… XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyıl, özellikle Kuzey Azerbaycan, Batı Azerbaycan (bugünkü Ermenistan), Güney Azerbaycan (bugünkü İran) ve Doğu Anadolu toprakları Müslümanların soykırıma ve mezalime uğratıldığı dönemdir.
Ermenilerin Azerbaycan Türklerine karşı yaptıkları soykırımlar, Bakü ve civar iller Şamahı, Zengezur, Kuba (Quba), Cebrail, Nahçıvan, Cevanşir, Şuşa’da on binlerce insan hunharca katledilmiştir. Söz konusu olaylar ve olayları belgeleyen raporlar, 1905’de Azerbaycan’ın çeşitli illerinde yaşanmış Ermeni mezalimini tahkik eden dönemin görevli komisyon Rus üyelerinin imzalarını taşımaktadır.
Mayıs 1905’de Nahçıvan’da da Azeriler ve Ermeniler arasında bir huzursuzluk meydana geldi. Azerbaycan’ın Nahçıvan Vilayeti, Ermenistan’ın Sisyan Bölgesine önemli bir geçit yeriydi. Bölgede kısa sürede daha çok köylüler arasında çatışmalar meydana geldiği bilinmektedir. Çünkü Türk Köylerinin çoğu Ermeni Köylerinin yolu üzerinde idi. Dolayısıyla Ermeniler karşı taraftan kolayca köylüleri ateşe tutmaktaydılar. İlk olarak Nahçıvan’ın Cehri ve Tumbul Köyünün sakinleri Ermeniler tarafından katle yetirilmiştir. Cehri halkı Valinin huzurunda: ‚Bizim köyün yolları her taraftan Ermenilerin elindedir. Bunun için yolların hükümetin koruması altına alınmasını istiyoruz‛ diyerek şikâyetlerini dile getirmişleridir. Fakat bu şikâyetler cevapsız kalmıştır.
Nahçıvan’daki ilk olaylar Azerbaycan arşiv kaynaklarında şöyle yer almaktadır: 5 Mayıs 1905’de öğlen saat 13.00’da 3 kişi Cehri ve Şıhmemmed Köyüne kaçtıkları zaman ağır şekilde yaralanıyorlar. Ayrıca 7 Mayıs günü Tunbul Köyünü geçtikten sonra bir Müslüman öldürdüler. 9 Mayıs’ta ise Nahçıvanlı Hacı Ali Bayramzade, Aliabad Köyünden geçerken çeşme civarında geceleyin yedi kurşun yarası ile katle yetirilmiştir. Bu haber şehirde büyük kargaşaya neden oldu. Her taraf talan ve yağma edildi. Yaklaşık 85 dükkân, 75 depo yakıldı. Nahçıvan, Şerur ve Ordubad Şehirlerinde Ermeniler tarafından Müslüman aydınlara da saldırılar başlamıştır. Halk ülkenin aydın kesiminin de hedef alındığını görünce teşvişe düşerek itiraz seslerini Azerbaycan Hükümeti ile bitlikte Ermenistan’a bildirmiştir.
Dönemin Hayat gazetesi olayları şöyle özetler: ‚Ermeni terör saldırılarının kilise tarafından yönlendirilmekte, katillerin, kilisenin çanının çalışına göre hücum edip geri çekildiklerini belirtmekte. Önce Nahçıvan’daki bir köyde 4 masumu, ardından Zek Köyünde 17 Müslüman’ı katleden Ermenilerden sadece 4 kişi ölmüştür. ‘Kilise zili hemen aheste-aheste çalındığı anda gülle-baran başlanırdı’ diye yazan gazete, yine bir evden 8 kadınla 11 erkeğin öldürüldüğünü, daha sonra başka bir evden 5 kadınla 8 erkeğin daha katledildiğini belirterek, tecavüz edilmek istenen bir Müslüman kadının da namusunu kurtarmak için intihar ettiğini‛ yazmaktadır.
1905’te Ermeniler, Zengezur ve köylerine saldırılara başladılar. Bu kapsamda Saggarsu Köyünde oturan Azerilere karşı soykırım uyguladılar. Olayların tanıkları yapılanları şöyle anlatmaktadır: ‚İniltiler tepedeki Ermeni sığınaklarından yankılanıyordu. Köyün ileri gelenlerinden Molla Hasan Efendi de ailesiyle birlikte Saggarsu’ya sığınmıştı. Köyde ancak kaçacak durumda olmayan ihtiyarlar bulunuyorlardı. Sabaha doğru ‘ya Ali, ya Ali’ sesleri duyulmaya başladı. Şaşkına dönmüş Müslüman ahali ‘bu gelen İslam ordusudur’ umuduyla ağlayarak onlara doğru koşmaya başladılar. Ancak gelenler Ermeniler idi. Karşılarına çıkanları öldürmeye başladılar. Bu sırada yakındaki dört İslam Köyünde katliam gerçekleştirdiler. Sagarsu katliamında Molla Hasan Efendi bir grup kadınla elinde Kur’an-i Kerim ile Ermenilerin önüne çıkıp aman dilese de, tamamını acımasızca öldürdüler. Ermeniler Kur’an-ı Kerimi yakarak süngülere geçirdiler. Kurtulmayı başaranlar karlı dağ yolunu kullanarak Nahçıvan’ın Ordubad Kazasına sığındılar.
Olağanüstü Hal Tahkikat Komisyonunun Başçısı A. Hasmemmedov’un Azerbaycan Adliye Nazırına (Adalet Bakanlığı), Şamahı Şehir merkezinde ve köylerde Ermenilerin yaptığı zalimlikler, talan, yağma ve katliamı içeren maruzatı yer almaktadır. Maruzatta, şehirde 10 Müslüman kıza bizzat örgütün Ermeni rehberi tarafından yapılan tecavüz ve sonrasında onları katlettiklerine dair bilgiler mevcuttur. Ayrıca adı geçen komisyon başkanına, Nazır A. Novatski’nin cevaben yazdığı ve bu olayda terör faaliyetinde bulunan şahısların cinayet mesuliyetine tabi tutulacağına dair alınan kararı bulunmaktadır.
Rusya için hayatî önem taşıyan Azerbaycan’da Bolşevik-Taşnak Stepan Şaumyan’ın önderliğini yaptığı Bakü Sovyeti iş başındaydı. Komuna ordusu esasen Ermenilerden oluşmuştu ve Türk karşıtı siyaset yürüten Sovyet rehberliği Taşnaksütyun liderleri ile gizli işbirliği içindeydi. 30–31 Mart–1 Nisan 1905’de binlerce Müslüman Pantürkist ve İnkılâp karşıtı oldukları düşünceleri dolayısıyla öldürüldü. Ermeniler, Bolşevizm adı altında sadece Bakû’de 17 binden fazla Türk’ü katlettiler. Ermenilerin tüm amaçları Bakü’nün yerli nüfusunu yok ederek petrol servetini sahiplenmek ve burayı Ermenistan toprağı ilân etmekti.
Yine o dönemin basınından Ermeniler hakkında çeşitli haberlere rastlamak mümkündür. ‘Hayat’ gazetesinde sürekli başlıklarından ‚Erivan Haberleri‛ başta olmak üzere ‚Bakü Haberleri‛, ‚Kafkas Haberleri‛ köşelerinde bu dönemdeki çatışma haberleri yer almıştır. Kimi zaman ‚Ermeni Matbuatı‛ başlıklı bölüme aldığı saldırgan yazıları cevap veren Hayat gazetesi, kimi zaman da doğrudan kaynak gösterip Ermeni gazetelerine (Mişak, Artaz, Alık, Arşalyuz) red veya itiraz yazıları yazmak mecburiyetinde kalmıştır…
General Andranik’in Nahçıvan’da Uyguladığı Vahşet
Ermeniler yüz yıllar boyunca Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olan Nahçıvan’ı işgal etmeye, onu hayalini kurdukları ‚Büyük Ermenistan’a‛ birleştirmeye çalışmışlardır. Bilindiği gibi bu olayların yaşandığı dönem M. E. Resulzade önderliğine Azerbaycan’ın Milli İstiklal Davası yolunda siyasi mücadele verdikleri dönemdi. Bu dönemde bile Andranik Ozanyan, Amazasp, Lalayan Şaumyan ve Emiryan’ın liderlik ettiği terör çeteleri ülkenin çeşitli yerlerinde masum halka karşı insanlık dışı faaliyetlerde bulunmuşlardır. Şaumyan’ı ‘halk kahramanı’ olarak selamladığı Andranik’in Anadolu’daki faaliyetleri de bilinmektedir. Azerbaycan’da da yaptıkları bundan farksız değildi. Meselenin Azerbaycan cephesi olunca, Andranik Doğu Anadolu’dan elinin ilk uzandığı yer Nahçıvan olmuştur.
Nahçıvan, Karabağ ve Zengezur’un Ermenistan’a birleştirmek vazifesini üstlenen A.Ozanyan, 1918’de bu yönde faaliyetlerine hız vermiştir. 1918 Haziran başlarında Erivan seferine çıkan Andranik kuvvetleri 8 bin asker, 4 top, 6 makineli tüfekten ibaret idi. Daha sonra o, Hoy ve Salmas istikametinde daha 2 top, 3 roket atar, Culfa’nın Yaycı Köyünde ise 3 top, 1 roket atar ve 4 bin mermi ele geçirilmiştir.
Azerbaycan tarihçilerinden M. B. Aliyev Nahçıvan ve köylerindeki kanlı günleri şu bilgilerle vermektedir: “4 Haziran 1918 senesi sabahleyin Andranik’in desteleri Nahçıvan’ın Nehrem Köyüne toplardan ve roketatarlardan ateş açmağa başlarlar. Nehrem Köyü üç taraftan ateş içinde kalır. Nahçıvan’dan Nehrem’e yardıma gelenler engelleniyor. Tüm yollar kapatılmıştır. Nehrem Köyünden olan Hacı Haydar Dünyamalı Oğlu, Meşhedi Haydar Ekberov ve onlar ile birlikte Lütfali Bey Kerbelayi Hasankulu Oğlu ekili arazilerden gizli yollar ile Nehrem Köyüne yardıma gelebilmişlerdir. Oysa Andranik’in ordusu Nehrem Köyünü muhasaraya almıştı. Ama köylüler son derece yiğitlikle topraklarını savunmuşlardır. Köyde savaş 3 gün boyunca sürer. Lakin köylülerin yiğitçe savaşması karşısında Andranik’in ordusu köyü terk etmeğe mecbur kalmıştır.”
Öte yandan Andranik, Şaumyan’ın tavsiyeleri doğrultusunda Haziran-Temmuz 1918’de Nahçıvan’da birçok köy ve kasabaları yakıp yıkmıştır. Sakinlerini katletmiştir. Şerur, Zengezur, Cevanşir ve Vedibasar bölgelerinde dehşetli cinayetler işlemiştir. Sahablu, Karahaç, Kedili köyleri ahalisini büyük bir odaya tıkayarak diri-diri yakmışlardır.
1918 Haziran ayının başlarında Aras Nehrinin sol sahilindeki Yaycı Köyüne hücum eden Andranik, silahsız ahaliye işkence ederek, hamile kadınların karnına kılıç sokarak bebeklerini öldürüyor, yaralıları, yaşlıları, kadınları, çocukları Aras Nehrinde boğmaktan zevk alıyordu. Varan adlı bir Ermeni çetesinin anlattığı şu sözler ibretamizdir: “Bazen kurşuna kıyamıyordum. Bu köpekleri en iyisi savaştan sonra diri-diri kuyuya atıp, üzerlerini taşlarla doldurmak lazım. İşte ben de öyle yapıyordum. Elime geçen hasta, çocuk, yaşlı, kadın ve bebek demeden bu yolla katlediyordum.” Andranik kısa zamanda Yaycı, Aza, Kerim ve Kulidize Köylerini, Culfa İlini, Ordubad’ın birçok köylerini, Alınca (Elince) Nehri boyunca Erezin, Camaldın, Kırna, Beneniyar Köylerini, Ebregunis, Küznüt ve Çeşmebasar Yörelerini işgal ediyor. Müslüman Türkler öz topraklarından göçe zorlanıyordu. Tahıl tarlaları, mezarlıklar ve Aras boyu tarihi abideleri yakılıp kül ediliyordu. Olaylar devam ederken Azerbaycan’ın Ermenistan’daki temsilcisi M. H. Tekinski’nin, Nahçıvan olaylarından dolayı Ermenistan makamlarına nota göndermiştir.
Cemalyan’ın Azerbaycan Cumhuriyeti’ne yolladığı yazıda General Andranik ve çetelerinin ayrı-ayrı Ermeni ordusu listesinden çıkarıldığı, Andranik ve çetesinin Ermenistan milli ordusu ve devlet organları ile hiçbir ilişkisi olmadığı ve Ermenistan Hükümetinin onların davranışlarından mesul tutulmayacağı 17 Ağustos 1918 tarihli 401 sayılı yazıyla bildirisi o dönem Azerbaycan Gazetesinde de yer almıştır45. Oysa daha sonra gazetenin aylar sonra yazısında: “İster Karabağ’da isterse de Nahçıvan’da hiçbir yerden yardım görmeyen Müslümanların Andranik çeteleri tarafından öldürülmelerinin tesadüfen meydana gelen talihsiz bir olay olmaktan çıktığını, Ermenistan’ın yerli teşkilatları tarafından önceden planlanarak hayata geçirildiğini kanıtlamıştır.”
Türk Ordusu Azerbaycan’a yardıma gittiği esnada 2. Kafkas Tümeni Nahçıvan ve Culfa istikametinde ilerleyerek karşılarındaki Ermeni kuvvetlerini çekilmeye mecbur ettiler. Bu zaman Andranik’in 3 bin piyade ve 500 süvarisi vardı. O, yine de Nahçıvan’ı ele geçirmek ve Türk Ordusuna karşı mukavemet göstermek istiyordu. Bunu anlayan Türk Ordusu Kumandanlığı 4. Kolordunun 12. Tümenine de, Aras Nehrinin kuzeyine hareket ederek Nahçıvan hücumuna iştirak etme emrini vermiştir47. Buna dair, Nahçıvan’da Ermenilerce Müslümanlara taarruz edildiğinden ve Revan’ın Aralık Köyü Müslümanları ile Vididi Köyü Ermenileri arasındaki çatışmanın devam ettiğinden bunların maneviyatını artıracak eğitimci ve zabit gönderilmesi lüzumunu ifade eden Erzurum Valiliğine, bunun mümkün olmayacağı ve yapılması kabil olmayan hiçbir vaadee bulunulmaması tebliğ edildiğinden bu konuda mümkün olan siyasi teşebbüslerin yapılarak Müslümanların tecavüzlerden kurtarılması hakkında, Osmanlı Dâhiliye Nezaretinin yazısında yer almaktadır. Ayrıca, Nahçıvan’da Müslüman ahaliye silah toplamak bahanesiyle Ermenilerin mezalim yapmakta olduklarına dair Osmanlı Erkan-i Harbiye’den dönemin İngiliz Kaymakamı Revlinson’a gönderdiği tezkirede görmek mümkün.
Şerur Kazasında 45 İslam köyü de Ermenilerin saldırısına maruz kalmıştır. Ermeni kıtalarına yazılan gizli emirlerde görevlilerin tek bir Müslüman kalmamasının, hepsinin Aras Nehrine dökülmesi yönünde ifadeleri olmuştur. Kağızmanlı Aziz ve yanındaki arkadaşıyla ailesinin Ermeniler tarafından elleri, burnu, kulakları ve dudakları kesilerek vücutlarına cep açılarak ve göğüslerinde derileri soyulmak suretiyle katletmişlerdir. Gümrü ve Nahçıvan Bölgelerinde bazı Müslüman köylerini basarak 4 bin kadar Müslüman katletmişlerdir.
Katliama maruz kalan Nahçıvan, Kars ve Iğdır (1919–1921) civarındaki Bulakbaşı, Nevruz, Uluhanlı, Kamerli, Şeybler, Çilehan, Hızırlı, Fakirler Alimemmed ve Koçak Köyleri ahalisi Ermeni olayları hakkında şu bilgileri vermektedir: “İngilizlerin Kars’a girmesiyle beraber barış imzalandığı ve isteyenlerin köylerine dönebilecekleri ilan edildiği halde, dönmek için yola çıkan birçok kişinin, Ermeniler tarafından yollarda katledildiği ve Ermenilerin bu katliamı yaparken kadın ve çocuk ayırt etmediği gibi önlerine çıkan herkesi süngülerle delik deşik ederek, top ve makineli tüfeklerle toplu katliam yaptıkları söylenmektedir. Ayrıca kundaktaki bebeklerin bacaklarını ayırarak başlarını taşlarla ezdikleri, kadınların, doğmamış bebeklerini karınlarından süngülerle çıkardıkları; Koçak Köyünde kadın, yaşlı ve çocukları katlettikten sonra üzerlerine gaz yağı döküp yakarak, ihtiyarların sakallarını kıskaçlı maşa ile çekerek yüzlerinin derilerini soydukları, çocukların balta ve hançerlerle kafalarının parçalanıp gözlerinin çıkarıldığı ve yakıldığı son olarak binlerce Müslüman’ın soykırıma tabi tutulduğu, katledilen insanların cesetlerini Aras Nehrine atılmıştır.”
Kazım Karabekir Paşa 1919’de XV. Kolordu Komutanı iken, Temmuz başlarında Doğu Beyazıt’tan (Doğubayazıt) sözde firar etmiş gösterilen ve Kasım 1918’den beri Nahçıvan’da kalan Yüzbaşı Halil Efendi, Ermeni saldırılarına karşı Nahçıvan eşrafı ile Aras Nehri boyunda ‚ Aras Türk Hükümetini‛ geçici olarak kurmuş ve yerli Türkleri silahlandırıp, teşkilatına öncü olmuştur. Böylece el altından Paşanın yaptığı yardımlar ile Nahçıvan Bölgesi milli varlığını koruyabilmiştir. 16 Mayıs 1921 Moskova Muahedesiyle Azerbaycan’a bağlanmıştır.
Uzun yıllar Nahçıvan’ı sahiplenmeye çalışan Ermeniler 1920’de Ermenistan’da Taşnak hâkimiyeti devrilip Sovyet hâkimiyeti kurulduğu zaman bu niyetlerine çok yakın olmuşlardır. Türkiye’ye de sınır olan Azerbaycan’ın önemli stratejik vilayeti olan Nahçıvan, ayrı bir önem arz etmektedir. Öte yandan son olarak Kars ve Moskova Antlaşmalarını bozan Ermeniler ve Ruslar, 1929’da Zakafkasya Merkezi İttifakı Komitesinin kararı ile Nahçıvan’ın on köyünden oluşan 657 km² arazisi Ermenistan’a verilmiştir.
Dr. Beşir Mustafayev: “NAHÇIVAN OLAYLARI VE GENERAL ANDRANİK OZANYAN’IN NAHÇIVAN’DAKİ KATLİAMI (Arşiv Belgelerinin İzinden)” makalesinden alıntı
www.e-dergi.atauni.edu.tr