Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Ermenilerin sayıları hakkında verilen ciddi rakamların çoğunluğu 1.5-1.6 milyon arasındadır.
Sadece İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin 1912 yılında verdiği rakam , bu genel rakamların çok üzerinde, 2 milyon u bulmaktadır.Patrikhane’nin bu değerleri, hem Toynbee’nin Mavi Kitap’ı ve hemde Paris Barış Konferansı öncesi, Boghos Nubar ve A. Aharonian iklisinin yayınladığı bildiride kullanılır.
Patrikhane’nin bu 2 milyon rakamı , 19. yy sonu-20.yy başı itibariyle İngiliz H.F.B Lynch ve Fransız Vital Cuinet’in verdiği detaylı nüfus değerleri ile oldukça çelişkilidir.Lynch ve Cuinet’in verdiği rakamlara bakıldığında, Patrikhane’nin verdiği nüfus değerlerinin hemen hemen %100 fazla olduğu anlaşılır ve 15-20 yıl içinde hiçbir insan populasyonu doğal yollardan bu kadar artamaz.Ayrıca İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin 1912 yılında, Müslümanlara ait nüfus sayılarında ise %20-30 oranında bir eksilme görülmektedir.
Lynch ve Cuinet’e ek olarak birçok kaynakta da, Birinci Dünya Savaşı öncesi için Osmanlı sınırlarındaki Ermenilerin sayısı 1.3-1.6 milyon civarında verilmektedir.
Keza Lozan Barış Konferansı’nda da , Ermeni Patrikhanesi’nin 2 milyon rakamı çok abartılı bulunarak, David Magie tarafından hazırlanan ve Ermenilerin sayısını 1.6 milyon olarak veren nüfus istatistiği kabul edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı Ermenileri hakkında bilimsel olmayan bilgi dezenfermasyonunun bolluğu içinde karşımıza çıkan diğer bir konu ise,Birinci Dünya Savaşı boyunca hayatını kaybeden Anadolu Ermenileri’nin sayısıdır.Bu konu geçen 100 yıl içinde sanki açık arttırmaya çıkmış gibidir. (Kızılhaç 600-800 bin rakamı, Morgenthau 1 milyon, bugünün Ermeni Diasporası ise 1.5-2 milyon kayıptan bahseder)
”Ermeni Soykırımı” iddiasında bulunan bazı tarihçiler, bu sayılar hakkında ”ne kadar insanın öldüğünün ne önemi var,önemli olan suçun kendisidir” diyerek, konuyu geçiştirmektedirler.1915 fenomeni içinde ne kadar Osmanlı Ermenisi’nin hangi koşullar altında öldüğü ya da öldürüldüğünün hukuki bir belgesi yoktur.Bugün itibariyle genel iddia, 1.5 (ya da 2) milyon Ermeni’nin, Anadolu’da veya Kuzey Suriye’deki kamplarda etnik temizliğe tabii tutulduğu üzerinedir.
Halbuki 1.Dünya Savaşı’ndan 1924 lere kadar olan, Avrupa ve Birleşik Devletler kaynaklı resmi belgeler bize bu iddiaların tam tersi şeyleri söylemektedir.Bu belgelere , Ermeni Devrimci Federasyonu’na (Dashnakzutiun) ait bazı belgeler ile Çarlık Rusyası ve Bolşevik Rusya’ya ait belgeleri de eklediğimizde, Osmanlı Ermenileri’nin hareketliliğini ve akibetlerini genel bir kesinlikle görüyoruz.
1.Dünya Savaşı öncesi, Ermeni Silahlı hareketlerinin tarih itibariyle en önemli ve resmi belgesi, Ermeni devrimci Federasyonu’nun (Dasnakzutiun) ideolojisti Mikail Varangian(or Warangian) ın 1910 yılında Kopenhag’taki 2. Sosyalist İnternasyonal’e verdiği rapordur.
Raporda bizzat, Dashnakzutiun’un Anadolu’nun hemen her yerleşiminde örgütlendikleri ve silahlı çeteler oluşturarak, terörist eylem biçimini benimsedikleri ifade edilmektedir.Bu rapor Belvedere arşivlerindedir.
1.Dünya savaşından çok önce başlayan Ermeni Silahlı organizasyonlarını itiraf eden diğer iki kaynak ise, Erivan Taşnak Hükümeti’nin ilk Başbakanı Hovhannes Katzhaznouni’nin Bükreş’te yayınlanan manifestosu ve Ermenistan’ın ilk Abd Büyükelçisi Karekin Pastırmacıyan’ın ”Ermenistan niçin özgür olmalı”(Why Armenia Should Be Free-Boston 1918) yazılarıdır.
Keza bu silahlı hareketlere katılan Ermenilerin sayısı, hem 1919’da Paris Barış Konferansı’nda Ermenistan Delegasyon Başkanı Avetis Aharonian ve hem de Dünya Ermenileri Delegasyon Başkanı Boghos Nubar’ın söylediği üzere 200.000 civarındadır.
Doğal Olarak bu 200.000 kişilik silahlı Ermeni Çetelerin silahlandırılması ve yönetilmesi eylemi, Ermenilerin kendi insiyatifleriyle gerçekleştirebilecekleri teknik ve finansal bir eylem değildir.Ermeni silahlı çeteleri 1.Dünya Savaşı öncesinde bizzat Çarlık Rusyası,İngiltere ve Fransa tarafından desteklenmiştir.
Keza savaştan 2 yıl önce, 26 Kasım 1912 tarihinde, Rusya’nın İstanbul Büyükelçisi Zinovyev’in Rusya Dışişleri Bakanı S.D. Sazanov’a gönderdiği gizli raporda( Rusya Devlet Arşivi,Siyasi Bölüm,nr 117/293);
”Van;Beyazıd;Erzurum,Trabzon konsolosluklarımızın bildirdiklerine göre, bu vilayetlerdeki Ermenilerin hepsi Rusya tarafındadırlar ve bizim ordularımızı bekliyorlar” denilmektedir.
Bunu gelişmeleri takiben 1.Dünya Savaşı’nın başlangıcında, Ermeni silahlı çetelerinin isyan faaliyeti Rusların Van İlini işgal etmesiyle sonuçlanır.
İstanbul Alman Büyükelçisi Hans von Wangenheim tarafından Alman Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 10 Mayıs 1915 tarihli telgrafta, ”Van Trajedisi” şu şekilde anlatılır:
”Van vilayetindeki Ermeniler ayaklanmışlar,müslüman köylere ve kaleye saldırıya geçmişlerdir.Kaledeki Türk garnizonu 300 kayıp vermiş,günlerce devam eden sokak muharebeleri sonunda şehir asilerin eline geçmiştir. 17 Mayıs 1915’te de Van Ruslar tarafından işgal edilmiştir.Ermeniler Rus tarafına geçmiş ve müslümanları katle başlamışlardır.Bitlis istikametinde 80.000 müslüman kaçmaya başlamıştır.”
Ermeni çetelerinin katliamları Çarlık Rusyası arşivlerinde de belgelenmiştir.Kafkas Cephesinde görevli Rus komutan Tuğgeneral Bolhovitinov, 11 Aralık 1915’te karargaha gönderdiği raporda;
”Ermeni Gönüllü Birliklerinin ırkçı duygularla Müslüman Halka karşı vahşi katliamlar yaptı” der.
Doğu Anadolu’da bu trajedi yaşanırken, Doğu Akdeniz’de Rus-İngiliz ve Fransızlar tarafından bölgedeki Ermeniler silahlandırılmaktadır.
Francois George Picot ve Fransa Mısır Orta Elçisi Defrance’ın 5 Kasım 1914 tarihini taşıyan telgrafta;
”Yunanistan’ın Suriye’deki gönüllü kuvvetlere 15.000 tüfek ve 2 milyon mermi yollamayı kabul ettiği ve Fransa’nın Suriye’ye müdahelesi durumunda, burada 30-35.000 gönüllünün bulunduğu” ifade edilmektedir.
Mısır’da ki İngiliz askeri karargahına Suriye kıyısındaki Fransız Amiralinden gelen rapor;
”28 Nisan 1915 tarihine kadar Zeytun’daki (Cilicia) isyan bir aydır devam etmektedir ve toplam 300 Türk jandarması öldürülmüştür.”
Rus Büyükelçisi’nin İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı 24 Şubat 1915 tarihli memorandumda ;
”Zeytun’lu bir Ermeni’nin Kafkasya’da Kont Warentzoff_Dachkoff ile temas kurduğu, Türk ordularının ulaşım hatlarına baskın yapmak üzere 15.000 kişilik bir kuvvet topladıkları ancak silah ve cephanelerinin yeterli olmadığı, ingiliz ve Fransızlar tarafından İskenderun Limanı üzerinden bunun yapılabileceği …” anlatılır.
Buna benzer birçok belge ve yazışmadan da anlaşılacağı gibi, Osmanlı İmparatorluğu WW1 Savaşı başlangıcında Çanakkale, Filistin, ve Kafkasya cephesinde savaşmak üzere ülkedeki erkekleri askere almışken, Ermeni Taşnak birlikleri cephe gerisinde savaş hukukuna aykırı eylem ve katliamlara girişmişlerdir.Bu durum Osmanlı Devleti’nin savaş bölgelerindeki ermeniler ile tüm Anadolu’daki Taşnak Partisi ile bağlantılı Ermenilerin Suriye bölgesine tehciri kararını almasıyla sonuçlanmıştır.
İşte ”soykırım” iddilarını öne sürenler 27 Mayıs 1915 tarihli bu tehcir kararı uygulamasıyla 1.5 milyon ermeninin, Osmanlı Devleti tarafından etnik temizliğe tabii tutulduğunu iddia etmektedirler.
1.Dünya Savaşı esnasında ve sonraki yıllarda tehcire maruz kalan Ermenilerin akibeti ile ilgili olarak, ” soykırım” iddialarının aksine , çok farklı resmi belgeler ortaya çıkmaktadır.
Ermenilerle ilgili olarak Osmanlı devleti’nin tehcir kararı almasına rağmen, ingiltere’nin Batum Konsolosu P. Stevens’ın Londra’ya gönderdiği 25 Şubat 1916 tarihli raporda; çok sayıda Ermeninin zorunlu göçe tabii tutulmadığı ve Ruslar tarafından Kafkasya’ya götürüldüğü ifade edilmektedir.
Bu durumu İngiliz Lord Major Found’un 1915 yılına ait raporuda tasdik eder. 250.000 Ermeni bu yıllarda Türkiye’den Kafkasya Ermenistan’ına geçmiş ve savaş koşullarında hastalıklarla mücadele etmektedirler.
Aynı bilgiyi Ermeni Milli Delegasyon Başkanı Boghos Nubar’ın Fransız Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği yazıda 250.000 rakamı teyit edildiği gibi İran’da da 40.000 Osmanlı Ermenisinin bulunduğu bilgisi verilir.
1. Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Kafkasya’ya 250.000, İran’a 40.000 Ermeni’nin gittiği bilgisine ulaşırken başka bir bilgi de Amerikan Ulusal Arşivlerinden çıkıyor.
Amerikan Halep Valisi J.B.Jackson’un 8 Şubat 1916’da Amerikanın İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau’ya gönderdiği raporda, Halep ve Şam arasındaki bölgede Osmanlı’nın tehcir ettiği 486.000 Ermeni göçmenin kamplarda bulunduğu ve iki yardım kuruluşu tarafından bu göçmenlere yardım edildiği bildiriliyor.
— Bu rapora baktığımızda ”soykırım” iddiasını ileri sürenlerin, o yıllarda Osmanlı kontrolündeki Halep ve Şam bölgesinde, Ermeni mültecilere yardım için niçin Amerikan Yardım Kuruluşlarına ve Amerikan Elçisine izin verildiği sorusuna cevapları yoktur.—
Hem Kafkasya ve hemde Suriye’deki Ermeni mülteciler hakkındaki daha detaylı bilgilere savaş sonrasında ortaya çıkan bilgilerden öğreniyoruz.
Osmanlı İmparatorluğu için 1.Dünya Savaşı 30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Mütarekesi ile sona erer. 1918’de savaş bittiğinde, Bolşevik Devriminden sonra savaşa devam eden Ermeni Taşnak Hükümeti’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sivil halka karşı gerçekleştirdiği katliamlar doruk noktasına çıkar.Aynı yıl içinde Çukurova (cilicia) Bölgesi Fransa tarafından işgal edilir.(24Aralık1918).Çukurova’nın (Cilicia) Fransızlar tarafından işgalinden sonra, Suriye’deki Ermeni göçmenlerin bir bölümünün buraya yerleştirildiğini anlıyoruz.
Ama 1. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu içindeki Ermenilerin tam sayısını, Amerikan Ulusal Arşivlerinde bulunan; Birleşik Devletlere, İstanbul Amerikan Yüksek Komisyonunca sunulan ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi tarafından da onaylanan resmi belgeden anlıyoruz.
Bu belgeye göre 1921 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde 624.900 Ermeni yaşamaktadır.Ve görünen o ki, 200.000 kadar Ermeni Fransız kontrolündeki Cilicia (Adana-Antep-Maraş vs) bölgesine yerleştirilmiştir.
Bu belge ile , 1. Dünya Savaşı sonrası , Osmanlı sınırları içindeki Ermenilerin, tekrar göçmen durumuna düşmesine kadar ki tam sayıları 624.900 dür.
Bu yıllarda ortaya çıkan diğer bir fotoğrafik belge de 1920 yılına ait Frank carpenter arşivinde bulunan ve G.P. Lloyd tarfından çekilen, Novorossik’teki(Karadeniz Kıyısı-Güney Rusya) Ermeni Mültecilere ait fotoğraflardır.Malesef Novorossik’teki Ermeni Mültecilere ait sayısal bir değere ulaşamıyoruz.
Kafkasya’da Erivan Taşnak Hükümeti sınırları içindeki mülteci sayısı hakkında ise, 31 Aralık 1921 tarihli Near East Relief raporunda, 500.000 kişiye yardım edildiğinden bahsedilir.
1.Dünya Savaşı ile başlayıp 3 Aralık 1920 deki Gümrü Antlaşması’ na kadar süren ve ertesi gün, 4 Aralık 1920’de Ermenistan’ın Bolşevikler tarafından işgal edilmesiyle tamamen son bulan Türk-Ermeni Savaşı boyunca, Ermenistan’a giden Ermeni Mültecilerin tam sayısını, Milletler Cemiyeti (League of Nations) Mülteciler Yüksek Komiseri Fridjof Nansen net olarak söylüyor.
Milletler Cemiyeti’nin 19 Ekim 1928 tarihli sekizinci oturumunda Hindistan temsilcisinin sorusuna verdiği cevapta , ”Erivan Ermeni Hükümeti’nin 1.000.000 luk nüfusunun 400.000 inin savaş boyunca gelen mültecilerden oluştuğunu söylüyor.
Bu belgeden bütün Kafkasya ve Güney Rusya’daki Ermenilerin sayısını öğrenemesek bile, Ermenistan’a 400.000 Osmanlı Ermenisi’nin geçiş yaptığını öğreniyoruz.
Diğer taraftan Fransa’nın 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara Hükümeti ile yaptığı anlaşma ile , Fransızların Çukurova’dan (Cilicia) çekilmesi, Çukurova’ya geri dönen 200.000 kadar Ermeni’nin, geri dönmemek üzere başka ülkelere mülteci olarak yerleşmesi sonucunu doğurdu.Anadolu’da Ermeni Silahlı Birlikleri tarafından öldürülen 500.000 den fazla Müslüman olması, artık Ermeniler ile Müslümanların birlikte yaşayamayacağı sonucunu doğuruyordu.
Fransızların Çukurova’dan çekilmesiyle başlayan Ermeni göçü hakkında, Amerikan Ulusal arşivlerindeki 1922 tarihli , ”Dünya’daki Ermeni Populasyonu’ nu gösteren belge, bize bu konuda bilgi veriyor. 1921 yılı başlarında Osmanlı sınırları içindeki 624.900 Ermeni’nin, Milletler Cemiyeti’ninde faaliyetleriyle ilk mülteci hareketlerini bu şekilde izliyoruz.
Bu hareketlilik, 2 Şubat 1923 tarihinde, Ermeni Milli Delegasyonu’nun, Lozan Konferansı için hazırladığı bildiride de yine teyit edilir.
SONUÇ:
Dünya Savaşının başlangıcından 1921 yılına kadar ;
Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde 624.900 , Erivan Ermenistan’ınanda en az 400.000, İran’da en az 40.000 Osmanlı Ermenisi bulunmaktadır.1914 ile 1921 yılları arasında, Güney Rusya, Gürcistan, Mısır, Yunanistan, Abd ve Avrupa’ya ne kadar Osmanlı Ermenisi’nin göç ettiği hakkında net bir rakama ulaşamıyoruz.
Ama bu belgelerden öğrendiğimiz en kesin şey, savaş öncesinde sayıları 1.6 milyon olan Osmanlı Ermenileri’nin , savaş sonunda en az 1.1 milyonunun hayatta olduğudur.
http://angelsof1915.blogspot.com/2009_03_01_archive.html