Bugün, Ermenistan Cumhuriyeti’nin kurulduğu topraklar, tarihsel olarak Türk nüfusunun yaşadığı topraklardı. Ermenistan Cumhuriyeti kurulmadan önce Erivan eyaletinin tarihteki yerine baktığımızda geçmişte burada, Türklerin yaşadığı ve hatta nüfusun yarısından çoğunun Türk olduğu görülmektedir.
Bugün Ermenistan’da, Türkler, Ermenistan tarafından soykırıma ve sürgüne tabi tutularak, bir tek Türk bırakılmamıştır. Halbuki Ermenistan kurulmadan önce (Revan) eyaletinin tarihteki demografik yapısına değinmekte yarar vardır. Erivan Ruslar tarafından işgal edilmeden önce burada 143.000 kişi yaşamakta ve toplam nüfusun %82,4’ini Müslüman ahali oluşturmaktaydı.
Türk-Rus savaşı öncesi Erivan vilayetindeki Müslüman ve Ermeni nüfusunu ikiye ayırmış ve Müslüman gruplar içerisinde Türkler, İranlılar, Tatarlar ve bu gruba dahil etmiştir. Yazar Müslüman nüfusun toplamda 117.849’a tekabül ettiğini, bu dönemdeki Ermeni nüfusunun ise 25.151 olduğunu belirtmektedir.
Türk–Rus savaşı sonras Rus işgaliyle Ermenilerin bölgeye göç etmesiyle birlikte buradaki Ermeni nüfusunda önemli bir artış gözlenmiştir.
1905 yılı içindeki Ermeni komitecilerinin, bütün Güney Kafkasya’da olduğu gibi, burada da yaptıkları katliam ve baskılar yüzünden, Türk ahalinin azalması sonucu, 1914 yılına kadar şehrin nüfusunun artmadığı gözlenmiştir.
1917 Bolşevik devrimi sonrasında, 1918 yılında güney Kafkasya’nın Ruslardan ayrılması sonucu, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’dan oluşan cumhuriyetler kurulmuş, Erivan’da Ermenistan dâhilinde kalmıştır. 1920 yılında Türk birliklerinin Kars ve Gümrü’yü aldıktan sonra imzalanan antlaşmalara göre Erivan Türklerinin, mübadele yolu ile Türkiye’ye gitmelerine izin verilmiştir. Böylece 1920’li yıllardan itibaren Ermenistan’daki Türk nüfusunun büyük bir kısmı baskı ve zorlamalar nedeniyle Türkiye’ye gelmeye başlamıştır.
19. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı ve İran topraklarından Kafkasya’ya Ermeni göçü devam etmiş ve Erivan eyaletindeki Ermeni nüfusu artarken buradaki Türk nüfusu ise hızla azalmaya başlamıştır.
19. yüzyıldan itibaren Erivan eyaletine gelmeye başlayan Ermenilerin, 1918 yılında Ermenistan Cumhuriyetini kurduktan sonra buradaki nüfusun Ermenileştirilmesi için ilk olarak bölgede yaşayan yerli halkı topraklarından zorla göç ettirdiği anlaşılmaktadır. Günümüzde bir çok uluslar arası hukuk kuruluşu ve insan hakları normlarının ihlal edilerek Ermenistan’ın Ermenileştirilmesi politikasının başta Azeri Türkleri olmak üzere ülkedeki diğer etnik gruplara yönelik olarak halen devam etmekte olduğu da görülmektedir.
Mevcut Ermenistan ülkesinin, Rus işgali öncesinde mutlak çoğunluğu oluşturan Türk ve Müslüman nüfusun arındırılması esas olarak dört aşamada gerçekleşmiştir. Bunlar: 1905-1907; 1918-1920; 1948-1953; 1988-1990 dönemleridir. 1801’de Gürcü Krallığı’nın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle birlikte Kafkasya’daki Azerbaycan Türk hanlıklarının Çarlık Rusya tarafından işgali başlamış sırasıyla Gence, Karabağ, Şeki, Bakü, Kuba hanlıkları Rusya’nın egemenliği altına girmiştir. Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Bükreş Anlaşması ile Ruslar Kafkasya’da güçlenmeye başlamış ve Ruslarla Kaçarlar arasında imzalanan Gülistan ve Türkmençay Antlaşmaları ile Ruslar Revan (Erivan) ve Nahçıvan hanlıklarını ele geçirmiştir. Osmanlı-Rus savaşı sonucunda imzalanan Edirne antlaşmasıyla birlikte Osmanlının da Türkmençay antlaşmasını kabul etmesi Rusların Güney Kafkasya’ya hakim olmasını sağlayan son savaş olmuştur. Ruslar başta Gülistan ve Türkmençay olmak üzere bu iki antlaşma sonucu elde ettiği bölgelerde kısa sürede bir ‘Ermeni vilayeti” oluşturmuştur. George A. Bournoutian söz konusu dönemde Ermeni Vilayeti’nde işgal öncesi 117 bin Müslüman (yüzde 82,4), 25 bin Ermeni (yüzde 17,6) olmak üzere toplam 143 bin kişinin yaşadığını ileri sürmektedir.
Rusya’nın İran ve Anadolu’da yaşayan Ermenileri Kafkasya’da bir araya getirmesi sonucu bölgenin etnik nüfusu kısa sürede değişmiş ve 1832’ye gelindiğinde Ermeni Vilayeti’nin nüfusunun 164 bine ulaştığı ve bunun da yarısının Ermenilerden ibaret olduğu görülmektedir. G. Bournoutian, Rus işgali sonucunda bölgeden göç ettirilen Müslüman nüfusunu da göz önünde bulundurarak, yalnız 35 bin Müslüman bölgeden göç ettikten ve 56 bin Ermeni bölgeye getirildikten sonra Ermenilerin Ermeni Vilayetinde bir çoğunluk oluşturabildiklerini belirtmektedir.
Rusya’nın Güney Kafkasya’ya hakim olmasıyla başlayan süreçte burada yaşayan Müslüman nüfusun çeşitli baskılarla Osmanlı ve İran’a göç etmek zorunda bırakıldığı buna karşılık Osmanlı ve İran’da yaşayan Ermenilerin ise Kafkasya’ya göç ettirildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu dönemde gerçekleştirilen Gülistan, Türkmençay ve Edirne Antlaşmaları’nda da Ermenilerin ilhak edilen yeni topraklara göç ettirilmesi hususuna değinildiği görülmektedir.
Edirne Antlaşması’nın 13. maddesine göre Ruslar tarafından Türkiye’nin işgal edilen arazilerinde yaşayan Ermenilere 18 ay zarfında, taşıyabilecekleri emlakları ile Rusya vatandaşlığına geçme hakkı, Rusya’nın isteği üzerine verilmiştir. Edirne Antlaşması gereğince, Rusların Kars, Ardahan, Beyazıd, Erzurum ve diğer bölgelerden geri çekilmesi, Türklere ihanet eden Ermenileri son derece sıkıntılı bir duruma sokmuştu. Ermeniler yaptıkları ihanetlerden dolayı Osmanlı Devleti tarafından cezalandırılacaklarını düşünüyorlardı. Rus-Kafkas Ordusu Komutanı General Paskyeviç Ermenileri bu durumdan kurtarmak için, onları yeni işgal edilmiş bölgelere göç ettirmeyi ve böylece Osmanlı Devleti ile sınır olan bölgelerde Hıristiyanların sayı üstünlüğünü sağlamaya karar vermiş ve 18 aylık sürenin sonunda toplam 14.044 hane Ermeni’nin Kafkasya’nın çeşitli bölgelerine Ruslar tarafından göç ettirildiği kaydedilmiştir. Mevcut Ermenistan bölgesine bir diğer Ermeni göçü de 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında yaşanmıştır. 1890’lı yıllarda meydana gelen Ermeni isyanları esnasında 400 bin Ermeni’nin Kafkasya’nın çeşitli bölgelerine yerleştiği ve resmî olarak Rus yetkililer tarafından göç ettirilen Ermenilerin yanı sıra binlerle Ermeni ailesinin kendi başına Güney Kafkasya’ya yerleştiğini de bildirmektedir.
1905 yılında ise Rus devrimiyle birlikte Taşnaksütyun partisi üyeleri terörizm faaliyetlerinde bulunmaya başlamış ve Kafkasya’da yaşayan Müslümanlara yönelik çeşitli saldırılarda bulunmaya başlamışlardır. Ermenistan ordusunda subay olarak görev yapmış olan Ohannes Apresyan bu durumu şöyle özetlemiştir: “1905 Türk-Ermeni savaşında biz Ermeniler çok daha iyi dövüştük. Bizimkilerin çoğu Rus ordusunda askerlik yapmış ve talim görmüş insanlardı. Keza bizler zengindik ve daha iyi silahlanmıştık. Türkler Rusya’da askere alınmazlar ve askeri eğitim görmezlerdi. Fakir insanlardı ve bıçaklarından başka bir silahları da pek yoktu”. Söz konusu saldırılar sırasında kaç kişinin öldüğü bilinmemekle beraber 3100 ile 10.000 kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.
Rus işgali öncesinde, 1827’de nüfusunun yüzde 82’sini Türk ve Müslümanların oluşturduğu bugünkü Ermenistan ülkesi, uygulanan etnik temizlik politikası sonucunda tamamen Türk ve Müslüman nüfustan arındırılmıştır. Bu süre içinde üst üste 520-550 bin arasında Türk ve Müslüman ya öldürülmüş ya da göç etmek zorunda bırakılmıştır.
Rusya’nın Osmanlı ve İran topraklarında yaşayan Ermenileri Kafkasya coğrafyasında bir araya getirmesinin asıl nedeninin bir Ermeni coğrafyası yaratmaktan çok o dönemde Osmanlı ve İran’a karşı bölgede güvenlik koridoru oluşturmak olduğunu söylemek mümkündür. Rusların bugünkü Ermenistan bölgesini işgal etmeden önce burada Ermeni nüfusundan çok Türklerin yaşadığı, Rusların bölgeyi işgaliyle birlikte Rus politikalarına uygun olarak buraya Ermeni nüfusun yerleştirildiği görülmektedir. Bu nüfus bugünkü Ermenistan dediğimiz coğrafyada yaşayan Müslümanların bir kısmını öldürerek bir kısmını da çeşitli baskılarla bu topraklardan sürmüştür. Bu tür politikalar sonucu günümüzde Ermenistan’da neredeyse hiç Türk nüfusu kalmamış olup Ermenistan, çoğunluğu Ermenilerden oluşan ırkçı apartheid bir ülke olmuştur.
Ermenistan’da küçük çapta azınlıklar bulunsa da bunlar ülke nüfusunun küçük bir bölümünü temsil eden çoğunluğu Hıristiyan olan azınlıklardır, Hıristiyan olmayan azınlıklar, Yahudiler ve Yezidililerdir. Ermenistan nüfusunun %97’sini Ermeniler, %3’lük bir bölümünün azınlıklar oluşturmaktadır. Söz konusu azınlık grupları içerisinde Yezidiler, Ruslar, Asuriler, Yunanlılar, Yahudiler, Beyaz Ruslar, Polonyalılar, Molokanlar (Malakanlar), Almanlar ve Ukraynalılar bulunmaktadır. Ülkedeki Rus azınlığın dışında neredeyse diğer tüm etnik azınlığın eğitim, sağlık, kültürel ve daha bir çok konuda sorunları vardır.
Ermenistan yönetimi güçlü etnik grupların sürülmesini ve yok edilmesini sağlamış, ülkede yalnız folklorik düzeyde azınlık gruplarının kalmasına rağmen burada kalanları da kabullenmeyerek hayatı onlar için çekilmez kıldığını ve onları göç etmeye zorladığını söylemek mümkündür. Buetnik gruplara her türlü ayrımcılık ve İnsan hakları ihlaları uygulanmıştır. Bu yüzden Ermenistan uluslarası düzeyde birçok kez kınanmıştır.
Ağustos 2001’de, Uluslararası Azınlıkların Korunması ve Avrupa Konvansiyonu’nun uygulanmasına ilişkin bir konferans için Ermenistan’da toplanan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİK), içlerinde anayasanın Avrupa Konvansiyonu ve azınlıkların devlet işlerine katılmalarına ilişkin uluslararası diğer normlara göre değiştirilmesini öngören bir teklifte bulunarak bir dizi öneriler yayınlamışlardır. Konferansın etkilerinin minimal düzeyde kalmış olmasıyla beraber, Ermenistan Cumhuriyeti 2002 yılında Birleşmiş Milletler Irksal Ayrımcılığın Önlenmesi Komisyonu’na verdiği raporda kendisini tek ırkın yaşadığı bir ülke olarak göstererek ülkedeki %3’lük azınlığın varlığını ve katkılarını da görmezden gelmiştir. Ermenilerin ülkelerini homojen olarak görmeleri bir dilekten çok bir kehanete benzemektedir. Ulusal azınlıkların temsilcilerinin korkusu ise bu kehanetin kendi kendine gerçekleşmesidir.
Türkiye’yi Ermenilere soykırım yapmakla suçlayanlar, Ermenistan hükümetinin, Ermeni işgali altında bulunan Azeri toprakları Dağlık Karabağ, Şuşa, Hocalı’da yaptıkları katliam ve soykırımları görmemektedir. Türkiye’de ‘’Hepimiz Ermeniyiz’’diye sokağa dökülüp, Türklerin 1915’te Ermenilere soykırım yaptıkları yalanıyla ortalığı bulandıranların, işgal altındaki Azeri Toprakları Dağlık Karabağ, Şuşa ve Hocalı’da Ermenilerin yaptığı katliamlara sessiz kalmaları düşündürücüdür.
Kaynaklar:
George A. Bournoutian, “The Ethnic Composition and the Socio-Economic Condition of Eastern Armenia in the First Half of the Nineteenth Century”, Ronald Grigor Suny, Der., Transcaucasia, Nationalism, and Social Change, Essays in the History of Armenia, Azerbaijan, and Georgia, The University of Michigan Press, 1996, s. 77.
George A. Bournoutian, “The Ethnic Composition…”, s. 77.
Hatem Cabbarlı, “Geçmişten Günümüze Ermenistan’da Azerbaycan Türkleri”, Ermeni Araştırmaları, Sayı 4, Aralık 2001, Ocak-Şubat 2002, s.129.
Sebahattin Şimşir, “1905 Revan Olayları Işığında Ermenilerin Türklere Karşı Katliamları”, Ermeni Araştırmaları 2. Türkiye Kongresi Bildirileri, Ankara: ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, 2007, s. 224.
2 Aralık 1920 tarihinde imzalanan Türkiye-Ermenistan Barış Antlaşması’nın (Gümrü Antlaşması) 11. Maddesi gereğince “Ermenistan Cumhuriyetinin toprakları üzerinde yaşayan Müslüman halkın haklarını korumak ve onların dinsel ve kültürel özellikleri içinde gelişmelerini sağlamak için, toplumsal biçimde örgütlenmelerini, müftülerin doğrudan doğruya Müslüman toplumunca seçilmesini ve yerel müftülerin seçecekleri Baş müftünün memurluk görevinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Şer’iye Vekaletince onaylanmasını kabul ederek yükümlenir” ibaresi yer almaktadır. İsmail Soysal, Tarihçleri ve Açıklamaları İle Birlikte Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları I.Cilt , Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2000, s.21.
Sebahattin Şimşir, “1905 Revan Olayları…”, s. 224.
Kamil Ağacan, “Bir Etnik Temizlik Örneği’, Uluslararası Suçlar ve Tarih, Sayı: 2, Mart 2007, s.189-224.
George A. Bournoutian, “The Ethnic Composition and the Socio-Economic Condition of Eastern Armenia in the First Half of the Nineteenth Century”, Ronald Grigor Suny, Der., Transcaucasia, Nationalism, and Social Change, Essays in the History of Armenia, Azerbaijan, and Georgia, The University of Michigan Press, 1996, ss.69-86.
George A. Bournoutian, “The Ethnic Composition …”, s.79.
Yavuz Aslan, “Rus İstilasından Sovyet Ermenistanı’na Erivan (Revan) Vilayeti’nin Demografik Yapısı (1827-1922)”, Yeni Türkiye (Ermeni Sorunu-II), Yıl 7, Sayı 38, Mart-Nisan 2001, ss.1017-1028, s.1019.
Yavuz Aslan, “Rus İstilasından Sovyet…”, s.1023.
Leonard Ramsden Hartill, Bir Ermeninin Anılarında Azerbaycan Olayları, (1918-1922), Çev. Sipahi Çataltepe, İstanbul: Kastaş Yayınları, 1990, s. 22’den Kamil Ağacan “Bir Etnik Temizlik Örneği’, Uluslar arası Suçlar ve Tarih, Sayı: 2, 2007, s.189-224.
Kamil Ağacan, “Bir Etnik Temizlik…”, s.189-224.
John S. Guest, Yezdilerin Tarihi, Çev. İbrahim Bingöl, İstanbul: Avesta Yayınları, 2001, s.326.] Garnik Asatryan ve Victoria Arakelova, “The Ethnic Minorities of Armenia”
www.yuceltanay53.blogcu.com