Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorunu üzerine şimdiye kadar kabul ettikleri belgeler yer aldı.
Faaliyetimizin ikinci yönü SAM’ın araştırma girişimlerine katılımı ve yardımlarıdır. Temel amaçlarımızdan biri Dağlık Karabağ’ın Azeri topluluğuna gerçek anlamda destek olmak, bazı önemli ve saygın uluslararası etkinliklere temsilcilerinin etkin katılımını sağlamaktır. Yani, uluslararası düzlemde «Dağlık Karabağ nüfusundan» bahs edildiğinde sadece Ermenilerin değil, etnik Azerilerin , onların sorunlarının dikkate alınmasını, bu kavramın kamuoyu literatürüne girmesini sağlamaktır. Bunun yanı sıra Dağlık Karabağ’ın Azeri topluluğunun görüşmelerin belli bir aşamasına ilgili taraf olarak katılımının sağlanması gerekir. Ayrıca, sorun üzerine Azerbaycan’ı ziyaret eden, sorunla ilgilenen herhangi uluslararası kuruluşun temsilcilerinin örneğin, AGİT Minsk Grubu üyelerinin, aynı şekilde, Dağlık Karabağ’ın Azeri topluluğu ile yoğun temaslar kurması, onların tutumunu öğrenmesi gerekir. Çünkü, çatışma mağduru olan taraf asıl Dağlık Karabağ Azerileridir.
Çalışmalarımızın diğer yönü Ermeni propaganda makinesinin büyük çabayla yaydığı yalan ve iftiraların ifşası, Azerbaycan gerçeklerinin dünya kamuoyuna aktarılmasına ilişkin girişimlerde aktif olarak yer almaktır. Bu bağlamda, bazı saygın yabancı yazarla bağlantılar kurularak somut projelerin uygulanmasına başlanmıştır.
SAM’ın son faaliyet yönü Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorununun “dondurulmuş çatışma” olarak anlatılmasına karşı çalışmaların pekiştirilmesidir. Çünkü zaman ve uluslararası uygulamalar, dünya kamuoyunun «dondurulmuş çatışma” olarak tanıtılan askeri-siyasi çatışmalara ilgisinin giderek değiştiğini, görüşmelerin azaldığını ve en nihayet, sorunun çözümüne ilişkin faaliyetlerin de süresiz olarak ertelendiğini gösteriyor. Oysa bu, istenmeyen bir durumdur. Bu bağlamda, uzmanlarımız Avrupa’daki benzeri etnik ve toprak çatışmalarını titizlikle analiz ediyorlar. Bugün Avrupa’da barış ortamı sağlanmış olsa bile, uzun yıllar boyunca buradaki etnik ve toprak çatışmaları bölgenin kendine özgü özelliklerden biri olmuştur. Bu yönde yapılan araştırmaların diğer amacı resmi Erivan’ın güya “Azerilerle Ermenilerin bir arada yaşamasının olanaksız olmasına» ilişkin siyaset söylencesinin yok edilmesidir.
– Bu süre zarfında Ermeni propaganda makinesi de, tabii ki, boş durmamıştır. Onlar da sözde Ermeni soykırımı iddialarını yayma, Dağlık Karabağ topraklarını ilhak etme yönünde çabalarını sürdürüyorlar. SAM, benzer sorunlarla karşılaştı mı? Engellerin aşılması için hangi çalışmalar yapılıyor?
– Öncelikle biz bilgi savaşından basederken sorunun başlangıç noktasına yani, 80’li yılların sonuna dikkat etmeliyiz. Bu noktada Azeriler ve Ermenilerin dünyada kamuoyu oluşturma olanaklarına baktığımızda, o dönemde karşı tarafın daha güçlü bir potansiyele sahip olduğunu görürüz. Bir yandan yüzyıllardan beri oluşturulan Ermeni diasporası etkeni güçlüydü. Öte yandan, Ermeniler SSCB’de, kendi diasporası ile doğrudan görüşme için uygun ortamın sağlandığı tek halktı. Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili bilgi savaşının resmi başlangıç noktası, aslına bakılırsa, çok simgeseldir. Ermeni akademisyeni A.Agambekyan’ın Fransa’nın «Humanite» gazetesine verdiği demeç başlama işareti oldu.
Bu ve benzer etkenler ilk dönemlerde sorunla ilgili yanılış kamuoyunun oluşmasını önemli oranda etkiledi. Bunun yanı sıra geçen yüzyılın 90’lı yıllarında yaşanan süreçler Azerbaycan’ın daha ziyade iç sorunların çözümüne odaklanmasına neden oldu. Sonuç olarak Azerbaycan gerçekleri ile ilgili tarafsız bir tutumun oluşturulması alanında ciddi boşluklar oluştu. Fakat halkımızın milli lideri Haydar Aliyev’in iktidara dönüşünden sonra durum kökten değişti ve Azerbaycan dünyanın ilgisini çekmeyi başardı. Azerbaycan’da ülkeiçi siyasi durum da zamanla istikrar kazandı, başarılı dış politika izlenmye başlandı, ülke ekonomik açıdan gelişme aşamasına girdi, askeri savunma potansiyelini güçlendirdi, bölgesel ve uluslararası alanda çok önemli ekonomik projeler gerçekleştirildi ve s. Aynı siyasət günümüzde de büyük başarıyla uygulanmaktadır. Ayrıca Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in dış politika stratejisi, sorunun çözümü yönünde amaçlı faaliyetleri, saldırı diplomasisinin işte Azerbaycan devletinin gücü ve ekonomik gelişmesine dayandığını özellikle vurgulamak isterim.
– AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları tekrar Azerbaycan’da temaslarda bulunuyor. Sorunun çözümüne yönelik faaliyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Elbette, ziyaret ve görüşmelerin şekli bellidir. AGİT Minsk Grubu üyesi ülkeler dünyanın güçlü devletleridir. Aynı ülkeler BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ve Dağlık Karabağ sorununa ilişkin dört karar için olumlu oy verdi. Fakat bugün Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorununun çözümü konusunda ortak ve tarafsız bir görüş henüz sunulmuş değil. Şu durumda şöyle bir soru ortaya çıkar: Söz konusu üç devlet dışında diğer ülkelerin de sorunun çözümüne katılımı sağlanarak görüşmelerde verimlilik açısından bir artış elde edilemez mi?
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in belirttiği üzere, Azerbaycan ihtilafla ilgili konuda uluslararası hukuk ilkelerinin uygulanmasından yanadır. Biz sürekli şunu vurguluyoruz, eğer bir konuda uluslararası hukuk ihlal ediliyorsa, başka sorunlarda da benzer durum yaşanabilir. Son on yılda Avrupa’da ve dünyada yaşanan sorunlar, eşbaşkan ülkelerinin yalnız kendi çıkarları adına farklı durumlarda uluslararası hukuk ilkelerine farklı yaklaşımlar sergilediklerini gösteriyor . Ne var ki bu öncelikle uluslararası hukukun çöküşü anlamına gelir. Üç devletin hepsi Azerbaycan topraklarının işgal gerçeğini kabul ediyorsa, işgalci tarafın asıl Ermenistan Cumhuriyeti olduğunu onaylıyorsa, şu durumda bu devlete yönelik gerekli yaptırımların uygulanması gerekir. Azerbaycan’ın başlıca isteği işte budur. Fakat maalesef, bu bağlamda bir çalışma olduğunu görmüyoruz. Azerbaycan, Ermenistan’a yönelik herhangi toprak iddasında bulumamaktadır. Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanı’nın beyan ettiği üzere, Azerbaycan topraklarında ikinci bir Ermeni devletinin kurulmasına hiçbir şekilde izin verilmez.
– 2015 yılı, Ermenilerin Azerbaycanlılara yönelik soykırım, etnik temizlik politikasının 110.yıldönümü. 1905.az sitesi de Azerbaycan’da Sivil Toplumun Gelişmesine Yarım Birliği’nin (ASTGYB) bu yıldönümü etkinliklerinin bir parçasıdır. SAM’ın bu yıldönümüne ilişkin planları konusunda neler söyleyebilirsiniz?
– Biz ASTGYB’nin 1905.az sitesi gibi başarılı projesini takdirle karşılıyor ve ortak çalışmaya büyük katkı olarak değerlendiriyoruz. Elbette, bu konuda kendisine yardım etmeye hazırız. Genel olarak, 20. yüzyılın başında yaşanan trajik olayların objektif bir şekilde araştırılması ve geniş bir biçimde tanıtımı gerekir. SAM, tabii ki, bu yöndeki faaliyetlerini de güçlendirmiştir.
– SAM, Ermeni yalanlarının ortaya çıkarılması yönünde Türkiye’de faaliyet gösteren ilgili kuruluşlarla herhangi işbirliği yapıyor mu?
– Biz Ermeni yalan ve iftiralarının ifşası doğrultusunda pekçok yabancı ülkede, yabancı ortaklarımız ve çeşitli yazarlarla projeler gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de bulunan ortaklarımıza da işbirliği önerisinde bulunduk. Bu projeler herhangi kitabın yayını, yerel, bölgesel ve uluslararası etkinliklerin yapılması vs. olabilir. Biz tüm dünyada soykırım olgularının objektif olarak araştırılmasından yanayız ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürüyoruz. Türkiye’deki ortaklarımızdan olan Avrasya İncelemeleri Merkezi’nin (AVİM) “Ermeni araştırmaları” dergisi yayınlanmaktadır. Derginin son sayısında İsviçre’deki “Perinçek mahkemesi” konusu işlendi. Aynı sayıda benim “Sözde ‘Ermeni soykırımı’ ve ‘Perinçek mahkemesi”adlı makalem yayınlandı. Şunu belirteyim, İsviçre’de sözde “Ermeni soykırımının” inkarını suç sayan yasa kabul edilmiştir. Bu yasa çok büyük siyasi ve hukuki skandala neden olmuştur. Fakat zaman, Doğu Perinçek’in haklı olduğunu gösterdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi beraat kararı verdi.
2015 yılında Azerbaycanlıların soykırımının 110. Yıldönümünün anılması ile ilgili bir takım etkinliklerin yapılması öngörülmüştür. Öncelikle yabancı ülkelerdeki diasporamızın bu çalışmada yer alması gerekir ve bu alanda çalışmalar yapılmaktadr. Biz soykırım gerçeklerini doğru ve en iyi şekilde aktarmalı, bu konuda çabuk ve etkili davranmalıyız.
Aynur Hüseynova
1905.az