…Edirne Antlaşması’yla (Eylül 1829) sonuçlanan Osmanlı-Rus Savaşı Ruslara Karadeniz’in doğu kıyısını kazandırdı. Sınırını güneybatıya doğru ilerleten Rusya, Transkafkasya’da sağlam bir hâkimiyet kurmuştu. Türkmençay Antlaşması’nın ardından I.Nİkola, Rus istilâsından sonra İran ve Osmanlı topraklarından göç edenlerle sayısı hızla artan Ermenilerin yoğun olarak bulundukları Erivan ve Nahcivan hanlıklarının topraklarını içeren bir Ermeni bölgesi kurduğunu ilân etti. Bu tarihten itibaren Rusya, Kafkasya’da Ermenileri maşa olarak kullanmış, Ermeniler de doğu politikasında onlara anahtar görevini vermiş, Çarlık Rusya’sının bu coğrafyada boy göstermesini sevinçle karşılamışlardır. I.Aleksandr döneminde bilinen Gülistan Antlaşması (12 Ekim 1813) gereğince Karabağ Hanlığı Rus topraklarına katıldı. Türkmençayı Antlaşması (21 Şubat 1828) gereğince ise Nahçıvan, İrevan hanlıkları da Rus egemenliği altına girdi. Bu hanlıklarda çok sayıda Rus istilâsından sonra Osmanlı ve Iran topraklarından göç ettirilmiş Ermeniler yaşıyordu. Müslüman ülkelerle çevrili olan yegâne Hristiyan topluluk olmanın avantajını kullanan Ermeniler, ilk başlarda Rusya’dan beklediklerini bulamamışlardır. XIX. yüzyılın ikinci yarısında çarlık rejiminin kaynaştırma siyasetine tepki gösteren Ermenilerin Rusya ile ilişkileri gerilmeye başladı. Çünkü Taşnaksütyun ideolojisine hizmet eden Ermeni milliyetçiliği “büyük Ermenistan” kurmak yolunda Rusya’dan somut adımlar bekliyor, özellikle Doğu Anadolu’daki Türk toprakları üzerinde Ermeni devletini kurmak istiyordu. Çarlık Rusya’sının kendi menfaatlerine öncelik veren “derin Kafkasya politikası”ndan memnun kalmayan Ermeniler Osmanlı topraklarında alışmış oldukları yönteme başvurarak Rus yöneticilerinin hayatlarına yönelik suikastler düzenlemişlerdir. Ermeni eylemciler Gregoryen kilisesinin mülkünün kamulaştırılması kararına Kafkasya genel valisi olan Prens Grigori Golitsin’e suikast düzenleyerek cevap vermişlerdir!. Petro döneminden itibaren Rus siyasetinin savaşlarda yanında yer alan Ermenilere karşı dostane tutum sergilemek geleneğini benimseyen yeni Kafkasya Valisi Vorontsov-Doşkov, Türklere karşı amansız, ezici tavırlarıyla karşı tarafın gönlünü fethetmiştir.
54 kazadan ibaret Transkafkasya’nın yalnız beşinde çoğunluk teşkil eden Ermeniler Rusya’nın tahrikiyle Türklere meskûn yerleri insanları öldürmek suretiyle boşaltmak ve müstakbel Ermenistan için çoğunluğu Ermeni olan bir arazi hazırlamak fikrini hayat geçirmek istiyorlardı. Bu maksatla 1905 ihtilâlinden istifade eden Ermeniler, silâha sarılarak İrevan, Nahçıvan, Ordubad, Karabağ, Gence, Bakü ve Şirvan gibi yerlerde silâhsız ve masum Türk halkını kesmeye başladılar. Bu suretle maruf Ermeni-Azerî kırgını meydana geldi.
Ermenilerin Azerbaycan Türklerine karşı yaptıkları soykırım Mart 1918’de başlamıştır. Baku ve civar iller olan Şemahi, Zangezur, Küba, Cebrail, Cevanşir, Şuşa’da on binlerce insan hunharca katledilmiştir. Kanıtlar yapılan vahşetin kural tanımaz, insanî duygulardan uzak, acımasız terörist eylemler olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Fakat belgelerdeki olaylar terör tarifinin de ötesindedir. Fransızca bir kelime olan terörün dilimizdeki anlamı siyasî davayı kabul ettirmek için karşı tarafa korku salacak davranışlarda bulunmaktır. Oysa Ermeni teröristleri tarafından masum Müslüman halka yapılanlar, terörün tanımından da ağır, insanlık dışı hareketler, beşer evlâdına yakışmayacak sıfatı taşıyanların yapabileceği türden işkencelerdir.
Ermeni terörüne ait Rus belgeleri Azerbaycan Cumhuriyeti En Yeni Tarih Arşivinde, Siyasî Partiler ve İçtimaî Hareketler Arşivinde, Azerbaycan Merkezî Devlet Arşivlerinde bulunmaktadır.
Söz konusu belgeler, 1918 senesinde Azerbaycan’ın çeşitli illerinde yaşanmış Ermeni mezalimini tahkik eden komisyonun Rus üyelerinin raporlarıdır.
1918 senesinin başlarında Rusya’da ortaya çıkan Bolşevik devrimini fırsat bilen, Bolşeviklerle iş birliği yaparak Azerbaycan toprakları ve Türkiye’nin doğu illerini kapsayan “büyük Ermenistan” hayalini gerçekleştirmek isteyen Taşnaklar Bakü Kommunası adı altında hâkimiyeti ele geçirmişlerdir. Rusya için hayatî önem taşıyan Azerbaycan’da Lenin’in uşaklığını yapan Bolşevik maskeli Taşnak Stepan Şaumyan’ın önderliğini yaptığı Bakü Sovyet’i iş başındaydı. Kommuna ordusu esasen Ermenilerden oluşmuştu ve anti-Türk siyaset yürüten Baku Sovyet’i yönetimi Taşnaksütyun liderleri ile gizli iş birliği içindeydi. 30-31 Mart ve 1 Nisan tarihlerinde binlerce Müslüman “Pantürkist ve inkılâp karşıtı” oldukları iddialarıyla öldürüldü, evler yağmalandı. Azerîlere ait olan tüm okul, gazete ve diğer kültür ocakları harabeye çevrildi. Ermeniler Bolşevizm maskesi altında sadece Bakü’de 17.000’den fazla Türk’ü yaşlı, kadın ve çocuk demeden katlettiler.
1918 Martından Eylülüne kadar çeşitli koalisyonlarla Bakü’de hâkimiyeti ele alan Ermenilerin tüm amaçları Bakü’nün yerli nüfusunu yok ederek onun servetini sahiplenmek ve burayı Ermenistan toprağı ilân etmekti. Bolşevik Blyum’un hatıralarında Ermeni Taşnakların 1918 yazında Bakğ’de 20.000 Müslüman’ı katlettiklerini yazıyordu.
Ermeniler Baku katliamından bir hafta önce Erzurum yakınlarındaki Yeşil Yayla’da 3000’i aşkın Türk’ü katlederek Osmanlı Devleti’nin dikkatinin oraya yönelmesine sebep olmuşlardır. Çünkü Şaumyan Müslümanların Osmanlı sultanına güvendiğini sık sık dile getiriyordu.
Ermeniler Bakü’de yaptıkları katliamdan sonra Baku Sovyet’inin toplantısında konu ile ilgili bilgi veren Bolşevik I. Suxartsev sevinçle; “Türkiye’nin Bakü cephesinin alındığını” müjdeliyordu.
Azerbaycan tarihine “Mart Musibeti” olarak geçen bu vahşet sadece Bakü ve civarıyla sınırlı kalmadı. Şamanı, Kuba, Kürdemir, Zangezur, Şuşa ve diğer illerde Taşnak-Bolşevik kuvvetleri toplu kıyımlar yaptılar.
13 Nisanda Şaumyan, Halk Komiserliği Sovyet’ine, Bakü olaylarıyla ilgili haberi şu şekilde iletiyordu: “3 gün zarfında Bakü’de şiddetli çatışmalar boy gösterdi, bir tarafta Ermeni millî birlikleriyle beraber dövüşen Sovyet Kızıl Ordusu diğer tarafta Müsavat Partisinin idaresindeki Müslüman kuvvetler vardı… Sonuç bizim açımızdan güzel oldu. Düşman tamamen imha edildi.”
Azeri matbuatı olayları “kanlı Nikolayların döneminde dahi görülmemiş mezalim” olarak tanımlıyordu.
Bu olayların yaşandığı dönem Azeri Türklerinin millî istiklâl davası yolunda siyasî mücadele verdikleri dönemdi. Meydanı boş bulan gözü dönmüş Andranik Ozanyan’ın, Hamazasp’ın, Lalayev’in Emiryan’ın liderlik ettiği terör çeteleri ülkenin çeşitli yerlerinde masum halka karşı insanlık dışı faaliyetlerde bulunmuşlardır. Baku katliamında 7000’den fazla Ermeni askeri aktif rol almıştır. Tüm bunlardan şöyle bir sonuç çıkıyor ki Ermeniler siyasî mensubiyetleri, ideolojileri ayrı olsa da konu Türk düşmanlığı olunca aynı çatı altında birleşiyorlar.
Şaumyan gibi şövenistlerin aracılığıyla Sovyet Rusya’sından teminat alan Ermeniler Nahcivan, Zangezur ve Karabağ bölgelerine saldırarak 4 Haziran 1918 tarihli Batum Sözleşmesi’ni tanımadıklarını beyan ettiler.
Andranik’in çetesi Nahçıvan’ı, Karabağ’ı aldıktan sonra Bakü’ye Şaumyan’ın başında durduğu hükümete yardıma koşacaktı. Andranik-Şaumyan-Lenin iş birliğini ortaya çıkaran şu telgraf ilginçtir. “Culfa, halk rehberi Andranik’e. Sizin 577 no.lu telgrafınızı aldım. Tam metnini Moskava’ya-Merkezi Hükümete haber verdim. Tarafımdan sizin şahsınızda gerçek halk kahramanını selâmlıyorum. Şaumyan”
Şaumyan’ın halk kahramanı olarak selâmladığı Andranik’in Anadolu’daki faaliyetlerini bilmeyen yoktur. Şu an görmüş olduğunuz raporla ise onun Çevanşir, Çebrayıl, Zangezur ve Şuşa illerindeki faaliyetini belgeliyoruz.
28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti istiklâlini ilân etti. O tarihte Azerbaycan’ın yüz ölçümü tartışmalı toprak sahasıyla birlikte 113.895.97 km2, tartışmasız 97.297.67 km2 idi.
Sovyet döneminde Ermeniler Azerbaycan’dan toprak kopararak bu rakamı 86,6 bin km2 yaptılar.
Türk dünyasının ilk cumhuriyeti olan Azerbaycan Millî Hükümeti icraatına ülkenin toprak bütünlüğü ve ordu ıslahatlarıyla başladı. Bu doğrultuda Güney Kafkasya’da Birinci Cihan Savaşı’ndan 1918 senesine değin vuku bulmuş Ermeni katliamının araştırılması hükümetin önemli faaliyetleri arasında yer almaktadır. Azerbaycan Millî Hükümeti Transkafkasya’da Müslümanlara yapılmış mezalimin tahkik olunması, cinayetlerin kayıtlara geçmesi, katillerin bulunması ve maddî zararın belirlenmesi için 15 Haziran 1918 tarihli karara esasen Fevkalâde İstintak Komisyon-Olağanüstü Tahkikat Komisyonu kurdu.
Başkanlığını Ali Ekber Hasmemetov’un yaptığı Tahkikat Komisyonunda Rus albaylarına da önemli görevler verilmişti. Komisyon üyeleri olan bu şahıslar kaza mahallinde araştırmalar yapmak, olayları tutanaklarla belgelemek, sanık ve tanıkların belirlenmesi hususunda görevlendirilmişlerdir. Kanımızca böylesine önemli bir konuda olayların nesnel bir şekilde değerlendirilmesi açısından üçüncü taraf olan Rusların seçilmesi son derece isabetli bir karar olmuştur. Bu nadir belgeler ilk defa yayımlanması ve üçüncü tarafın kaleminden, Ermeni terörünün gerçek yüzünün ortaya çıkarılması açısından büyük önem ve değer taşımaktadır.
Olağanüstü Tahkikat Komisyonunun raporları Kafkasya’da Ermeni katliamını kanıtlayan önemli belge olması dışında ceza hükümleri içeren cinayet dosyaları özelliğine sahip olması bakımından da ayrıca bir önem taşımaktadır. Tüm üyeleri farklı milletten (Ruslardan), farklı dinden (Hristiyan) olan profesyonel hukukçulardan oluşturulmuş komisyon, tahkik konusu olan olayları nesnel değerlendirmeye tâbi tutmuş ve söz konusu vak’aların kanıtları esasen hususî ağır dereceli suç unsurları içeren cinayet amelleri olduğu sonucuna varılmıştır. Bu raporlar hukukî açıdan “suçu sabit görülen davalar” kategorisinde değerlendirilmiş, sanık ve tanıklar dinlenmiş, teröristler suçlarını itiraf etmişlerdir. Ne acıdır ki, adalet ilkesini dünya proletaryasına duyurmaya çalışan Lenin ve onun Kafkasya’da faaliyet gösteren yardımcısı Taşnak Şaumyan adaletin tecelli etmesini engellemiş, katiller hak etmiş oldukları cezadan kurtulmayı başarmışlardı. Batı dünyasına sığınarak gündemi yalanlarıyla meşgul eden, Türkiye’den hesap sormak küstahlığını gösterenler çeşitli tarihlerde Azerbaycan’da yapmış olduklarından dolayı hesap vermekten “Bolşevik dostları” sayesinde son anda kurtularak yurt dışına kaçan teröristlerin halefleridir. Tarih boyunca Türklere yaptıkları yanlarında kâr olarak kalmasından alınmış cesaret olsa gerek, onlara “ASALA’yı kurduran, Hocalı soy kırımını yaptıran…
Kaynak: Doç. Aygün ATTAR, “ Rus albayları Ermeni terörünü açıklıyor” makalesinden alıntı (Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi)