1905.az

  • Ermenilerin “geliş”i
    • Kronoloji
    • nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Azeri soykırımları
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Ermeni devleti
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Azeri tehcirleri
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik tecavüzü
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Ateşkes devam ediyor…
    • Kronoloji
    • Nota bene
    • Analiz
    • Haber
  • Azərbaycanca
  • العربية
  • Հայերեն
  • English
  • Français
  • ქართული
  • Deutsch
  • فارسی
  • Русский
  • Español
  • Türkçe

Haberler

  • Bakan Akar’dan Azerbaycan’a taziye telefonu
  • Azerbaycan Savunma Bakanlığı: 7 askerimiz şehit oldu
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Azerbaycan meşru müdafaa hakkını kullanarak öz topraklarını elde etmiştir.
elkhan-suleymanov.az Personal web page
of Elkhan Suleymanov,
MP from Shamakhi
( 2010-2020 )
  • BELGELER
  • HARİTALAR
  • YAYINLAR
shahdagpeoples.az

Tanıkların dilinden Hocalı Soykırımı…

19.02.2016

Fall of the innocentsHocalı’da esir olarak kurtulan Kerimov: Babama son bir kez doyasıya sarılamadım

Ermeni askerlerinin 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Hocalı ilçesinde 613 sivili hunharca öldürdükleri katliamın acısı hala tazeliğini koruyor. Katliamın hayattaki şahitleri, Ermenilerin kadın, çocuk, yaşlı demeden, sivil halka yaptıkları insanlık dışı uygulama ve işkenceleri anlatırken adeta o günleri tekrar yaşıyor. Katliam sırasında babasıyla birlikte 25 akrabasını kaybeden ve Ermenilerin eline esir düşen Ebülfet Kerimov, yaşadığı vahşeti Cihan Haber Ajansı(Cihan) muhabirine anlattı. O zaman 31 yaşında olan Kerimov, Ermenilerin hücumundan önce annesini ve ailesini Bakü’ye akrabalarının yanına bırakarak memleketi Hocalı’ya geri döner. Cephede gönüllü olarak savaşan Kerimov, bir yandan da İkinci Dünya Savaşı’nda ayağından sakatlanan gazi babasına bakar. Şubat ayının en soğuk günlerinden 26 Şubat’ta Ermeni askerlerinin bölgeye yakın Sovyet askeri birliklerinin de desteği ile taarruzu başlaması üzerine, babasını da sırtına alarak memleketinden çıkmak zorunda kalır.

Ebülfet Kerimov o günleri şu şekilde anlatıyor, ” Babamla birlikte Hocalı’dan çıktığımızda ilçemiz adeta ateş topuna dönmüştü. İnsanların her biri bir tarafa kaçışıyordu. Ermenilerin geldiği tarafın ters istikametinde ilçeyle ormanı bir birinden ayıran Karğar nehrini geçerek ağaçlık alana doğru yürüdük. Babamın ayağı sakat olduğundan dolayı nehri geçmek için sırtıma aldım, gecenin karanlığında dengemi kaybedince ikimizde suya düştük. Yavaş ilerleyebildiğimiz için birlikte hareket etmeye çalıştığımız gruptan ayrı düştük. Gecenin karanlığı, ıslak elbiseler, dondurucu soğuk, kar, tipi ayrıca Ermenilerin aralıksız silah ateşi. Adeta her han ölümle burun burunaydık.”

HER TARAF CESET DOLUYDU

Kerimov söz konusu tarihte şiddetli kar yağışı ve tipi olduğundan dolayı ayak bastıkları karın altında bazen cesetlerin çıktığını, söyledi. Kerimov ” Açılan ateşten yaralanan zaten ölmüş demekti çünkü, ormanda açık alanda uzun süre hareketsiz kalanlar hemen donuyorlardı.” diyor.

Ebülfet Kerimov, korku dolu gecede uzun süre babasıyla yola devam eder, sabaha karşı ormanın içerisinden ince bir duman görürüler. Babasını çalılık bir alanda sakladıktan sonra sürünerek dumana doğru gider. Mahallesinden yaşlılar, kadın ve çocuklardan oluşan 12 kişiyi yanan ateşin başında bulduğunda bir nebze de olsa sevinir. Babasını alarak ateşin başına gelir.

Geceleri daha önce savaşı iliklerine kadar yaşayan babasıyla koyun koyuna yatan Kerimov, her 10 dakikada birbirlerini uyumama konusunda uyarırlar. Kerimov, ” İki gün ıslak ve soğukta kaldığı için ayaklarımı hissetmiyordum. Acısını babama hissettirmemek için çalışsam da babam çektiğim ızdırabı yüzümden okumuştu. Artık soğuktan ayaklarımı hissetmediğimi söyledim. Benimle yan yana yatan babam sürünerek ayak ucuma geçti ve ayaklarımı koltuğunun altına aldı. Bu şekilde ne kadar tuttuğunu bilmiyorum, meğer ayaklarımı şimdi kullanabiliyorsam, bu babamın kendisinin donma pahasına ayaklarımı koltuğunun altında ısıtmasından dolayıdır. “diyor.

HERKES DONMUŞTU

Kerimov, sık çalılıkların bulunduğu ormanlık alanda kurulu olan sözde kamplarından gün ağardığında babası, yaşlı bir teyze ve yarı baygın bir yaşlı dışında çoluk çocuk herkesin donarak öldüğünü göz yaşıyla anlattı. Kerimov babasının bu yolun sonunun olmadığını anlayınca kendilerini burada bırakarak canını kurtarmasını istediğini, ancak kabul etmediğini aktarıyor. Kerimov babasını terk etmesini ise göz yaşlarıyla anlatıyor: “Babam kendisini bırakıp gitmeyeceğimi anlayınca hiç olmazsa gidip yardım getirmem konusunda beni ikna etti. Babama ‘babacığım gideyim ancak bu gidiş normal gidiş değil ne olur sana doyasıya bir sarılayım ondan sonra gideyim’ dedim. Babam benim yüzüme bakmıyordu belki de bakamıyordu sadece eliyle ve kısık bir sesle bana ‘git’ dedi”

Babasından ayrılan ve Ağdam ilçesi istikametine doğru yaklaşık 2 saat yürüyen Kerimov yolda Azerbaycanlı zannettiği ve Azerbaycan dilini eksiksiz konuşan silahsız birisiyle karşılaşır. Karşılaştığı kişinin Ermeni olduğunu anlamayan Kerimov çalıların altından silahlı bir Ermeni askeri çıkınca düştüğü tuzağı anlar ancak artık iş işten geçmiştir. 

İŞKENCELERLE DOLU ESARET HAYATI

Kerimov, Ermeni askerleri tarafından yakalandığı andan itibaren dayak hakaret akla gelebilecek işkencenin her türlüsünün başladığını ifade etti. Yediği dayaktan takati kesilen Kerimov kendisini iki askerin karda sürükleyerek karargaha götürülür. Birkaç gün burada kaldıktan sonra balık istif 19 kişi doldurdukları kamyonetin kasasında Hankendi karakolunun önüne adeta yük boşaltırcasına damperi kaldırarak avluya boşaltılır. Kayıtları esir olarak yapılan Kerimov ve beraberindekilerin çilesi asıl bundan sonra başlar. Kerimov ” Hemen her gece en az 3 veya 4 kez bizi dövüyorlardı. Yerler tahtaydı bizi kaldırıp yere o kadar çok atmışlardı ki tahtaları tutan çiviler dahi çıkmıştı. Zulüm ve işkence dolu geçen her gecenin sabahında 6-7 kişi kaldığımız daracık odanın tabanı kandan kıp kırmızı olurdu,” diyor. Kerimov 55 gün süren esaret hayatında dayak yemedikleri işkenceye maruz kalmadıkları hiç bir günün olmadığını, hatta esir değişimi ile iade edileceği gün bile dövüldüğünü söyledi. Bakü’ye geldikten sonra hemen tedaviye alınan Kerimov, 2 ay tedaviden sonra ayağa kalka bilmiş. Esaretten sonra çocuklarının dahi kendisini tanıyamadığını bildiren Kerimov yaşadıklarından sonra hayatta kaldığı için şükrettiğini söylüyor.

Babasından bir daha haber alamayan Hocalı mağduru Kerimov, yaşananları hatırladıktan sonra kendisine en çok ağır gelen durumun hala dünya kamuoyunun Hocalı faciasını soykırım olarak kabul etmemeleri ve aradan geçen 22 yıla rağmen olaya uluslararası camia tarafından hukuki bir isim verilmemesi olduğunu söyler. 
HOCALI’DA NE OLDU

Ermeni askerleri Hocalı’da geçekleştirdikleri katliamla 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere toplam 613 kişi hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulurken, Ermeni askeri birlikleri bin 275 Azerbaycanlıyı rehin aldı. Bunlardan 150’sinin akıbeti konusunda hala bilgi bulunmuyor

www.bugun.com.tr

Tweet
1905.az

Oxşar yazılar

1. Damien de Martel : “Ermeni askerler kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 4000 kişiyi Aras nehrine atarak katlettiler” 2. Ağdaban Faciası 3. İsveçli binbaşının “Ermeni soykırımı” iddialarını yalanlayan mektubu 4. 1905 Bakü Olayları 5. Bolşeviklerin anilarina göre 1918 yilinin ilkbaharinda azerbaycanlilara karşi yapilmiş soykirim 6. Hocalı katliamı Azerbaycan’a karşı olduğu gibi bize karşı da işlenmiş bir insanlık suçudur- Mustafa Şentop
avciya
avciya.az Association for civil society development in Azerbaijan

Röportaj

Güntekin Necefli

“Rusya, Osmanlı’yı yok edebilseydi, tarihte hiç bir zaman Ermeni devleti olmayacaktı”

Musa Kasımlı

“1918 yılında Bakü’de kentin Azeri nüfusunun dörtte biri öldürüldü”

Ferhat Memmedov

“Azerbaycan, ihtilafla ilgili uluslararası hukukun etkinliğinin artırılmasından yanadır”

Suudi Arabistan Krallığı  Azerbaycan Büyükelçisi Müsaid bin İbrahim es-Süleym

“Suudi Arabistan, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü destekliyor”

Arye Gut

“Kanlı olaylar ve facialarımızla ilgili çeşitli internet siteleri kurarak bunları dünyanın önemli dillerine çevirmeliyiz.”

‹
›

300 söz

Fuad Babayev

Antonyan, Nazaretyanlar, Ovannisyan ve Derlugyan 2008 yılında

‹
›

Köşe

İlyas Babayev

Ermeniler Kafkasya’da yerli halk değildir

Mehmet Fatih ÖZTARSU

Ermenistan kimlik bunalımından nasıl kurtulur?

Hakkı Keskin

Ermenistan “soykırım” iddialarıyla Azerbaycan topraklarının işgalini unutturmak istemektedir

Azerbaycan Halk Cumhuriyeti - 100

Gündüz müəllim xatirələrdə

İLYAS BABAYEV (1935-2017)

Tarihi Azerbaycan

 Azerbaycan Atabeyliği (İldenizliler)

Selçuklu devletinin gerileme döneminde oluşan bağımsız sultanlıklar sırasıyla, yeni tip devletlerin ortaya çıkmasına nede oldu. Bu devletler Selçuklu sultanların eski köleleri (Memlük) tarafından kuruldular. Aynı devletlerin yöneticileri genellikle Selçukluların veliaht şehzadelerinin (meliklerin) hocaları olurdu ve kendilerine “Atabey” (“baba- hakim”) derlerdi. Azerbaycan Atabeyliği, (1136-1225) Şemseddin İldeniz tarafından kuruldu.

Bizim sanatçımız

Fotoğrafçılık alanındaki açık savaşta ayakta kalmayı başaran KÖNÜL SÜLEYMANOVA

 

konul

BAKÜ’DE BEŞ BİNİN ÜZERİNDE FOTOĞRAFÇI BULUNUYOR

-Fotoğrafçıların, belki de “fotoğrafçı”ların sayısı giderek artıyor. Nedeni bellidir. Ve işinin ehli profesyonel foroğrafçılar, kendini usta sanan amatör kişilere bir nevi tepeden bakarak veya sitemle bizden bu kadar diyebilirler. Peki toplum nasıl? Profesyonel ve amatör kişiyi ayırt edebilir mi?

Miras

Şuşa: geleneksel kuyumculuk merkezi

KARABAĞ SANAT DÜNYASI TARİHSEL OLARAK, YERLEŞİK VE YARI GÖÇEBE YAŞAM BİÇİMİ TARZINDA, TÜRK ETNOKÜLTÜREL TEMELLİ AZERBAYCAN KÜLTÜRÜ BAĞLAMINDA GELİŞMİŞ VE ŞEKİLLENMİŞTİR.

Söz

Resul Rza – Senin adin

Sene Qarabağ dediler.

İnfografik

Laçın İlçesinin Ermeni tecavüzü sonucu uğradığı zarar

tk.infoqrafika_lacin

Kitapçı Mendel

Arsen Melik Şahnazarov’un gerçeklerle kelime oyunu

1993 yılından itibaren sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti  Dışişleri Bakanının Danışmanlığını yapan Arsen Melik-Şahnazarov’un yazarı olduğu “Dağlık Karabağ: gerçekler yalana karşı” (Нагорный Карабах: факты против лжи) kitabı 2009 senesinde Moskova’nın “Volşebnıy Fonar” yayınevi tarafından 3000 adet olarak basılmıştır.

Duvar kağıdı

Melik Ejder türbesi, Laçın İlçesi

Studio Analitik qrupu Diskussiya klubu Kitabı Səyyar qalereya

© 2025 Tüm hakları saklıdır

1905.az STUDIO
  • Azeri soykırımları
  • Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik tecavüzü
  • Ateşkes devam ediyor…
  • Ermeni devleti
  • Azeri tehcirleri
  • Bizim sanatçımız
  • Kitapçı Mendel
  • Bizim tarihimiz
  • Miras
  • Duvar kağıdı
  • İnfografik
  • Dəyirmi masa
  • Köşe
  • müsahibələr
  • Fotoğraflar