Rusya’nın Ermenileri İran’dan göç ettirmesindeki temel amaçlarından biri Azerbaycan bölgelerini “hıristiyanlaştırmak”, daha doğrusu “Ermenileştirmekti”. 19.yüzyılın 30’lu yıllarında Zakafkasya’nın “idari yapısını” belirlemek için bölgeyi ziyaret eden senatörler P.İ. Kutaysov ve Y.İ.Mechnikov da aslında bu amacı güdüyorlardı. Onlar, “işbu bölge insanlarının Ortodoks dini inancının nurundan yararlanması ve güç verici haçın İslam harabeleri üzerine dikilmesi” amacıyla “aynı bölge insanlarını Rusça konuşmak, bu şekilde düşünmek ve hissetmek için zorlama” önerisinde bulundular.
Kendini “bu göçü teşvik eden başlıca kişi” olarak sanan Lazarev, Ermenilerin göç ettirilmesi konusunda muazzam bir çalışma yapıyordu. Lazarev Paskeviç’e verdiği bilgilerde Ermenilerin “iyilik sever ve aynı dinden olan bir devletin himayesi altında kendilerinin barış ve gelecek kuşaklarının refah içinde yaşayacakları konusunda güvenlerini” kazanmayı başardığını belirtiyordu. “Beraberimdeki subayların da gayretleri sonucunda pekişen bu güven öyle bir başarı kazanmıştır kı, önce Marağa Ermenileri, ardından Azerbaycan’daki(İran Azerbaycanı) tüm Ermeniler göç etmeyi kabul ettiler…”
Rus araştırmacı Glinka’nın da belirttiği üzere, “Türkmençay’a komşu olan çeşitli yerleşim yerlerinde ikamet eden Ermeniler Karabağ’a gittiler.” Yaklaşık üç ay gibi kısa bir sürede 8000’den fazla Ermeni ailesi Aras Nehri’ni geçti.
Nahçıvan İli’nde çok fazla göçmen ailesinin toplandığını ve onların yerleştirilmesi için devlet arazilerinin yeterli olmadığını farkeden Paskeviç 24 Nisan 1828 Lazarev’e şunları yazıyordu: “Çoğu göçmen, bilhassa fakirler Karabağ’a gitmek için daha istekliler. Orada onlar için herçey sağlanabilir.
Lazarevin bu konuda çok çaba harcadığını belirtmek gerekir. Glinka şöyle yazıyordu: “Lazarev, Ermeni mültecilerin çoğunu İrevan ve Karabağ’a gitmeye ikna etmiş ve onlara yol parası vermişti.” Ermenilerin Karabağ’a iskan ettirlmesinde Komutan Kalaçevski de aşırı çaba harcıyordu. O, Tillis askeri valisine “Karabağ’a göç etmek isteyen Ermenilere İran hökumetince baskı yapıldığını” da ihbar etmişti. 9 Kasım 1828 tarihli mektubunda Paskeviç, “Naib Sult Hazretleri (Feteli Şah’ın oğlu, İran’ın Veliahtı) ile yedi madde konusunda ilgili temaslara” başlaması için Griboyedev’i görevlendirmşti. Aynı dönemde Kalaçevski, İran ile yazışmaları da yürütüyordu.
29 Kasım 1828 yılında Griboyedev, Paskeviç’e şunu bildirmişti: “Benim ısrarlı talebim üzerine Komutan Kalaçevski’nin yazışmaları uyarınca gerekli önlemler alınmıştır.” O sırada Griboyedev, Kalaçevski’ye şunları söylemişti: “İsteklerinizi bana veya benim yokluğumda Amburger’e iletin ve sizin istekleriniz yerine getirilecektir.”
A.S. Griboyedev’in “Ermenilerin İran’dan bizim vilayetlere göç ettirilmesine dair mektuplar” yazısında belirtmiş olduğu üzere, Ermeni mülteciler “çoğunlukla Müslüman toprak ağalarının arazilerine yerleştirildiler. Yazın bu konuda pek sorun yok. Zira Müslüman-toprak sahipleri genellikle yaylalarda yaşıyorlar ve yabancılarla pek temasta olmuyorlar… Göçmenlerin barınacak yerleri dar olduğu için Müslümanlar’ı sıkıştırıyorlar. Ve bu Müslümanların esaslı tedirginliklerine neden olmaktadır”.
Kaynak: Tevfik Köçerli “Karabağ sorununun tarihine ilişkin (gerçek ve yalanlar)” (Rusça), Bakü-2009
1905.az