1990’ların başlarında başlanan Ermenistan- Azerbaycan savaşı sırasında yüzlerce Azerbaycan vatandaşı- çocuk, kadın ve yaşlılar Ermenilerce esir götürüldü, rehine olarak yıllarca bu ülkenin çeşitli yerlerinde tutuldu.
Bir çoklarından ise halen bir haber yok. Onların acılarla dolu hayat hikayeleri çok üzücü ve korkunçtur. Ermeni esaretinde onlara dayanılmaz işkenceler ettiler, bu insanlara çeşitli korkunç işkenceler yapıldıi – onlar hunharca dövülüp, kasten sakat durumuna düşürüldü, göğüslerine kızdırılmış haç markalar damga basıldı, tırnakları ve dişleri çıkartıldı, yaralarına tuz basıldı, ölene kadar lastik ve demir sopalarla dövüldü, damarlarına benzin yeridildi, vücut parçaları kesilip kendilerine yedirildi, üzerlerinde tıbbi deney yapıldı. Bir çokları bu inanılmaz işkencelere dayanamayarak hayata veda ettiler, ya da hayatlarına intiharla son verdiler. Azerbaycan’da Esir, Kayıp ve Rehin alınmış vatandaşların aranmasından sorumlu Devlet Komisyonu’ndan edinilen bilgilere göre, tecavüz sonucu esir alınmış 4868 kişi, aynı şekilde 55 çocuk, 326 kadın, 410 yaşlı halen kayıp. 25 Şubat 1992`de gece saat 22.00’da Hankendi’nde bulunan Rusya’nın 366. Motorize Alayı Ermenilerle birlikte kenti üç yönden kuşatarak, tank ve zırhlı muharebe araçlarıyla saldırdılar.
Şehirde 200–300 civarında sivil insan sığınaklarda kaldı. Ermeni tarafı Memorial İnsan Hakları Örgütü’ne ölenlerin sayısını vermekten kaçındıkları için, kentin içindeki çatışmalarda ölenlerin sayısı bilinmemektedir. Hocalı`dan kaçarken yollarda Ermeniler tarafından öldürülenlerin sayısı ise olaydan sonra netleşmeye başladı. Hocalı’da 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı 613 sivil insan öldürüldü. Ermeniler kadın, çocuk ve yaşlıların bir kısmını Hocalı katliamı sırasında esir aldışlar. 1335 kişi, aynı zamanda 129 çocuk, 312 kadın, 246 yaşlı Ermeni esirliğinden kurtarıldı, Hocalı katliamı zamanı sekiz aile tamamen yok oldu, 487 kişi sakat kaldı ve 1275 kişi esir alındı. Esir alınanlardan 68’i kadın ve 28’i çocuk olmak üzere toplam 150 kişinin yaşayıp yaşamadığı belli değil.
Bugüne kadar en az 783 Azerbaycan vatandaşının ermeni esirliğinde olduğu uluslararası örgütler tarafından kanıtlanmıştır. Bu bilgiler adı geçen Komisyonda da vardır. Bu kişilerin listesi Ermeni esaretinden dönen vatandaşların tanık ifadeleri ve diğer kaynakların doğrultusunda tertip edildi. esir ve rehine alınmış kişilerin serbest bırakılması, kayıp kişilerin aranmasından sorumlu ve Almanya, Rusya ve Gürcistan hukuk savunucularından oluşan uluslararası çalışma grubunun üyeleri, aynı zamanda Uluslararası Kızıl Haç Komitesi bu kişilerden bir kısmının gerçekten de esir alınması konusunda bilgileri teyit ediyor. Fakat söz konusu vatandaşların kaderi bugüne kadar belirsizdir. Uluslararası örgütlerin kayıtlarına tesadüfen veya başka nedenden düşen ve serbest bırakılanların anlattıklarına dikkat ederken onlara yapılanların bir insanlık suçu olduğu anlaşılmaktadır. Bu kadınlar Azerbaycanlı, Türk olduklarına göre böyle işgencelere maruz kaldılar.
Kelbecer ilçesinin işgali sırasında (31.03.1993) rehin alınmış Gülcamal Kuliyeva’nın yeni dünyaya gelmiş oğlu Arzu Hacıyev’e Ermeni doktoru Aida Serobyan yasaklanmış iğneler yaptı. Sonuçta Arzu Hacıyev ömür boyu sakat oldu. Arzu, 2003 yılının Mayıs ayında 10 yaşında vefat etti. Ermeniler 15 yaşındaki rehin Nezaket Memedova’anın gözleri önünde babasına korkunç işkenceler yaptılar, kulaklarını kestikleri için anne bu tehdit ve şantajlara dayanmayark delirdi, kızını ise 4 bin Rus rublesi karşılığında ailesine sattılar.
Ağdam ilçesinde rehin alınmış Keklik Hasanova’ya da korkunç işkenceler yapıldı, kerpeten ile 16 dişini çıkardılar. Ağdam ilinin işgali sırasında Ermeniler tarafından rehin alınan yaşlı kadın Şergiye Şirinova’nın 8 altın dişi kerpetenle çektiler. O, altı ay rehine hayatı yaşayarak sürekli işkencelere maruz kaldı.
Kelbecer şehri işgal olunurken 20 yaşındaki Semaye Kerimova’nın 2 yaşındaki çocuğu Nurlane ile birlikte rehin alınmıştır. Kolundan yaralı durumda rehin alınmış çocuğu Nurlanenin karşılaştığı baskılara, ayrıca kendisinin maruz kaldığı işkencelere dayanamayan Semaye Hanım 15 Mayıs 1993 tarihinde intihar etti, Hazangül Tevekkül kızı Hocalı işgal olunan zaman ailece Ermeni orduları tarafından rehin alındı.. Ermeniler Hazangül’ün annesi Raya’yı, 7 yaşındaki kızkardeşi Yegane’yi ve teyzesi Göyçe’yi kurşunlayıp, babasının üstüne benzin dökerek yaktılar. Hocavent’in Karadağlı köy sakini Hakikat Yusuf kızı Hüseynova Ermenilerin 1992 yılının Şubatında aynı köyden olan 10 kişiyi diri diri yaktıklarına tanık oldu. Onların arasında kadın ve çocuklar da vardı. İmaret Memişova, Kelbecer ilçesinin işgali sırasında iki çocuğu ile rehin alındı. Onun gözleri önünde Ermeniler sekiz yaşındaki oğlu Taleh’i kurşuna dizdi. Ve cesetleri de yaktılar. Bundan sonra Ermeniler kendisini, 10 yaşındaki oğlu Yadigar’ı, diğer kadın, çocuk ve yaşlıları Hankendi’ne götürerek korkunç işkenceler yaptılar.
Mehriban Hüseynova Allahverdi kızı Hocalı kentinin işgali sırasında 3 çocuğu ile birlikte rehin alındı. Esirlikten özgür bırakılmış Mayıl Memmedov’un ifadesine göre, o, Mehriban ve çocuklarını Erivan kentinde soruşturma zamanı gördü. Fakat sonradan Şuşa şehrine gönderilen Mayıl onlardan hiçbir haber alamadı. Ermeni tarafı bugüne kadar böyle bir şahsın olduğunu inkar ediyor, onların akıbetine dair bilgiler bugüne kadar saklanmaktadır.
Diğer bir kadın Hüseynova Tamara Salih kızı 26 Temmuz 1992 tarihinde Tovuz ilinin Alibeyli köyünde Ermeniler tarafından rehin alındı. Kardeşi Akif Hüseynov ablasının bulunması ile ilgili bir kaç kez Ermeni tarafı ile yaptığı görüşmeler sırasında Tamara Hüseynova’nın Berd rayonunun Paravakar köyünde olduğunu kanıtladı, Ermeni Şamir Alaverdyan adlı şahıs ta Akif Hüseynova telgraf vurarak ablası Tamara’nın rehin alındığını doğruladı. Tamara Hüseynova’nın Ermeniler tarafından rehin alınması Esir ve Rehinelerin Kurtarılması, Kayıp Kişilerin aranmasından sorumlu Uluslararası Çalışma Grubu tarafından da doğrulandı. Fakat Tamara Hüseynova’nın da esirlikteki kaderi bugüne kadar belirsizdir.
Ermeniler çocukların organlarını çıkararak pazarlama işini de yapmışlar (24 Temmuz1993’de rehin alınırken 3 yaşındaki Şövqi Xaqani oğlu Aliyev’in kol kemiği Hankendi’nde Ermeni doktorları tarafından çıkarılıp, sonuçta Şövqi sakat oldu.
Hocalı soykırımı tanıklarından olan Cemal Haydarov kaçıp canının kurtarmak isteyen şehir sakinlerinden biridir.Cemal’ın sözlerine göre, şehir yakınlarında Karakaya denilen yerde vahşice katledilen bir hayli Azerbaycanlı cesedi gördü. Cesetlerin arasında çocuklar da varmış: “Ermeniler katledilmiş çocukların göğsünü yarıp kalplerini parçalamıştı. Çoğu cesedi kıtır kıtır doğramışlardı.”
Sevda Abbasova da Hocalı göçmeni. Ermeniler onun 10’a yakın akrabasını katletmişler: Sevda Abbasova Ermenilerin masum Azerilerin başına açtıkları oyunları şöyle anlatıyor:” Ermeniler dört bir yandan Hocalı’yı ablukaya almışlardı. Gargara nehrinden geçip, kurtulmak istiyorduk. Beş-altı kişi gözümüzün önünde nehirde boğuldu. Ermeniler bizi rehin aldılar. Önce eşimi öldürdüler.
Sonra ise 20 yaşındaki kardeşimi kurşunladılar. Oğlum iki yaşındaydı. Babasının kucağında idi. Ermenilerin eşime attıkları kurşun çocuğun kulağının yarısını koparmıştı. Bizimle birlikte amcamın oğulları da rehin düşmüştü. Onların üçünü de gözümüzün önünde kurşuna dizdiler.
Üzerinde asker üniforması olan kişilere daha ağır işkenceler yapıyorlardı. Balta ile onların ellerini bilekten kesiyorlardı. Hamile gelinlerin karnını yarıp, çocukları dışarı çıkarıyorlardı. Gözümün önünde birkaç kadının göğsünü, memesini kestiler. Ermeniler hatta cesetlerden de öç alıyorlardı. Ölülerin ağzındaki altın dişleri çekiyorlardı. Birkaç cesedin derisini soymuştular. Kayınbiraderim müzisyendi. Onun ellerini sıcak fırına basıp yaktılar ki, bir de “Karabağ şikestesi” şarkısının ifa edebilmesin. ”
Yegane Aliyeva bu işkenceleri bizzat yaşamış bir kadındır. Onun anlattıklarından:” Gözlerimizin önünde 2 Azeri esirini ayağından asıp, altında ateş tüttürdüler. Türklerin bize yaptıklarının öcünü alıyoruz- dediler.”
Bunlar, esir ve rehin olmuş Azerbaycan vatandaşlarına, kadın, çocuk ve yaşlı sivillere karşı işlenmiş suç olgularının az bir kısmıdır. Ermenistan Cumhuriyeti esir olan Azerbaycan vatandaşlarına karşı uluslararası hukuk normlarını çiğnediği aşikardır, “Savaş Kurbanlarının Korunması” ile ilgili 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi gereği, herhangi bir ortamda öldürmek, sakat etmek, muamele veya işkence etmek, insan onuruna dokunmak gibi taleplerini kaba bir biçimde ihlal ettiğini kanıtlıyor.
Kaynak: Gaffar Çakmaklı “Dağlık Karabağ: Sonuçlar ve Sebepler” makalesinden
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, “Karabağ” Dergisi, 2012